güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

OSMAN GAZİ’DEN MEHMET VAHDETTİN’E KADAR GEÇEN DÖNEME AİT OSMANLI BAŞBAKANLARI, OSMANLI SADRAZAMLARI VE ÖZ GEÇMİŞLERİ -3

Yazının Giriş Tarihi: 18.12.2020 21:48
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.12.2020 21:48

Tevkii Nişancı Mehmed Paşa

Tevkii Nişancı Mehmed Paşa, III. Ahmet saltanatında, 26 Ağustos 1717 – 9 Mayıs 1718 tarihleri arasında sekiz ay on dört gün sadrazamlık yapmış Osmanlı devlet adamı.

Hayatı

Mısır’a yaptığı ticaretle de meşgul olan Hacı Ali adında Kayseri‘nin Erkilet köyünden birinin oğludur. Nusretnâme’de, “Ermeni Mehmet Paşa” diye nitelelendirilmekle onun Ermeni asıllı olduğu ima edilmektedir.

Bazı küçük hizmetlerde bulunduktan sonra İstanbul’a geldi. Halep valisi olarak göreve tâyin olunan Silahdar Süleyman Paşa yanında çalışmaya başladı. Silahdar Süleyman Paşa 1710’da sadaret kaymakamı ve 1712’de sadrâzam; 1713’de kaptan-ı derya olduğu zamanlarda onun kethüdalığını yaptı. Silahdar Süleyman Paşa 1714’de Girit valisi olunca onun yanında kethüdalıktan istifa etti. Silahdar Damat Ali Paşa‘nın sadrazamlık döneminde Sipahi ağalığı vekilliği yaptı.

1716’de Silahdar Damat Ali Paşa’nın Avusturya seferine yetiştirmek üzere Dükakin sancağından yaya asker yazmaya memur edildi ve bu sırada (sonradan Nevşehirli Damat İbrahim Paşa olarak anılacak) “Mevkufatçı İbrahim Efendi” ile tanıştı ve yakın arkadaş oldu. Mehmet Efendi, Dükakin’den tedarik ettiği askerle orduya yetiştiği zaman, orduPetrovaradın Muharebesi‘sinde mağlup olup Silahdar Damat Ali Paşa şehit düşmüştü. Fakat bunun hizmeti takdir olunarak kendisine Halep muhassıllığı verildi.

Mehmet Efendi, Halep’e gitmekte iken Edirne’ye uğradı. Dostu (sonradan Nevşehirli Damat İbrahim Paşa olarak anılacak) İbrahim Paşa, o sırada vezirlik rütbesini almış olup sadrazam kaymakamlığı yapmaktaydı. Kendisini Halep’e göndertmeyerek kapıcılar kethüdalığına tâyin ettirdi. Dört ay sonra da Şubat 1717’de onun vasıtasıyla vezirlik verilipnişancı yapıldı.

1717’deki Avusturya seferi için III. Ahmet orduda emin ve muktedir birisinin bulunarak sadrazam olan Hacı Halil Pașa’ya idare desteği ve teşvik vermesini etmesini arzu etmekteydi. Bu nedenle Nişancı Mehmet Paşa bu seferde ordu ile cepheye gitti. Belgrad önündeki muharebede mağlup olan ordu Niş’e çekildi. Bu mağlubiyetin sorumlusu görülen ve azil edilen Sadrazam Hacı Halil Paşa’nın yerine kimin sadrazam ve serdar-ı ekrem yapılması sorunu ortaya çıktı. Bu sırada pâdışâh, sadrazam kaymakamı Damat İbrahim Paşa’yı sadrazam yapmak istemekteydi. Fakat Damat İbrahim Paşa böyle pek nazik dönemde sadrazamlık yetkisi yüklenmekten çekinmekteydi. Edirne’de sadaret kaymakamlığı görevinde daha fazla katkı yapabileceğni iddia etti. Niş’de orduda bulunan yakın arkadaşı Nişancı Mehmet Paşa’yı tavsiye etti. Böylece 26 Ağustos 1717’de Tevkii Nişancı Mehmet Paşa sadrazam ve serdar-ı ekrem tayin edildi.

1718’de ordunun cepheye hareketi esnasında sadaret kaymakamı olan Damat İbrahim Paşa Avusturya ile sulh müzakeresine girişmesi taraftarı idi ve III. Ahmed’in muvaffakatını almıştı. Fakat sadrazam Nişancı Mehmet Paşa, sulh müzakerelerine aleyhtar idi. Bunun üzerine 10 Mayıs 1718’de sadrazam azledildi ve Damat İbrahim Paşa sadrazamlığa getirildi.

