Bütün bunlardan sonra şunu da vurgulamak isterim ki ilçemizdeki pek çok okula tarihi kişilerin isimlerini verirken Camilere pek çok tarihi kişilerin isimlerini verirken Turgut Reis'i niye unutmaktayız. Yavuz Sultan Selim'leri, Fatih Sultan Mehmet'leri, Yunus Emre'leri ve daha bilmem kimleri hatırlarken Turgut Reis'i neden unutur, neden bu tip adlandırmalarda kullanmaktan kaçarız.
Bunu anlamam oldukça imkansızdır. Hiç değilse Turgut Reis'in anısına bir şeyler yapmak için en azından bütün bu saydıklarımı yapamıyorsak mevcut heykelini daha anıtsal bir hale getirmemiz yerinde bir davranış olacaktır. Bu şahsa değer verdiğimizi göstermemize yarayacaktır düşüncesini taşımaktayım.
Preveze zaferinin 485. yıl dönümünü yaşarken bize bu zaferi kazandıran Barbarosların, Turgut Reislerin ve onların emrinde savaşan Türk Leventlerinin, o zamanın şehitleri ve gazilerinin ruhları huzurunda saygıyla eğiliyorum. Ruhlarınız şad olsun diyorum.
Onlara ve daha sonra millet uğruna millete hizmet uğruna denizlerimizde şehit düşen özellikle Bandırma körfezinde batan Trak vapurunda ve Bandırma Vapurunda şehit düşen bireylerimize de Tanrı'dan rahmet diliyorum. Preveze Zaferi Türk denizcilerine Türk Silahlı Kuvvetlerine ve onu yetiştiren Türk Milletine onun bir parçası olan tüm Bandırmalılara kutlu olsun.
Bütün bu bilgilendirmeden sonra son dönemde Akdeniz’in derinliklerinde yattığına inanılan enerji kaynakları açısından Akdeniz’in önem kazanması ve ülkemizin bu sahada Akdeniz’in derinliklerinde Barbaros, Fatih, Yavuz gibi tarihi şahsiyetlerin isimlerini taşıyan araştırma gemilerimizle deniz diplerinde yaptığı doğalgaz araştırmaları hakkını elde etme imkanı veren Preveze deniz zaferi gibi geçmişte kalmış önemli deniz zaferlerimize daha bir dikkatle eğilip daha iyi değerlendirmeler yapmamız gerektirdiğini önemle hatırlamamız gerekir.
Tarihte Preveze’yle kazandığımız Akdeniz hakimiyetini bugün Akdeniz’deki varlığımızın bu zafer ve kazandığımız kurtuluş savaşının neticesinde rakiplerimizle imzaladığımız Lozan Antlaşması’nın getirisi olduğunu unutmamalıyız.
Bugün Libya ulusal hükümetiyle yaptığımız deniz hakimiyeti konusundaki antlaşmanın temelinde bugün hala Libya toprağında yatan Turgut Reisin Trablusgarp savaşında Derne ve Tobruk bölgelerinde o zaman Osmanlı vatandaşı olan Libya halkıyla, Mehmetçiği birleştirip İtalyanlara karşı zafer kazanmış Mustafa Kemal ve arkadaşlarının Libya halkıyla Anadolu Türklüğü arasında meydana getirdiği yakınlaşmanın oluşturduğu kardeşliğin payının olduğu da hatırlardan çıkarılmamalıdır.
Bugün Akdeniz derinliklerinde ülke olarak yatan enerji kaynaklarında hak iddia ederken Preveze Deniz Zaferinin ve kurtuluş savaşı zaferlerinin payı mutlaka göz önünde tutulmalıdır, aksi taktirde geçmişte yaşanmış İnebahtı yenilgisi gibi deniz hezimetleri yaşamanın da söz konusu olabileceği nasıl İnebahtı bize batı Akdeniz’i kaybettirdiyse olası yeni hezimetlerin sık sık dile getirdiğimiz gibi doğu Akdeniz sahasında da haklarımıza yeni zararlar gelmesi olasılığı göz ardı edilmemelidir.
Bütün bu bilgilerden sonra kendimize soracağımız sorulardan biri Türk milleti olarak Anadolu’yu bize kazandıran daha doğrusu Anadolu topraklarının fethini bize açan Malazgirt harbini kutluyorsak, Akdeniz’in mavi vatan dediğimiz denizlerin, denizlerimizin hakimiyetini bize açan tesirleri bugün dahi devletimize yeni imkanlar getiren Preveze zaferinin de milletimizce kutlanması gerektiğini düşünmekteyim.
Ne yazık ki milliyetçiyiz diyen ve Türk milletini takındıkları sahte milliyetçilikle yanıltmaya, aldatmaya çalışan kesimlerin Malazgirt zaferine gösterdikleri dikkati verdiği önemi Preveze zaferine göstermediklerini görebilmekteyiz.
Bu sahte milliyetçilerin takındıkları bu tavır milletimizi de etkilemiş olmalıdır ki milletçe Preveze deniz zaferine vermemiz gereken önemi vermekten uzak kalmakta, Preveze deniz zaferini kutlamayı önemsememekte, ihmal etmekteyiz. Oysa bu zafer en az Malazgirt zaferi kadar önemli bir zaferdir. Umarım milletimiz bu zaferimiz kutlamayı da önemseyecek, gelecek yıllarda bu zaferimizi de şanına layık olarak kutlayacaktır.