SON DAKİKA

Mescitler, Camiler, Cemevleri Toplumumuzdaki Bazı Sorunların Kaynağı Olabilirler Mi?

Yazının Giriş Tarihi: 15.10.2024 08:11
Yazının Güncellenme Tarihi: 15.10.2024 08:12

Yine ülkemizin son yıllarda önemli sorunlarından biri olan bölücü Kürtçülük yahut Kürtçülük akımı ve cereyanı diyeceğimiz olgu ve girişimleri de dolaylı yoldan da olsa mescit ve cami kaynaklı görmek mümkündür düşüncesindeyim. Çünkü Kürtlerin ayrı bir ırk kabul edip İslam dünyasına hakim kılmaya yönelen bu amaçla hareket eden ve hatta yanlış hatırlamıyorsam bugüne kadar İslam dünyasını yöneten Türkler artık başarısızlığa uğramıştır bu nedenle onların yerini bundan sonra biz Kürtler almalıyız yolunda beyanda bulunan Saidi Kürdi veya Saidi Nursi denilen kişi başlatmıştır demek mümkündür. Eğer Kürtçülük akımının ayrılıkçı Kürtçülüğün Kürt etnik grubunu İslam dünyasına hakim bir ırk haline getirmenin başlatıcısı olarak Saidi Kürdiyi kabul edersek bu akımı da cami ehli mescit mensubu bir kişi başlattı dememiz mümkündür. Çünkü bu şahıs Said-i Nursi adıyla bugün ülkemizde pek çok temsilcisi bulunan Nursist diyebileceğimiz bir fikir akımının kendi tabirleri ile kendilerine verdikleri adla Nurcu denilen tarikatında kurucusu olan bir İslam dini mensubu bir İslam tarikatının lideridir.

Osmanlı üniversitelerinde yetişmiş Osmanlı devletinde hizmet görmüş bir din adamı dolayısıyla bir mescit ve cami ehli kişidir. Öyleyse Kürtçülük akımları da mescit ve camilerden başlamıştır demek kanaatimce yanlış bir iddia olmayacaktır. Bütün bunlardan sonra şunu belirtmek isterim ki İslam toplumlarındaki bütün dinsel akımlar cemaat ve tarikatlar cami ve mescitler etrafında oluşur. Bu grupların faaliyetleri nedeniyle ülkemizde sorun olan pek çok siyasi akımlar bu çevrelerde doğar veya bu mekânların etrafından sağladığı desteklerle büyür, gelişir ve ülke için sorun olurlar. Oysa camiler ve mescitler sorun yaratma yeri değil ibadet edilme ve İslam toplumlarının halkının kendi sorunlarını çözme yeri olmalıdır. Umarım görüşlerimizde yanılıyoruzdur. Umarız camilerimiz ve cemaatlerimiz sorun yaratmakta değil sorun çözmekte mekan ve destek olmayı başarırlar. Kafamızdaki; Ülkemizde sorun olan akımların çıkış kökeni mescitler ve camiler olabilir mi? sorusunu ortadan kaldırırlar.

Yukarıda da belirttiğimiz gibi Simavnalı Kadısı oğlu şeyh Bedrettin bir nevi komünizm denilen sistemin ilk ortaya çıkarıcısı ve uygulayıcısı kabul edilirse Saidi Kürdi bir başka deyişle Saidi Nursi Kürt milliyetçiliğinin ona dayandırıldığı söylenilen PKK ve benzerleri terör örgütlerinin ortaya çıkarıcısı kabul edilirse bir sürü Sünni mezhep ve cemaatin ellerine geçirdikleri kapitalleri kullanarak çevrelerine ve ülkelerine hakimiyet kurma çabaları nedeniyle kapitalizmi destekleyip uyguladıkları söylenebilirse başlıkta söylediğimiz gibi pek çok siyasi akımın çıkış noktası çıkış yeri bu akımlara öncülük eden ulemaların çıkış noktası olan camiler ve mescitler olarak görülüp düşünülebilir kanaatindeyim.

