SON DAKİKA

Terör faaliyetleri toplumu belirli hedeflere yöneltmeye mi çalışıyor?

Yazının Giriş Tarihi: 18.12.2020 21:50
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.12.2020 21:50

Terör faaliyetleri toplumu belirli hedeflere yöneltmeye mi çalışıyor?

Değerli okurlarım ramazan, bayram derken İslamiyet açısından önemli günleri geride bıraktığımız şu sıralarda ülkemizin güney ve güneydoğusunda toplumu acılara boğan terör olayları ortaya çıkmış durumdadır.

Orta doğuda yaşayan insan kitlelerinin büyük çoğu da bizim gibi İslam dini mensubu olmasına rağmen ramazan ayı süresince terör olaylarına sahne olmayı sürdürmüş pek çok can kaybı yaşanmış ve masum insan kanı dökülmeye devam etmiştir. Bu nedenle İslamiyet’in ve İslam dininin kaidesel olarak karşı olduğu ve gerçekleşmesini engellemeyi prensip edindiği terör faaliyetlerini İslam toplumları arasında pek etkili bir şekilde engellediğini söylememiz mümkün değildir düşüncesindeyim.

Hatta genel mahiyette İslam devletleri ve toplumları camiasına baktığımızda terör olaylarına sahne olmayan terör gruplarına mekân, yurt olmayan onları bağrında barındırmayan İslam toplumu devleti ve ülkesi yoktur demenin yerinde bir tespit olacağını düşünmekteyim. Ülkemiz de bir İslam ülkesi olmasına karşılık hiç değilse ramazan ayı süresince ve bayram günleri süresince terör olayları yaşamamış büyük çapta terör icraatlarına sahne olmamıştır. Bu durumun sebebi belki Türk toplumunun ramazan ayı boyunca sosyal faaliyetleri siyasal faaliyetleri azaltması beklide Türk insanın bu süreler içerisinde dinsel ve maneviyat açısından faaliyetlerine daha ağırlıklı yer vermiş olmasıdır.

Ama öğle görünüyor ki ramazan ve bayram denilen süreçler bittiğinde normal zamanlarda bizde de eksikliği görünmeyen terör faaliyetleri açısında terör grupları kaldıkları yerden icraatlarını tekrar başlatmayı tercih etmişlerdir. Nitekim kimliği ve amacı hala tespit edilip dile getirilemeyen bir terör grubu Şanlıurfa’nın Suruç ilçesindeki 31 cana mal olan ve pek çok yaralıya sebep olan bombalı terör olayını hemen bayram ertesinde meydana getirmeyi tercih etmiştir.

Görünüşte gerçekleşmesinde zarar gören bireylerin sosyalist düşünce sahibi çoğunluğa malik görülmesi bu faaliyeti sosyalist düşünceye bir oranda demokratik düşünceye karşı görüşte olan terör gruplarından birinin gerçekleştirdiğini söylemeye olanak sağladığı ortadadır. Bu özellikte ülkemizde ağırlıklı bir şekilde yerleşip ülkemiz insanlarınca katkı sahibi olan terör örgütü ve grubu görünüşte söz konusu değildir. Ancak orta doğu kökenli Işid, Hizbullah , El-Kaide gibi örgütlerin bizim ülkemizde de sempatizanları olduğu düşünülürse hatta Irak ve Suriye sınırlarımızdan rahat geçiş olanağına sahip olma nedeniyle bu tip örgüt üyelerinin ülkemize sızma , girme durumlarının da mevcutluğu düşünülürse bu son terör olayının bu gibi örgütler tarafından gerçekleştirilmiş veya gerçekleştirilmiş olma ihtimali mevcuttur.

 Yine Suruç olayının zarar verdiği kitlenin faaliyet olarak hedeflediği Kobani ile ilgili çalışmaları göz önünde tutulursa bu terör olayını Işid terör örgütünün mensuplarının yahut sempatizanlarının gerçekleştirme ihtimali daha kuvvetli hale gelmektedir. Çünkü Kobani demek PYD demektir bu örgütle hasım olan ve halen onunla mücadele eden hemen hemen tek terör örgütü Işid tir. Suruç terör olayı ile aynı zaman da Adıyaman bölgesinde gerçekleşen ve Türk silahlı kuvvetlerinin bir şehit vermesi ile neticelendirilen çatışma şeklindeki olay ise durumu biraz daha karışık görüntüye çekmektedir. Çünkü medyada yer alan beyanlara göre Adıyaman olayını yaratan terör grubu ülke içerisinde barınmaya çalışan küçük bir PKK grubudur.

Bölgede görev yapan silahlı kuvvet birimlerine ateş açan bu teröristler yapılan çatışmada Türk silahlı kuvvetlerine bir şehit verdirmişlerdir. Bu demektir ki doğu bölgemizde PKK da hareketlenme eylemlerindedirler.

Yahut da ortaya çıkan yeni görüntüler icraatlar sözde barış sürecine girmiş görüntüsü vermeye çalışan PKK’yıda harekete geçirmiş demektir. Bu iki terör olayı doğu ve güneydoğu ana doluda hatta ülkemiz bünyesinde ortaya çıkabilecek yeni terör olaylarının ve buna bağlı olarak gerçekleşecek can kayıplarının öncüsü habercisi olarak değerlendirilebilecek hatta bence değerlendirmeyi gereken olaylardır düşüncesindeyim.

Bu nedenle ülke yönetimimiz bu iki olayı çok iyi irdeleyip değerlendirmeyi yenilerinin gerçekleşmemesi için gerekli tedbirleri alması şarttır düşüncesindeyim. Mevcut iktidar şuan ki görünümüyle mevcut hükümet şuan ki durumuyla kendini geçici görüp yeteri kadar kuvvetli görmeyip tedbirde kusur etmemeli yeni hükümet kurulana kadar bu gibi olayların gerçekleşmemesi için gerekli her türlü tedbiri mutlaka almalıdır.

