2.Halk Eğitimi:
Örgün eğitim dışında kalan eğitimi denir. Osmanlı Devleti’nde halk eğitiminin yapıldığı kurumlar cami, mescit, darül mesnevi, tekke ve zaviyeler, ulema evleri, kahvehaneler ve Türk ocaklarıdır.
Camiler
Vakıf kuruluşlarından olan camiler İslamiyet’in ilk yıllarından itibaren hem ibadet yeri hem de ilkokul olarak kullanılırdı. Buralarda kız ve erkek çocuklara okuma-yazma ve dört temel işlem öğretildi. Osmanlı Devleti, camileri halka ulaşma yeri olarak kullanmıştır. Cami cemaatine tefsir, hadis, fıkıh gibi dersler yanında ses, hat ve tezhip gibi özel yetenekleri geliştiren eğitim de verilirdi. Halkın katıldığı bu dersleri, günümüz halk eğitimine benzetmek mümkündür. Halk, her türlü güncel konuları da camilerde görüşür ve tartışırdı.
Tekke ve Zaviyeler
Tarikata bağlı kimselerin topladığı yer olan tekkelerde tefsir, hadis, fıkıh, Arapça ve Farzca gibi dersler öğretilirdi. Tekkeler İslami ve ahlaki bilgilerin verilmesinin yanı sıra dışarıdan gelenlerin misafir edildiği yerlerdir. Okçuluk, pehlivanlık gibi spor eğitimi veren tekkelerin yanında tasavvuf, edebiyat ve müzik gibi sosyal ve kültürel faaliyetleri de yürüten tekkeler vardı.
Kahvehaneler(Kıraathaneler)
Osmanlı Devleti’nde XVI. yüzyıldan sonra görülmeye başlayan kahvehaneler, günümüzdekinin tersine birer okul konumundaydı. Kahvehaneler insanlar arasında bilgi alışverişinin yapıldığı yerlerdi. Buralarda ünlü Türk kahramanlarının destanları tanıtılır ve kitapları okunurdu.
3.İlköğretim:
Osmanlı Devleti’nde ilkokullara sübyan mektebi ya da mahalle mektebi denirdi. Hemen hemen her mahallede böyle bir okul bulunurdu. Dört-altı yaş arasındaki kız ve erkek çocuklar, bu okullara verilirdi. Buralardaki hocalara vakıflar tarafından maaş ödenirdi. Çocukların okula başlaması, amin alayı denilen bir törenle gerçekleşirdi. İlkokullarda ders veren erkek öğretmenler hoca; Tanzimat’tan sonra muallim, bayan öğretmenler de muallime diye adlandırılmıştır.
Sübyan mekteplerinde eğitim, karma ve ücretsizdi. Bu okullar vakıflar eliyle yönetilirdi. Vakfın şatlarına göre buraya devam eden fakir çocuklara yiyecek, içecek, giyecek ve harçlık verilirdi. Fakir çocuklarla varlıklı ailelerin çocukları mektep arkadaşı olur ve varlıklı aileler fakir çocuğun tahsilinin üzerine alırdı. Sübyan mektepleri, tek tip okullar değildi. Buralarda, vakfeden kişinin arzusuna göre de eğitim yapılırdı. Ancak okuma-yazma, dini bilgiler, Arapça ve Farzca gibi dersler temel derslerdi. Bunun yanında hat(güzel yazı yazma) ve musiki eğitimi de verildi. Meşhur bestekarlarımızdan İsmail Dede(Dede Efendi) ile Hacı Arif Bey böyle sübyan mektebi talebesi iken dikkat çekip musiki eğitimine tabi tutulmuşlardır.
Bir kişinin sübyan mekteplerinde hoca olabilmesi için, okuma- yazma bilmesi ve öğretmen niteliği taşıması(sağlam karakterli, çocukları seven, şefkatli, merhametli ve sorumluluk taşıyan) yeterli idi. Osmanlı eğitim anlayışında hocanın öğrenci üzerindeki yetkisi çok büyüktü.
Osmanlılarda ilköğretim II. Mahmut döneminde zorunlu hale getirildi. Bu zorunluluk sadece İstanbul için geçerliydi. 1847’de Sübyan Mektepleri Talimnamesi yayınlandı. Buna göre eğitim-öğretimin süresi dört yıl olarak belirlendi. Öğrencilerin okullara devam etmesi zorunlu hale getirildi. 1869’da yayınlanan Maari-i Umumiye Nizamnamesi ile her köy ve mahallede sübyan mektebi kurulması kararlaştırıldı. Böylece ilköğretim, ülkenin her tarafında yaygınlaştırılmaya çalışıldı.
Tanzimat’tan sonra Avrupa’dan örnekler alınarak yeni ilköğretim okulları açıldı. İlköğretim sübyan mektepleri, iptidailer ve rüştiyeler olmak üzere üçe ayrıldı. Sübyan mektepleri bugünkü anaokulu; iptidailer ise altı yıla çıkarılıp bugünkü ilkokul karşılığı olarak eğitim verdi. İptidailerde alfabe, Kuran, din bilgisi, tarih ve aritmetik dersleri okutuldu. Devamı yarın…