Ayrıca pek çoğu ülkemizde tanınmış bir camiyi kendisine mesken ve merkez kabul eden tarikat ve cemaat sistemleri nedeniyle de bu tarikatların ve cemaatlerin ortaya koyduğu dinsel kökenli akımların doğuş yeri olarak da çıkış noktası olarak da cami ve mescitleri kabul edebiliriz düşüncesindeyim. Bu tarikat ve cemaatler bir bölüm insanımızı etkileyip yönlendirebildiği gibi medyada iddia edildiği üzere ülkemizin pek çok sahasında farklı bölümlerde FETÖ gibi geniş sayıda bireyleri ve geniş çapta kitleleri de etkileyip yönlendiren düşünce akımları ve uygulamaları ortaya koyabilir. Bu yüzdendir ki gerek ülkemizde gerek İslam ülkelerinde camiler ve mescitler düşünce akımları, siyasi akımların ortaya çıkışına veya kuvvetle destek bulmasına mekanlık edebilirler düşüncesindeyim.

Bu yüzdendir ki başta diyanet işleri başkanlığı olmak üzere ona bağlı taşra teşkilatlarının ve onların uygulama sahası olan cami ve mescitlerin fikir akımlarının yaratıcılarının siyasetçilerin politikacıların yarattığı siyasi akımların ortaya çıkış ve destekleme sahası olma durumundan uzak tutulması gerektiğini düşünmekteyim. Bunun olabilmesi için de devlet teşkilatının başta diyanet işleri başkanlığının laiklik fikrini benimseyip dikkatle uygulamayı prensip edilmesinin şart olduğunu düşünmekteyim. Bu gerçekleşmediği taktirde camiler mescitler cem evleri Kur’an kursları içlerinden çıkabilecek veya bünyelerini etkileyebilecek her türlü fikir ve siyasi akımdan etkilenebilecek ve ortaya çıkabilecek fikri ve siyasi yeni akımların doğuş noktası olabilecektir görüş ve düşüncesindeyim.

Şunu da vurgulamak isterim ki bugün toplumumuzda hilafet rejiminin dile getirilmesini yeniden uygulanmaya başlanmasını isteyen grupların hilafetçilik adı altıyla oluşturmuş oldukları siyaset akımının da cumhuriyetin ilk yıllarında görülen şeyh Sait İsyanı, Menemen İsyanı gibi isyanlardan sonra halkımızın yeraltı tabiriyle dillendirdiği sistem uyarınca gizli çalışmalara yönelen imam, müezzin, tarikat veya cemaat şeyhi gibi kişilerin ve onların mürit olarak görüp yönlendirdiği kitleler eliyle yapılan çalışmalarla günümüze getirildiğini düşünebilirsek hilafetçilik akımının da bunun bir diğer ifade tarzı olan Osmanlıcılık , yeni Osmanlıcılık adıyla kitlelere kabul ettirilmeye çalışılan uygulamaya konulmaya çalışılan siyasi akımların da camiler ve mescitler bünyesinde oluşturulup genişletildiğini söylememiz pekala mümkündür.

Ayrıca Osmanlı devleti yıkıldıktan sonra hemen hemen ortadan kalkmış duruma gelen Emevicilik, Arap hayranlığı, Arapçılık diyebileceğimiz akımların da tekrar kuvvetlenip toplumda yayılmaya çalışılmasının da ilk günden bugüne camilerden ve mescitlerden desteklenmesini söylemek bence pekala mümkündür. Cami ve mescitlerden etkilenen bu akımların karşıtı olabilecek onlarla mücadele ve rekabete yönelebilecek bazı dini ve siyasi akımların da yakın zamana kadar resmen kaldırılmış yeraltına çekilmiş faaliyet yapan tekke ve zaviyelerden de destek ve kuvvet bulduğunu söylemenin de pek hatalı olmayacağını düşünmekteyim.

Sözün kısası yukarıda zikrettiğim akımların cami, mescit, Cemevi, tekke ve zaviyeler gibi çoğunlukla dinsel mahiyetli kabul edilen mekanlardan doğup kaynak ve destek bulduklarını söylemenin hatalı olmayacağını düşünmekteyim. Bu nedenle bu akımlarla mücadele etmenin temelinde bu gibi kurumların ve onların üst seviyelerini oluşturan oluşumların yeniden ıslah edilip düzenlenmesini gerektirdiği kanaatindeyim. Umarım toplum bilimciler, din bilimciler sözüne ettiğim tarzda bu oluşumların ıslahına yönelirler.

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
Bandırma Yaşam En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.