Kanuni onun ölümünden sonra netice alınamayan Malta kuşatmasını kaldırmış Turgut Reis'in onayı olmadan kuşatmaya başlayan kuşatma komutanı vezir Mustafa Paşa'yı vezirlikten azletmiştir. Ama bu Turgut Reis gibi şanlı bir denizciyi geriye getirecek bir durum değildir.
Şunu belirtmek isterim ki Turgut Reis hayatı boyunca Osmanlı'daki devşirme ocaklarından gelenlerin bir başka tabirle Hristiyanlıktan dönmelerin Türk evlatlarıyla rekabeti nedeniyle layık olduğu makamlara yükseltilmeyen önemli örneklerinden birisidir. Barbaros'tan sonra ondan daha Kaptanı Derya olmaya layık kişi olmamasına karşılık maalesef Osmanlı yönetimine hakim olan devşirme kökenli yöneticiler başta Sokullu olmak üzere onu bu makamdan uzak tutmuşlardır.
Ne yazık ki bu özellik dün nasılsa bugün de aynıdır.
Ne yazık ki nasıl Osmanlı'da öz be öz Türk evlatları yönetsel idari makamlardan uzak tutulup Türk kökenli olmayan dönmeler yönetime hakim kılınmışsa bu günde ne yazık ki öz be öz Türk evlatları yönetime tam manası ile hakim olmaktan hakim kılınmaktan uzak olabilmektedirler. İşte bizim en büyük sorunlarımızdan birisi de budur.
Türk kültürünü benimsemiş hazmetmiş, Türk dilini Türk kültürünü kabul etmiş göğsünü gere gere ben Türk'üm diyebilen kişiler yerine daha geniş kavramlı kimliklerle karşımıza çıkan Türkiyeliyim diyenlere yönetsel faaliyetler vermemiz bence Osmanlı'dan kalma kötü alışkanlığımızın devamından başka bir şey değildir.
Şurasını da hatırlatmak isterim ki bugün iki görüş vardır. Birinci görüşe göre Turgut Reis kendisine Trablusgarp'ı vatan seçmiştir. Ve o nedenle oraya gömülmeyi istemiştir. Onun isteği sonsuza kadar geçerlidir. O yüzden cenazesi orada kalmalı mezarından cenazesi alınıp Türkiye nakledilmemelidir. 2. görüşe göre ise Turgut Reis Türk’tür. Kendi yaşadığı dönemde Trablusgarp'ta Türkiye’nindir, Türkiye’dir, Türk vatanıdır. O, o nedenle oraya gömülmeyi istemiştir. Ama bugün artık Trablusgarp Türk vatanı değildir. Bu yüzden bu Türk evladı yaşasaydı yahut bu dönemde ölseydi Türkiye'de olmayı isteyebilirdi, şüphesiz isteyecekti. O yüzden onun cenazesi gömülü bulunduğu yerden alınmalı Türkiye'ye nakledilmeli. En azından İstanbul'daki Beşiktaş'taki Barbaros Türbesine gömülmelidir. Bu ne derece doğru olur bilemem ama pek çok değerli Türk büyüğü yurdumuza getirilebildiğine göre bu işlem pek ala Libyalı yöneticilerle anlaşılarak yapılması mümkün olan bir işlemdir. Yapılması takdir toplayacak bir işlemdir. Belki de biz Türk milletinin bugünkü evlatlarının Turgut Reis'e bir vefa borcu olarak görevimizdir.
Bu iki yolun dışında bir üçüncü yol olarak Libya’daki ilgili taraflar ile anlaşılarak Suriye'deki Süleyman Şah Türbesi örneği bir uygulama Turgut Reis türbesi ve çevresi içinde pekala gerçekleştirilebilir. Bu takdirde de Turgut Reis'in Türk Toprağında kendi toprağında yatması pekala sağlanabilir. Bunlar milletçe hükümetçe yapabileceğimiz icraatlardır. Ama Bandırma olarak ta Turgut Reis için yapabileceğimiz ona değer verdiğimizi gösterebileceğimiz şeyler olmalıdır düşüncesindeyim.
Nitekim; Türk denizcilik tarihinin önemli günlerinde deniz kuvvetlerinin kuruluş gününde, deniz şehitleri gününde, kabotaj bayramında ve nihayet Preveze Zaferi kutlamalarında Turgut Reis anıtı ve çevresi kutlama alanı kabul edilerek bu tür ulusal günlerin kutlaması burada yapılabilir, yaptırılabilir. İşte o zaman Bandırmalı olarak Turgut Reis'i tanıyor ve ona değer veriyoruz diyebiliriz.
Bunu yapmayacaksak eğer bu heykeli anıtlaştırmayacaksak, kutlamalarda bulunmayacaksak, o zaman bu heykeli burada tutmamızın anlamı yoktur. O zaman Bandırma olarak yapacağımız iki şey vardır. Ya bu heykeli Erdek'e gönderip oradaki Erdek Mayın Arama Filosu komutanlığının binası önüne dikilmesini sağlamalıyız, yahut ta Bandırmamızda açtığımız Denizcilik Fakültesi bahçesine bu anıtı taşıyıp oraya dikerek orada anıt haline getirmemiz daha yerinde olacak bir davranıştır. Çünkü hiç değilse bu iki kuruluş bu önemli günlerde bu değerli Türk denizcisinin anısına bir takım seremoniler gerçekleştirecek bugünlerin kutlamalarını bu anıt önünde yaparak ona gereken saygıyı göstereceklerdir.
Bütün bunlardan sonra şunu da vurgulamak isterim ki ilçemizdeki pek çok okula tarihi kişilerin isimlerini verirken, Camilere pek çok tarihi kişilerin isimlerini verirken Turgut Reis'i niye unutmaktayız. Yavuz Sultan Selim'leri, Fatih Sultan Mehmet'leri, Yunus Emre'leri ve daha bilmem kimleri hatırlarken Turgut Reis'i neden unutur, neden bu tip adlandırmalarda kullanmaktan kaçarız. Bunu anlamak oldukça zordur. Hiç değilse Turgut Reis'in anısına bir şeyler yapmak için en azından bütün bu saydıklarımı yapamıyorsak mevcut heykelini daha anıtsal bir hale getirmemiz yerinde bir davranış olacaktır. Bu şahsa değer verdiğimizi göstermemize yarayacaktır düşüncesini taşımaktayım. Devam edecek…