Nişancı Mehmet Paşa azlinden sonra hemen Mayıs ortalarında Venedikliler tarafından alınmış olan Preveze ve Dubnice kalelerini geri almak için Yanya sancağı ile Narda seraskerliğine tayin edildi. Fakat yapılan müzakereler dolayısıyla orada seraskerliği gerektiren bir iş bulunmadığı anlaşıldı. Eylül 1718’de Tırhala sancağı ve Niğbolu sancağı ile birlikte Niş muhafızlığı görevine nakledildi.

1719’da doğu Anadolu’da Van eyaleti valiliği verildi. Ama tam bu sırada Girit‘te Kandiye muhafızı Köprülüzade Numan Paşa öldü ve Şubat 1720’da Nişancı Mehmet Paşa onun yerine Girit’e Kandiye muhafızlığına gönderildi.

Daha sonra Mısır valiliği görevine nakledildi. Mısır valiliğinde, kısa bir dönem aralık hariç, Temmuz 1728’e kadar altı yıldan fazla kaldı. Burada bulunan kölemen ve yeniçeri serkeşlerini temizledi; huzur ve asayişi sağladı.

Temmuz 1728’de Ebu Bekir Paşa ile becayiş suretiyle Cidde valisi görevine gitti. Oraya vardıktan sonra çok geçmeden 1728’de vefat etti. Ölümünde altmış yaşlarında idi. Günümüzde Vahhabiler tarafından tüm mezarları yerle bir edilmiş olan Mekke‘deki Mualla mezarlığına gömüldü.

Değerlendirme

Orta derecede bir kabiliyeti vardı. Nusretnâme, pâdışâhın Nişancı Mehmet Paşa’nın yalancı şöhretine ve kibirliliğine tahammül edemediğini ve sulhe aleyhtar olduğunu söyleyerek bundan dolayı azledildiğini yazmaktadır.

III. Ahmet zamanında İngiltere elçisi Lord Montegue’nun eşi Lady Mary Wortley Montagu Nişancı Mehmet Paşa konağına giderek onun hanımıyla haremde görüşmüştür. Lady Wortley Montegue’nün yazdığı çok ünlü İngilizce hatıralarında bu vezir konağının debdebesiz ve vezirin harem hayatının mütevazı olduğunu beyan etmektedir.

Nevşehirli Damat İbrahim Paşa

Nevşehirli Damat İbrahim Paşa (d. 1660 – ö. 16 Ekim 1730 İstanbul), III. Ahmet saltanatında, 9 Nisan 1718 – 1 Ekim 1730 tarihleri arasında sadrazamlık yapmış Türk asıllı Osmanlı devlet adamı. Oğuzların Beydilli boyuna mensup Boynuinceli aşiretindendir.[1] İsmiLale Devri ve Nevşehir ile özdeşleşmiştir. Enderun‘dan yetişen sadrazamların on üçüncüsü ve Osmanlı sadrazamlarının yüz otuzuncusudur.

Hayatı

Nevşehir (Muşkara)’de dünyaya geldi. Babası İzdin (Zeytin) Voyvodası Ali Ağa idi.

İş bulmak için İstanbul‘a gelmiş ve Eski Saray masraf katibi Mustafa Efendinin delaletiyle (tavsiyesiyle) 1689‘da sarayın helvacıocağına, daha sonra eski saray baltacıları ocağına kaydolmuştur. İbrahim Efendi hizmetleri ile zamanla yükselip Darüssaade ağasının yazıcı halifesi olarak Padişahın bulunduğu Edirne‘ye gitti. Şehzade Ahmed‘in padişah olmasından sonra 1703‘te Darüssaade ağası yazıcılığına tayin edildi. Bu vazifedeyken padişahın itimat ve teveccühünü kazandı. Ancak Sadrazam olan Çorlulu Ali Paşa onu Edirne’ye gönderdi.

1715‘te Mora Seferine çıkan Veziriazam Silahdar Damat Ali Paşa, İbrahim Efendi’yi mevkufatçılıkla beraberinde götürdü. Buranın alınmasından sonra da tahrir (katiplik) işi ile vazifelendirildi.

İbrahim Efendi, 1716 yılında Avusturyalılarla yapılan Petrovaradin Muharebesi‘nde bulundu. Mağlubiyetten ve sadrazam ve serdar-i ekrem olan Silahdar Damat Ali Paşa şehit olduktan sonra vaziyeti Padişaha arz etmek üzere bir arıza ile ordu tarafından Edirne‘ye gönderildi. III. Ahmed çok güvendiği İbrahim Efendi’yi geri göndermeyerek birinci ruznameci yaptı. Birkaç gün sonra da 3 Ekim 1716‘da sadaret kaymakamlığına tayin etti.

