güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

TARİHTE SURİYE HAKİMİYETİ İÇİN YAPILAN SAVAŞLAR

Yazının Giriş Tarihi: 18.12.2020 21:47
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.12.2020 21:47

Resûlullah, Tebük’te bulunduğu sırada İslâmiyet’i kabul etme veya cizye ödeme şartıyla itaate davet için Akabe körfezinin kuzeyindeki Eyle (Akabe) Limanı, Ezruh, Cerbâ, Maknâ ve Maan’a birlikler gönderdi. Eyle’nin piskoposu Yuhannâ b. Rü’be ile Cerbâ, Maknâ ve Ezruh halkının temsilcileri Hz. Peygamber’in huzuruna gelerek cizye ödemeyi kabul ettiklerini bildirdiler. Maknâ’da yaşayan Benî Cenbeyahudilerinin yetiştirdiği meyvelerin, denizden avladıkları ürünlerin ve hanımlarının dokuduğu bezlerin dörtte birinin cizye olarak alınması kararlaştırıldı. Resûl-i Ekrem onlara canları ve mallarının güvence altına alındığını belirten ahidnâmeler verdi. Bölgedeki birkaç yahudi kabilesiyle anlaşmalar yapıldı. Bu anlaşmalar, Tebük Gazvesi sırasında nâzil olan cizye âyetinin (et-Tevbe 9/29) ilk defa uygulanması bakımından önemlidir. Bu arada Hâlid b. Velîd kumandasında 400 kişilik süvari birliği Irak yolu üzerinde bulunan, verimli topraklara sahip önemli ticaret merkezlerinden Dûmetülcendel’e gönderildi. Hz. Peygamber’in huzuruna getirilen Dûmetülcendel hâkimi hıristiyanÜkeydir b. Abdülmelik cizye ödemek suretiyle İslâm devletinin egemenliğini benimsedi. Benî Cüzâm reislerinden bazıları Resûlullah’la görüşüp müslüman oldu. Ayrıca Resûl-i Ekrem’in, o sırada Humus veya Dımaşk’ta kaldığı belirtilen Herakleios’a cizye âyetinin de eklendiği ikinci bir davet mektubu gönderdiği bildirilmektedir (Müsned, III, 441-442; IV, 74-75; Hamîdullah, el-Ves̱âʾiḳu’s-siyâsiyye, s. 110-115).


Hz. Peygamber, Tebük’te Şam üzerine yürünüp yürünmemesi konusunda yaptığı istişare sonucu daha ileriye gitmenin faydasız olacağı kanaatine vardı ve ordusuna dönüş emri verdi. Sefer esnasında herhangi bir çatışma meydana gelmemesine rağmen son derece güç şartlar altında 30.000 kişilik bir ordunun çıkarılması ve Bizans’a karşı gidilerek meydan okunması dolayısıyla Tebük Gazvesi askerî ve siyasî bakımdan büyük bir zafer sayılır. Zira bu gazve, müslümanların kendi sınırlarını düşmanlardan koruma hususundaki kararlılıkları yanında Bizans’a ve Arap yarımadası dışındaki komşu devletlere karşı Medine’nin askerî ve siyasî gücünü ortaya koydu. Tebük Seferi esnasında konaklama yerlerinde on beş açık mescid (namazgâh) yapıldı (Vâkıdî, III, 999). Bu gelenek daha sonra devam etti ve ordunun konakladığı yerler namazgâh oldu. Tebük Gazvesi süresince öğle ile ikindi, akşamla yatsı namazları cemedilerek kılındı.

Tebük dönüşünde bir grup münafık Resûl-i Ekrem’e suikast düzenlemek için hazırlık yaptı. Bunu farkeden Hz. Peygamber, Huzeyfe b. Yemân’ı onların üzerine gönderdi. Huzeyfe’nin geldiğini gören münafıklar tuzaklarının Allah tarafından Hz. Muhammed’e haber verildiğini anlayıp kaçtılar ve askerin içine karıştılar. Resûlullah’ın, isimlerini Huzeyfe’ye açıkladığı on iki münafığın suikast teşebbüsüne Kur’an’da işaret edilir (et-Tevbe 9/74). Sefer dönüşü Zûevan’da konakladığı sırada bazı münafıklar Hz. Peygamber’e gelerek orada inşa ettikleri, sefere giderken dönüşte içinde namaz kılacağını söylediği mescidlerine davet ettiler. Ancak bu sırada mescidi yapanların niyetlerinin müminlere zarar verip aralarına nifak sokmak olduğunu bildiren âyetler indi (et-Tevbe 9/107-110) ve Resûl-i Ekrem, Kur’an’da Mescid-i Dırâr diye adlandırılan bu yapıyı yıktırdı (bk. MESCİD-i DIRÂR).

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.