güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

PEYGAMBERLER TARİHİ

Yazının Giriş Tarihi: 18.12.2020 21:48
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.12.2020 21:48

H . Gazi Yurdaydın ve Mehmet Dağ’ın birlikte yazdıkları Dinler Tarihi kitabında Zerdüşt’ün, Kudüs krallığının sona erdirilerek Yahudilerin sürgüne gönderildiği sırada otuz yaşlarında İran’da dini tebliğ faaliyetlerinde bulunan bir peygamber olduğundan söz edilmektedir. Yahudilerin Babil sürgününün M.Ö. 586 yılında olduğu düşünüldüğünde , Zerdüşt’ün m.ö. VI. Asırda yaşadığı yönünde ortak bir kanaat oluşmaktadır. Nitekim onun yaşadığı dönemle ilgili verilen bilgilerde Büyük İskender’den 258 yıl önce yaşadığı şeklindeki iddialar bu görüşü desteklemektedir . Zerdüştle ilgili Ek1.de verdiğimiz Resim günümüzde İran’da yaşamakta olam Zerdüşt tarafdarları tarafından tahmını olarak çizilmektedir. Zerdüşt’ün Dini Önderliği (Peygamberliği) Bu konu başlığını belirlemede ciddi bir güçlük yaşanmaktadır. Zira onun hakkında verilen tarihi ve efsanevi bilgileri, günümüz insanına aktarırken onun tarihi kimliğinde İslami kavramları kullanmanın doğru olmayacağı muhakkaktır. Ancak okuyucuya onu tanıtırken bir din kurucusu veya peygamber şeklinde ifadesi, karşılaşılan güçlükleri aşmak ve onun Zerdüştilikteki konumunu, tarihi kimliğini ve bu dinin tarihi süreçteki değişimlerini içermek maksadına yönelik bir açılım sağlamak için olacaktır. Zerdüşt’le ilgili Farsça eserlerde ondan peygamber unvanıyla bahsedilmektedir. Nitekim Zerdüşt’ün hayatı boyunca çeşitli tehdit ve tehlikelerden bir peygamber gibi korunduğuna ve bu konuda meleklerin kendisine yardımcı olduğuna inanılmaktadır. İslami kaynakların verdiği bilgilere göre, ona sonradan Mecusiler tarafından Bustah adı verilen Zemzem isimli bir kitap verildiği ve bu kitapta altmış harfin kullanıldığı ifade edilmektedir. Benzerini insanların meydana getirmesinin mümkün olamayacağına inanılan bu kitabın on iki ciltten oluştuğu; mükâfat ve cezaları, emir ve yasakları, ibadet ve uyulması gereken dini kuralları içerdiği belirtilmektedir. İranlı yöneticilerin, Zerdüşt döneminden sonra, Yunanlı İskender zamanında, bu kitabın bazı kısımlarının yakıldığı tarihe kadar, onunla amel ettiklerine dikkat çekilmektedir.

Hayat hikâyesinde kısaca söz edildiği gibi Zerdüşt’ün hayatında yirmi yaş bir dönüm noktası olarak kabul edilmektedir. O, bu dönemde ailesine ters düşmüş ve anne-babasından ayrılarak evini terk etmiştir. Başka bir anlatıma göre de o, ilk vahyi aldıktan sonra ailesinden ayrılmak zorunda kalmıştır. Rivayetlere göre Zerdüşt, tek başına sık sık, Daiti ırmağı kenarına giderek orada dua etmiş, orada Tanrı, âlem ve yaratılmışlar üzerinde tefekküre dalmıştır. Zerdüşt, otuz veya kırk yaşlarında iken yine Daiti ırmağı kenarında böyle bir tefekkür, inziva ve ibadet esnasında, Vohu Manah isimli bir melek, Tanrı Ahura Mazda’nın mesajını getirmiştir. Kendi ifadesine göre; o sadece meleği görmekle kalmamış, aynı zamanda onun öğrettiklerini de öğrenmiştir. Böylece o, kendisinin Ahura Mazda tarafından, dini vazetmek için görevlendirildiğine inanmıştır. Zerdüşti gelenek Zerdüşt’ün misyonunun otuz yaşında başladığını kabul eder. İlk vahiy de bu sırada gelmiştir . Günay Tümer ve Abdurrahman Küçük’ün ortaklaşa yazdıkları Dinler Tarihi kitabından Zerdüşt’ün peygamberliği ile ilgili olarak şu bilgiler verilmektedir:

“Otuz yaşında ona peygamberlik verilmiştir. Taraftarlarıyla Aivitak suyu kenarında halvete çekilmiştir. Halvete çekilişinin kırk beşinci gününde, Ürdi Behişt ayında, bir gece sabaha karşı ‘miraca’ çıkmış ve ruhani yükselmenin sonuna varmıştır. Vohumenah (Behmen) denilen melek gelmiş, ona her şeyden elini çekmesini tembih etmiş ve onu cennete götürmüştür. Orada ona, feriştehler (melekler) hürmet etmiştir. Zerdüşt, sonra tanrı Ahura Mazda’nın huzuruna çıkmış ve “Hayır Dini”nin hükümlerini öğrenmiştir. Tanrı ona yıldızların ve gezegenlerin hareketinden haber vermiş, cennet ve cehennemi göstermiş, her şeyin ilmini öğretmiştir. Melekler sonra Zerdüşt’ün göğsünü yarmış ve içindekileri çıkarıp temizlemiş ve yerine koymuştur. Bundan sonra Ahura Mazda onu, insanları Hayır Dini’ne davet etmekle görevlendirmiştir. Zerdüşt, miraç yolculuğundan sonra maddi aleme, kendisine verilen kutsal kitap Avesta ile dönmüş ve getirdiklerini tebliğe başlamıştır.”

Vohu Manah isimli melek ile Zerdüşt’ün ilişkisini bundan sonra ömrünün sonuna kadar devam etmiştir. İran kaynaklarına göre de, Zerdüşt’e bu bölgede kutsal kitap Avesta verilmiş ve o, insanlara tanrı Ahura Mazda’nın emirlerini tebliğ etmiştir.  Zerdüşt, Ahura Mazda tarafından seçildiğini insanlara açıkladığında, her peygamber veya din önderinin hayatında olduğu gibi, o dönemin prensleri, din adamları, ona karşı gelmişler ve ülkeyi terk etmesini istemişlerdir. Zerdüşt, bu konuyla ilgili şikâyetlerini Ahura Mazda’ya şu cümlelerle anlatmaktadır:

“Ey Ahura Mazda hangi toprağa yüz süreyim, nereye gidip sığınayım? Şeref sahibi önder kişiler benden uzaklaşıyor. Yalan söyleyen hükümdarlar gibi değilim, seni nasıl mutlu ederim? … Onun imanı galip geldiğinden, aniden onun üzerine ümit verici, destekleyen bir ışık yansıdı. Evet, dua olarak, her zaman sadece sana dua edeceğim ey tanrı.”

O, bu görevinin ilk yıllarında kendini oldukça başarısız hissetmiştir. Buna rağmen Zerdüşt, önüne çıkan hiçbir engele bakmadan tebliğine devam etmiştir. Ancak aradan on yıl geçmesine rağmen kendi yakın akrabalarından birkaç kişi dışında, onun peygamberliğini ve düşüncelerini kabul eden kimse çıkmamıştır. O bu konuyla ilgili üzüntüsünü şu cümlelerle ifade etmektedir:

“Ey Mazda, ne zaman insanlar aydınlığı görecek doğruluk kapısına koşacaklar? Ne zaman hikmetli sözlerinle murada erdirirsin onları? Ne zaman temiz huylu kimseler yardıma koşar? Umutluyum, sevinç ve sabırla beklerim bana nasip edeceğini.”

“ Ey Ahura Mazda bu kişiler nasıl güç sahibi olabildiler, nasıl böyle her şeyi kendileri için düşünüp nefreti yaydılar. Kurtuluşa, doğru yola ulaşacakları yolu neden seçmezler?”

Zerdüşt, uzun yıllar insanları içine düştükleri bataklıktan kurtarma mücadelesinden sonuç alamadığı bir sırada, o dönemin Kralı olan Veştasip’in (Vistasp) yanına giderek usul, inanç ve düşüncesini ona açıklar. Zerdüşt’ün anlattıkları Kral Veştasip’in hoşuna gider. Fakat o, Zerdüşt’ün telkinlerini kabul etmeden önce, saraydaki din ve bilim adamlarıyla konuşacağını, onların görüşleri doğrultusunda, kedisinin getirdiği dini kabul edebileceğini ifade eder. Bu olaydan sonra Kral Veştasip, ülkesindeki din ve bilim adamlarını sarayında toplamış ve Zerdüşt’ü de davet ederek, getirdiği yeni dini onlara anlatmasını söylemiştir. Onlar Zerdüşt’ü dinledikten sonra, Tanrı’nın birliğine inanmaya başlamış ve böylece doğru dddiçinde yaşadığı topluma yaymaya başlamıştır . Toplumu, içinde bulundukları zevk-ü sefadan ve boş yere kurban kesme geleneğinden vazgeçirmeyi başarmıştır.”

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.