İbrahim Paşa, şehit Silahdar Damat Ali Paşa‘nin dul kalmış bulunan III. Ahmed‘in kızı Fatma Sultan ‘la 1717‘de nikahlanarak Damat oldu. İbrahim Paşa’nın teşebbüsleri sayesindeAvusturyalılarla barış yapılmasının kararlaştırılmasından sonra, 1718‘de sadrazamlığa getirilerek Avusturya ile Pasarofça Antlaşması‘nı imzaladı. Aynı yıl Venediklilerle de barış yapıldı.

İbrahim Paşanın on üç yıl süren sadrazamlığı zamanında İran ile bir kez savaş yapıldı. Ancak oluşturulan genel barış ortamında devlet bir huzur dönemine girmiştir.

Lale, Çırağan, Sadabad ve diğer mesirelerde, helva sohbetleri düzenlenmesi de bu dönemde oldu. Bunun yanı sıra ilk matbaanın tesisi ve sanayi müesseselerinin kurulması onun gayretleri ile gerçekleşti.

İbrahim Paşa, Eylül 1730‘da meydana gelen Patrona Halil İsyanı sırasında Sultan III. Ahmed’in heyetiyle birlikte vardığı karar uyarınca öldürülerek cesedi isyancılara teslim edildi. Cesedi paramparça edildi.

Değerlendirme

Devlet işlerine vakıf, düşünceli, mutedil, kadirşinas, kabiliyetli insanların kadrini bilen bir devlet adamıydı. Padişahın teveccühünü (sevgi ve yakınlık) kazanmakla ve bütün işleri eline almakla şımarmamış, kendisine fenalık yapanlara dahi iyilikte bulunmuştur.

“İbrahim Paşa’nın yüksek nitelikleri beyandan aşırıdır. Hazineyi gelirle doldurmuştur. Din ve devlet işlerindeki hizmeti de yazıya sığmaz. Himmeti yüksekti. Aristo kavrayışlı, Eflatun görüşlü, Lokman bilgeliğinde, mülk ve milleti düzende tutan, vakur, mütevazı, tedbirli, mert ve gayretli, iyiliği ikramı çok, yüce himmetli, iyi ahlaklı, yüce soylu, doğruluktan şaşmayan, tedbirli vezir, kanunlara hakim benzersiz sadrazamdı. Özellikle bilgin ve erdemlilere, şeyhlere, ariflere, hüner sahiplerine, şiir ve nesir yazanlara, söz ve yazı ustalarına, müzisyenlere aşırı meyli ve yakınlığı vardı. Ekseri gece ve gündüzlerde ilim ve marifet sahipleriyle sohbet eder, her birini ödüllendirirdi. Bir kişiyi ayıbından ötürü aşağılamaz, rakiplerine bile mansıplar vezirlik verir, yaşlı yoksul herkesi ihyadan geri kalmazdı. Yaratılışı gereği hayır işlerine düşkündü. Nice nice yüce eseri vardır.„

—Dilâverzâde, Zeyl-i Hadîkatü’l-Vüzerâ‘dan

Eserleri

Damat İbrahim Paşa’nın hayır eserleri oldukça fazladır. Bunların başında, zevcesi Fatıma Sultanla beraber İstanbul‘da Şehzade Camii yakınında yaptırdıkları dershane (Darülhadis), talebeye mahsus odalar, sebil, kütüphane gelir. İstanbul‘un muhtelif yerlerinde çeşme, sebil ve mesire yerleri yaptırmıştır. Ayrıca doğum yeri olan ve o tarihteNiğde‘ye bağlı olan Muşkara köyünü, başka yerlerden ahaliyi getirip, aşiretleri iskan ile burayı kaza yaptı ve kasabayı sur ile genişletti. Muşkara adını kaldırıp Nevşehir diye adlandırdığı bu yerde iki cami, bir medrese ve medrese talebesiyle fakir halk için imaret yaptırdı.

İstanbul‘da kitap satan esnafta bulunan nadide kitapların, ucuz fiyatla satın alınarak Avrupa‘ya gönderildiğini öğrenen İbrahim Paşa, bu eserlerin yurtdışına çıkışını yasaklayıp kütüphaneler tesis etti. Ayrıca İstanbul‘da bir çini fabrikası ve çuha fabrikasının yanında Hatayi ismi verilen kumaş fabrikasının tesisi, İbrahim Paşa’nın gayret ve çalışmalarıyla olmuştur. Lale Devri ile başlayan park ve bahçelik de bu gayretli sadrazam sayesinde gerçekleşti. Ancak 1730 yılındaki Patrona Halil İsyanı‘ndan sonra bu bahçeler yakılıp yıkıldı.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.