güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

Türk Kadının Hukuki Durumu Hakkında Eser Taramaları

Yazının Giriş Tarihi: 26.06.2021 00:31
Yazının Güncellenme Tarihi: 26.06.2021 00:31

d) Eski Hukukta evlenmede yaş sınırı yoktu. Hatta beşikteki bir kızla, beşikteki bir erkek, veliler tarafından evlendirilirdi. Ancak, çocuklar büyüyüp ergenlik çağına gelince, bu nikahı kabul edip etmemede serbesttiler. Genellikle çocuk denilebilecek yaşta evlenmek mümkündü. Medeni Kanun, her iki taraf için evlenme yaşını tespit etmiştir. Böylece aile kurmanın önemini anlamaya yaşları müsait olmayan kimselerin, yanlış adım ve kararlarına mani olmak istemiştir.

e) Eski hukuka göre, evlenme, nikahı imamın kıymasıyla yapılırdı. Kadın örtündüğü için, evlenmeye rızası, vekili sıfatıyla bir erkek tarafından açıklanırdı. Medeni Kanun, evlenmede temsil yolunu kapatmış ve eşlerin karşılıklı rızası prensibini koymuştur. Bu suretle, evlenmede devlet müdahalesi mutlak şekle sokmuş, evlenmenin ancak evlenme memuru huzurunda yapılabileceği esasını getirmiştir.

f) Eski Hukukta, mahkeme önünde iki kadın, bir erkeğe eşit sayılarak, tanıklık edebilirdi. Medeni Kanun, tanıklar arasında cins farkını kaldırmıştır. Bu suretle, tanıklıkta bir eşitlik sağlanmıştır.

Görülüyor ki eski hukukumuzla Medeni Kanun arasında büyük fark vardır. cinslerin ayrılığı gayet tabi olmakla beraber, hukukta birbirine eşit iki kişinin bağlılık, yardım ve elbirliği de Medeni Kanundaki aile anlayışının esasıdır. Bu suretle de kadının yüzyıllardan beri beklediği, özlediği bir aile anlayışı oluşmuştur.

Cumhuriyet Devrinde Kadınların Çalışma Alanları

XVI.yy. dan Tanzimat’a kadar, kadınların pratik bilgilerle hekimlik, ebelik yaptıklarını, çamaşırcı dükkanları açtıklarını, esir ticareti işlerinde çalıştıklarını, sayıları çok olmakla beraber şair, hattat, bestekar kadınlarla karşılaşıldığını, kadınlar tarafından bırakılmış birçok vakıflar olduğunu, daha evvel görmüştük. Tanzimat’tan sonra ebelik daha sağlam bilgilere dayatılmış,1870’te açılan Kız Öğretmen Okulu ile ilk okullara ve kız ortaokullarına öğretmenler sağlanmış, fikir ve edebiyat aleminde kadın imzaları daha geniş ölçüde yer almıştır.

Ayrıca, yurdumuzda kadınlar her devirde aşçılık, hizmetçilik, sünnetçilik, dadılık, bohçacılık, nakışçılık gibi işleri yapmışlardır.

Bu çeşit işler yanında, memleketimizde tarım alanında kadın emeğinin her devirde büyük bir yeri vardır. Kadın, tarlada çalışmakta, hayvanlara bakmakta, yoğurdunu, peynirini yapmakta, çorap, halı, kilim gibi eşyayı hazırlamaktadır.

İşte cumhuriyet devrine girdiğimiz zaman, kadının iş ve meslek hayatı bu durumdaydı. Bugün Türkiye’de sosyal, ekonomik hayatın her cephesinde, kültür çalışmalarının her dalında, kadın faaliyeti ile karşılaşılmaktadır.

Daha elli yıl evvel, kadınların erkek doktora, hatta burun ve dirseklerini göstermelerine tahammül edemeyen bir zihniyetin yerini, herhangi bir müessesenin tek doktoru olan kadına emniyetle muayene olmak zihniyeti almıştır.

Fakat ne yazıktır ki son olaylar göstermektedir ki özellikle devletimizin uluslararası kadın hakları sözleşmesinden çekilmesi olayı ülkemizde erkek kadın fark etmeksizin başta siyasiler olmak üzere toplumumuzu oluşturan kitlelerin önemli bir kesiminin hala kadını değersiz ve önemsiz görüp onu erkeğin malı kölesi sayar zihniyeti taşıdığını ortaya koymaktadır hatta bu durumu daha bariz daha somut olarak kadın cinayetlerinin ve bu cinayetlerin neredeyse cezasız kalmakta diyebileceğimiz hafif cezalarla cezalandırılması kanaatimce açıkça ortaya koymaktadır.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.