1914 yılında Birinci Dünya Savaşı çıktığı sırada Hamdi Bey Demirköy Kaymakamlığı görevinde bulunuyordu. Kaymakam olduğu için savaşa katılmadı. 1915 yılında Malkara Kaymakamlığı, 1916 yılında da Keşan Kaymakamlığı görevine getirildi. 1916 Martından Temmuzuna kadar burada görev yapmış, daha sonra Balıkesir'in Sındırgı İlçesi Kaymakamlığı'na atanmış, oradan da 13 Temmuz 1917'de Edremit Kaymakamlığı'na nakledilmiştir.
Hamdi Bey Edremit Kaymakamlığı görevinde iken kasaba ileri gelenlerinin ve öğretmenlerinin yardımlarıyla Edremit Darül- Eytamı (Edremit Yetimler Yurdu)nı kurdu. Kaymakamlıktan ayrıldığı zaman burada 105 şehit çocuğu barınıyordu. Ayrıca Darül- Eytam'ın bir odasında Edremit İdman Yurdunu kurdu. (25 Nisan 1918) İdman Yurdu daha sonra Gençlik Kulübü adıyla çalışmalarını sürdürmüştür.
Hamdi Beyi yakından tanıyan Ruhi Naci Sağdıç'ın anlattıklarına göre, henüz 29 yaşındaki genç kaymakam Darül- Eytam ve İdman Yurdundan başka bir basımevi kurulmasına bir gazete çıkarılmasına öncülük etmiş. Kasabaya elektrik getirtmek için etütler yaptırmış, kasabanın imar planını çizdirmiş, kanalizasyon işini başlatmıştır.
Hamdi Bey iki yıl Edremit Kaymakamlığı yaptıktan sonra 9 Nisan 1919 tarihinde Damat Ferit tarafından azledilmiştir. Azlini müteakip bir süre Ayvalık'ta Ali Çetinkaya’nın yanında, bir süre de Burhaniye'de kalmış, daha sonra Balıkesir'de kurulmuş olan Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nde faaliyet göstermiştir. Bu cemiyet adına Biga ve Yenice bölgelerinde önemli çalışmalara imza atmıştır. Bunlardan Akbaş Cephaneliği baskını Büyük Önder Mustafa Kemal’in Nutkunda da anlatılmaktadır.
İlk Yunan birliklerinin 15 Mayıs 1919 tarihinde İzmir’i işgalinin yarattığı ortamda, 26 Temmuz 1919 tarihinde başlayan 1. Balıkesir Kongresi, 15 Ağustos 1919 tarihinde düzenlenen Alaşehir Kongresi ve 19 Kasım 1919 tarihindeki 2. Balıkesir Kongrelerinde, Yunan işgaline karşı Ayvalık, İvrindi, Akhisar, Salihli, Soma, Aydın ve Ödemiş cephelerinin kurulması kararları alınmıştı. Ancak, hem Aznavur Ayaklanmasının neden olduğu cephane sarfiyatı hem de bu cephelerin gereksinmelerinin karşılanması hayati bir ikmal sorunuydu.
Akbaş Cephaneliğindeki malzemeye el konulması fikri böyle bir ortamda, Balıkesir’deki 61. alay komutanı Kazım (Özalp) Bey’in ve Heyet-i Merkeziye üyesi Köprülülü Hamdi Bey tarafından gündeme gelmiştir.
Akbaş Cephaneliği, Gelibolu Yarımadası’nın doğusunda, ancak küçük gemilerin demirlemesine uygun bir koyda bulunmaktadır. Çanakkale Savaşları sırasında Gelibolu Yarımadası’ndaki kuvvetlerin ikmal yönünden desteklenmesine elverişli bir koydur. Depo ve çevresi Senegallilerden oluşan Fransız birlikleri tarafından sıkı bir şekilde korunmaktadır ve Gelibolu’yla doğrudan telefon bağlantısı vardır. İngiliz deniz üssü Çanakkale ile Akbaş koyu ise denizden 20 dakikalık bir mesafededir ve kısa sürede yardım görebilecek durumdadır. Ayrıca Çanakkale Boğazı’nda devriye gezen İngiliz gemileri, bu süreyi daha da kısaltmakta, ayrıca baskında ele geçirilecek malzemenin Anadolu kıyısına sevkiyatını riske sokmaktadır.
Akbaş baskını ile kazanılan başarılardan sonra Hamdi beyin ve arkadaşlarının durumunun farklılaştığını görmekteyiz. Hamdi Bey’in tabiri ile Hamdi Bey ve etrafındakilerin yıldızı kaymıştır. Çünkü elde ettikleri cephane ve silahları tam manasıyla istenilen ve arzulanan yerlere ulaştıramadan bölgedeki İstanbul hükümeti yanlıları, işgal devletleri, işbirlikçileri ve Aznavurcular ile çarpışmalara girişmek zorunda kalmışlardır. Bu çarpışmalarda yenilgilere uğrayan Hamdi Bey ve arkadaşları baskınla elde ettikleri silah ve cephanenin büyük bir kısmını karşılarındaki kuvvetlerin eline geçmemesi için imha etmek durumunda kalmışlardır.
Nitekim bu başarısızlıklar Hamdi Bey ve arkadaşlarına büyük üzüntüler yaşatırken Hamdi Bey başta olmak üzere bazı Kuva-yi Milliyecilerin hayatını kaybetmesi durumunu da getirmiştir. Elindeki önemli miktarda silah ve cephaneyi düşmanlarından kurtaramayacağını anlayan Dramalı Rıza Bey elindeki cephaneyi havaya uçurmuş, kendisi Balıkesir’e ulaşma imkânını elde etmiştir. Ama bu başarısızlığın yarattığı karamsarlık içerisinde Balıkesir’in İstanbul’unda kendisine verdiği bir göreve gitmiş orada İstanbul hükümetince ele geçirilerek idam edilmiştir. Devam edecek…