Bu durum sözde kalmayıp özde gerçekleştirilmelidir. Birileri bu gibi tehlikeleri bu gibi olayları toplum gözünde abarttırarak rakiplerini kendileriyle iş birliğine anlaşmaya mecbur bırakmak yolunda kullanmaya yönelmemelidirler. Siyasi partilerimiz bu gibi terör olayları artabilir korkusuyla temel kaidelerle birbirleriyle ters düşmelerine rağmen toplum baskısıyla birbirlerine yaklaşıp geçici olabilecek koalisyon hükümetleri kurma yoluna yönelmemelidirler. Çünkü bu son terör olaylarını ardından gelecek yeni benzeri olayların başlangıcı sayarak toplum bu durumdan seçmen bu durumdan bizi de sorumlu tutar korkusuyla icraayi ve düşünsel sahada taban tabana zıt oldukları partilerle koalisyonlar gerçekleştirmekten gerçekleştirilecek bu tür koalisyon hükümetlerinden ne toplumumuza ne ülkemize nede kendilerine bir hayır gelecek değildir.

 Bence birileri bu olayların yarattığı tesire bakarak terör olaylarından rakiplerini kendileri ile uyuşmaya yakınlaşmaya sebep olabilecek faydalar ummaya bu tür olaylara uzaktan da olsa katkıda bulunmaya yöneltmemeli aksine ülkemizdeki bütün sosyal ve siyasal gruplar etnik gruplar bu tür terör olaylarına karşı iş birliği halinde mücadele etmeye fırsat verebilecek davranışlardan uzak durmaya çalışmalıdırlar.

Ülke halkımız toplumumuz bu olaylardan ürkerek ülkede tam yetkili bir hükümet ortaya çıksın maksadıyla sempatizanı taraftarı seçmeni ve üyesi bulunduğu siyasal partisini baskı altına alıp rakibi olan fikir ve icraat açısından taban tabana zıt olduğu var oluş açısından ters olduğu bir siyasal parti ile koalisyon ortağı olmak üzere baskı altına almaya yönelmemelidirler.

Çünkü ülkemizin bu tip korkularla kurulacak koalisyon hükümetine ihtiyacı yoktur. Bir koalisyon hükümeti kurulana kadar mevcut önceki hükümet bu tür terör olaylarını engellemek önlemek gerçekleştiğinde gerçekleştiren hainleri bulup cezalandırma zarar görenlerin mağduriyetlerini gidermek için yapılması gereken faaliyetleri yapma görev ve yetkisine zaten sahiptir.

Geçicide olsa istifa ettiği halde yenisi gelene kadar göreve devam eden bir hükümet olsa da sözünü ettiğim bu faaliyetlerini yapmak mecburiyet ve hükümlülüğündedir. Bundan sarfınazar etiğinde bir görevden kaçma bir görevi ihmal etme veya suiistimal etme hatta göreve ihanet söz konusudur. 

Bu sözlerimden sonra şunu da vurgulamak isterim ki bu iki terör olayı insanlarımızın beynin de sorular uyandırabilecek acaba birileri bu tür olaylarla toplumumuzu veya toplumumuza mensup bazı grupları belirli hedeflere doğru yöneltmeye mi çalışıyor dedirtebilecek tesirlerde uyandırmıyor değildir.

Toplumumuzun ve insanımızın maddesel ve düşünsel açıdan rahat ve huzura kavuşabilmesi için ülkemiz yönetimini elinde bulunduranlar bu tür terör faaliyetleri olmadan önce tespit edip gerçekleşmesini önleyecek tedbir ve çalışmaları yapmak yükümlülüğünde bulunduklarını unutmamalıdırlar.

MİT, emniyet teşkilatı ve devletimizin diğer ilgili birimleri bu tür çalışmaları başarıyla gerçekleştirip bu tip terör olaylarını olmadan engelleyebilecek güçtedir düşüncesindeyim. Umarım bu tip terör örgütleri Suruç olayı gibi yeni olaylar gerçekleştirip biz vatandaşları MİT ve emniyet gibi örgütlerimizin güç ve başarısından tereddüde düşürecek neticeler yaratma imkânını bulamazlar.

Umarım beynimizde bu gibi ulusal örgütlerimiz daha farklı çalışmalarla uğraşıp gerçek görevlerinde eksik kalıyorlar bu nedenle terör örgütleri ülkemiz de cirit atıyor istediği mekân ve zamanda istediği faaliyeti gerçekleştirebiliyor düşüncesi beyinlerimize yerleşmez. Çünkü hakikaten MİT ve emniyet güçlerimizin görevlerini layıkıyla yapabilecek her tür terör faaliyetini önceden haber alıp gerçekleşmemesi için gerekli tedbirleri alma güç ve başarısındadır.

Hiç değilse engelleyemediği terör faaliyetlerinde terör faaliyetlerini bulup cezalandırılmak üzere Türk adaletine sevk edebilecek güçtedir kanatına sahip bulunmaktayız. Umarım Suruç terörünün hainleri veya failleri de bulunup yakalanır ve Türk adaletine teslim edilirler umarım Adıyaman olayının yaratıcısının grupta kısa zamanda yakalanıp etkisiz hala getirilir. Eğer bu durum gerçekleşmeyecek olursa kafalarımızdaki pek çok soru varlığını korumaya devam edecek ve özelliklede birileri terör faaliyetleri toplumu belirli hedeflere yöneltmeye mi çalışıyor? Şeklindeki soru bazılarımızın beynin de çınlamayı devam ettirecektir.

 

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
Bandırma Yaşam En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.