güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

Tarih Akışı İçerisinde Türk- Alman İlişkileri ve Kamen-Bandırma Dostluğu

Yazının Giriş Tarihi: 09.12.2021 00:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 09.12.2021 00:05

Dış politikada karmaşık bir ağ oluşturan antlaşmalar ve ittifaklar yoluyla uzlaşmacı bir tutum izleyen Bismarck, iç politikada tam tersi bir tutum sürdürmüştür. 1890'lı yıllarda ortaya koyduğu korumacı dış ticaret politikası, baştan beri kendisini destekleyen Liberal Parti'nin taban kaybetmesine yol açmıştır. Öte yandan Bismarck, Avrupa'da ilk olarak işçi kesimini kapsayan emeklilik sistemi, sağlık ve kaza sigortalarını da düzenlemiş, Sosyal Demokrat'ların tabanını zayıflatmıştır.

1882'de de Prusya'yı, Avusturya ve İtalya ile Üçlü İttifak'ta birleştirdi. 1884 yılına kadar Almanya'nın sömürgeleri olması gereği üzerinde hiç durmayan Bismarck, Güneybatı Afrika, Doğu Afrika, Kamerun, kısmen Yeni Gine üzerinde sömürge hâkimiyeti kurmuştur. Bu girişimler, Almanya'nın tek büyük ithalat-ihracat limanı o'an Hamburg'lu büyük ticari kesimin desteğini sağlamaktır. Öte yandan kara Avrupa'sı dışında çıkar alanlarının olması, İngiltere'ye karşı Fransa ile ittifak kurabilmek için dayanak oluşturmakta, bu girişime bir inandırıcılık kazandırmaktadır. 1888 yılının Mart ayında I. Wilhelm ölünce yerine III. Friedrich imparator tacını giymiştir.

Haziran ayında III. Friedrich ölünce yerine II. Wilhelm imparator oldu. 1890 yılında antisosyalist yasaların sürelerinin uzatılması konusunda meclis tıkanınca seçimlere gidilmiştir. Seçimler, Bismarck'ı destekleyen, -başta Liberal Parti olmak üzere- yenilgisiyle sonuçlanmıştır. Bismarck'ın politikalarına karşı olan Sosyal Demokrat, İlerici ve Katolik Merkez Partileri ise seçimlerden güçlenerek çıkmışlardır.

Bismarck, II. Wilhelm'e, bir askeri darbeyle parlamenter sistemin ortadan kaldırılması ardından parlamentonun yetkilerini kısıtlayan bir anayasa yapılmasını, bundan sonra parlamenter rejime dönülmesi için baskı yapmıştır. II. Wilhelm bu baskıya karşı çıkınca bakanları topluca istifaya çağırmıştır. Ancak, dışişleri bakanı olan oğlu dışında hiçbir bakan buna taraftar olmamıştır. Tüm desteğini yitiren Bismarck, görevinden ayrıldı. Friedrichsruh'taki malikânesine çekildi ve “30 Temmuz1898'de öldü.”

Evet, Alman birliğini ve Alman İmparatorluğunu yukarıda sözünü ettiğimiz çalışmalarıyla ortaya koyan Bismark Osmanlı devletiyle yakından ilgilenen bir Alman yöneticisidir. Çünkü o da oluşturduğu Alman İmparatorluğunu Avrupa’da diğer devletler ve İngiltere yanında tutunabilmesi yükselebilmesi genişleyebilmesi için Osmanlı İmparatorluğunun topraklarıyla ilgilenmesine bağlı olduğunu bilmektedir.

Bismark farkındadır ki gerek Avrupa’da gerek diğer kıtada yeni topraklar elde edebilmek zordur. Çünkü bu sahalar müstemleke sistemini oluşturmuş diğer Avrupalı büyük devletlerin tekelindedir. Onlardan bir şeyler almak zordur. Oysa Osmanlı İmparatorluğu oldukça güçten düşmüş Avrupalıların hasta adam dediği bir durumdadır. Onunla dost olarak onun elindeki topraklardan ham madde temini ve onun topraklarını ürettiği sanayi mamulleri için Pazar yeri olarak kullanmak daha kolaydır. Bu nedenle kendinden çok önceleri Osmanlıyla ilgilenen Prusya kralı Büyük Frederik’in siyasetini izlemeye başlamış Osmanlıyla yakından ilgilenmiştir.

Osmanlı Rus savaşı sonunda Rusya ile Osmanlı devleti arasındaki anlaşmazlık büyüyünce hem kendini Osmanlıya tanıtmak hem diğer Avrupa devletlerine Almanya’nın İngiltere yanında 2. bir güç olarak ortaya çıktığını göstermek için Berlin Kongresini toplamış Ayestefenos Antlaşmasıyla halledilemeyen sorunları Berlin’de hallettirerek varlığını Osmanlıya kabul ettirirken diğer Avrupa devletlerine de Almanya İmparatorluğunun katılmayacağı her hangi bir kararın Avrupa’da uygulanamayacağını göstermiştir. Berlin kongresi yahut antlaşmasından sonra artık Avrupa’nın bütün icraatlarında ve kararlarında Bismark’ın Almanya’sı vardır.

Bismark Almanya’yı yükseltmeye geliştirmeye uğraşırken Osmanlı İmparatorluğunun yöneticileri de Büyük Reşit Paşa, Fuat Paşa, Ali Paşa gibi değerli şahsiyetler olarak Osmanlıyı dağılmaktan kurtarmak ayakta tutmaya uğraşmaktadırlar.

Nitekim bunların en değerlisi ve sonuncusu olarak Ali Paşa için Bismark ve Avrupalılar Avusturya Devlet adamı Meternih’e benzeterek Osmanlı Meternih’i demektedirler. Ali Paşa hakikaten Abdülmecit döneminden başlayarak Tanzimat döneminin Osmanlı’nın dağılmasını geciktirmiş bir devlet adamıdır.

Bismark Ali Paşa’yı dikkatle izlemiş ve takdir etmiştir. Çünkü Ali Paşa’nın varlığı Osmanlı topraklarını dağılmaktan kurtararak Bismark’ın yukarıda sözünü ettiğimiz Osmanlı topraklarıyla ilgili fikirlerine hizmet etmektedir. Bismark Osmanlı’nın dağılmasını istememektedir. Çünkü onun topraklarından ona dostça yaklaşıp kendi sanayisi ve gelişmesi için faydalanmayı düşünmektedir. Devam edecek…

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.