Bundan 80 yıl önce fırtınalı bir havada 18 Ocak tarihinde batıp 20-21 mürettebatının şehit olduğu Trak vapuru cumhuriyetimizin kuruluşuna müteakip sivil gemilerimiz arasına katılmış olan bu vapur özellikle Marmara denizinde yük ve yolcu taşımak amacıyla alınmıştır. Hepimiz biliyoruz ki Osmanlı devrinde de İstanbul ve Bandırmamız arasında deniz yoluyla bağlantı kuran bu iki liman arasında yaptıkları düzensiz seferlerle bir başka deyişle aralıklı olarak yük ve yolcu taşıyan gemilerimiz İstanbul ve bandırma arasında bağlantıyı gerçekleştirmişlerdir. Hatta cumhuriyetin ilk yıllarında da İstanbul bandırma arasında yük ve yolcu taşıyan Osmanlı devrinden kalma Gülnihal isimli vapurumuz Bandırma ve İstanbul arasında en fazla sefer yapan vapurumuz olmuştur.
Bu vapurumuz Bandırma ile o kadar özdeşleşmiştir ki bandırmamızı ziyarete gelen Mustafa Kemal’i karşılamaya bandırma halkı bu gemiyle denize çıkmış, Mustafa Kemal’i taşıyan tekneyi bu gemi ile refakat ederek eşlik ederek bandırmada rıhtıma yanaşmasına kadar alkış ve tezahüratlarla eşlik etmiştir. Ne var ki cumhuriyetimizin ilanından sonra Mustafa Kemal kabotaj hakkı dediğimiz kendi limanlarımız arasında yük ve yolcu taşıma hakkını Lozan Antlaşmasına göre elde etmemiz dolayısıyla genç cumhuriyetimizi kendi limanları arasında yük ve yolcu taşıma işlevini yerine getirmek üzere yeni gemilere ihtiyaç olduğunu tespit etmiş ve bu amaçla Trak Vapurunun da içinde bulunduğu üç gemi satın alınmıştır.
Bu alınan gemiler Trak, Sus ve Marakaz isimli gemiler olmuştur. Atatürk’ümüz kendi limanlarımız arasında yük ve yolcu taşıma işleminin başlamasına bu alınan gemilere bizzat kendisi isim vererek ne kadar önem verdiğini göstermiştir. Halkımız arasında bu gemilerin adlandırılmasına Mustafa Kemal’in bizzat katıldığını dile getirdiği rivayet şöyledir: söz konusu anlatıma göre, bu gemiler alındığının haberi verildiği sırada haberi verenler “paşam bu gemilere ne ad verelim” dediğinde o sıra telefonla konuşma yapan Mustafa Kemal parmağını ağzına götürüp sus demiş ve sonra da konuşması bittiğinden telefon avizesini yerine koyduğunda Trak diye bir ses çıkmıştır.
Gene bu rivayete göre bu nedenle bu üç gemiden ikisine Sus ve Trak isimleri verilmiştir. Bu halkımızın yakıştırdığı rivayetimsi anlatım dışında bu gemilere Trak, Sus ve Marakaz isimlerinin verilişinin gerçek nedenlerine baktığımızda bu isimlerin Mustafa Kemal’in genç cumhuriyet yönetimi döneminde ortaya koymaya çalıştığı yeni tarih anlayışının etkisiyle bu isimlerin verildiğini söyleyebiliriz. Mustafa Kemal Osmanlının öncesi dönemlerde İslam tarihi ve Osmanlı hanedan tarihiyle sınırlandırılmış durumda olan tarih anlayışımızı genel Türk tarihi diyebileceğimiz bir anlayışa yöneltmeye çalıştığını görebiliriz. Bu nedenledir ki Mustafa Kemal Anadolu ve dünya üzerinde yaşamış ve yaşayan Türk kavimleriyle, devletleriyle bağlantıya yönelmiş ve ulusumuzun kökenini devletimizin temelini Türk tarihiyle bağlantılı görüp göstermenin çalışmalarına yönelmiştir.
Bir yandan tarihimizi Türk tarihi olarak değerlendirip geliştirmeye çalışırken bir yandan da Türkçemizi Osmanlıcadan Arapça ve Farsçadan arındırmak için Türkçe konuşup yazmaya bunu sağlamaya önem vermiştir. Mustafa Kemal’in bu amaçlarına hizmet etmek üzere Türk Tarih Kurumunu ve Türk Dil Kurumunu oluşturduğunu söylememiz yerinde olacaktır. Mustafa Kemal bu kuruluşların yanında bir başka çalışma olarak güneş dil teorisi diye bilinen bir teoriyle Türk halkını dil ve tarih açısından geçmiş ve gelecek dönemlerin Türk olduğunu düşündüğü kavim ve devletlerle bağlantılı hale getirmek amacıyla girişimlerde bulunmuş, bunu halkımıza benimsetmek için yapacağı girişim olarak isim verilmesi gereken vapurlarımıza da Türk tarihiyle ilgili isimler vermiştir.
Nitekim sus isminin verilmesine sebep olarak Irak bölgesinde ve İran bölgesinde yaşanmış Türk kavimlerine, devletlerine başkentlik yapmış sus kentinin adını vererek bu bölgedeki geçmişteki Türk kavimleriyle Türkiye Cumhuriyeti halkının tarihsel bağı olduğunu vurgulamaya çalıştığını düşünmemiz mümkündür. Balkanlarda yaşayan Trak denilen kavimlerle Malakaz ismiyle de Kuzey Afrika’da yaşayan derebeylerle bir başka deyişle Tuvareklerle yine bölgemizde uzun süre seferler yapan Tinhan ve Etrüsk gemilerine verdiği isimlerle de İtalya’daki Tinhan ve Etrüsklerle Türk halkını bağlantılı gördüğünü ifade edip halka benimsetmeye çalıştığını düşünmemiz mümkündür.
Mustafa Kemal’in bizzat ismini koyduğu Trak Vapuru genç cumhuriyetimizin en genç gemilerinden olarak Marmara Denizinde özellikle İstanbul, bandırma ve Çanakkale arasında görev yaparak Atatürk zamanında da Atatürk sonrasında da seferler gerçekleştirmiştir. Şunu da vurgulamak isterim ki Mustafa Kemal daha sonra alınan başka gemilerle de Karadeniz ve Ege Denizinde yük ve yolcu taşımaya özen göstermiş ve önem vermiştir. Devam edecek…