güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

CAMİLERİMİZİN ŞAHIS ADLARIYLA ADLANDIRILMASI İSLAMİYETE NE DERECE UYGUNDUR

Yazının Giriş Tarihi: 18.12.2020 21:47
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.12.2020 21:47

Hatta daha da önemlisi bazen böyle isimlendirmeler farklı mezheplerde tepki görebileceğinden verilen o isme tepki duyanları o camiden uzaklaştıracak bir etken bile olabilme durumu söz konusu olacaktır düşüncesindeyim. Düşünün Şii kökenli vatandaşların Ömer ismine antipatisi olması onları Ömer ismini taşıyan camiden uzaklaştıra bilecek bir etken olabilir. Böyle bir olgu olursa bu isimlendirme bir gurup insanı Tanrı’nın evinden uzaklaştırma sebebi olacağından sakıncalı olması muhakkaktır. İslam’ın bütün bireylerini kucaklayacak mekânlar olması gereken camilerimize bazı gurupları camilerden uzaklaştıracak adlar vermemek gerektiği de unutulmamalıdır. Hele hele bazı camilerimize baz tarikat liderlerinin adlarının verilmesi, tarikat büyüklerinin adlarının verilmesi liderin adını taşıyan camiyi o tarikatın bireyleri için mekan durumuna getirdiğinden Allah’ın evi olan bir mekanı diğer İslamlara kapatma durumu yarattığından oldukça sakıncalı bir isimlendirme durumu arz etmektedir düşüncesini taşımaktayım. Nitekim kentimizde ki Tekke cami diye bilinen mekânın isminin yavaş yavaş değiştirilerek Ali Bezzaz cami durumuna getirilmeye yönenildiği durumunu düşünerek kentimizde de bu camiyi tarikat liderinin ismi verilerek bir tarikata mekan yapılıp tahsis edilen cami durumuna getirilmeye benzer bir durumun görüldüğü söylentileri olduğunu da hatırlatmak isterim. Bütün bunlardan şunu vurgulamak isterim ki, bence camilerimiz bulundukları mahalin veya camiyi bizzat kendi nakdi harcamalarıyla yaptıran kişilerin adlarıyla adlandırmak daha İslam’a uygun bir davranıştır. Bunun dışında ki adlandırmalar bence şahıs adlarıyla yapılan adlandırmalar şirke benzer durumlar yarata bileceği için yahut tüm İslam’a açık olması gereken camileri belirli tarikat guruplarının mekanı haline getirmeye sebep teşkil edeceğinden sakıncalıdır. Umarım artık Bandırmamızda ve çevremizde yapılan camileri adlandırırken mahalle isimleri yer isimleriyle adlandırmayı bil hassa toplumdan elde edilen gelirle yapılan camilerimizi bu şekilde adlandırmayı kural haline getirir ve öyle adlandırırız. Artık geçmiş dönemlerin tanınmış padişahlarının, sadrazamlarının kaptanıderyalarının şeyhül İslam veya alimlerinin adlarıyla adlandırmaktan vazgeçeriz. Düşünün bölgemizle hiç alakası olmayan Yavuz Sultan Selim’in, Kanuni Sultan Süleyman’ın, Barbaros Hayrettin’in, Piri Reis’in, Molla Fenari’nin, Ak Şemsettin’in ve benzerlerinin isimlerinin camilerimize verilmesinin ne oranda yerinde olması söz konusu olabilir. Eğer yaptığımız camileri değer bakından yüceltmek için bu gibilerin adlarını o camilere veriyorsak, o kişileri Tanrı’dan daha yüksek görmemiz söz konusu demektir. Yok, eğer yaptığımız camiye onların adlarını vermekle onarla dinsel açıdan bir katkı da bulunduğumuzu düşünüyorsak yanlış bir icraat içinde olmamız yine söz konusudur. Çünkü o şahısların ne nakdi, ne bedeni bir katkısı olmadığı bu camiden dinsel açıdan bir sevap kazanmaları da zaten mümkün değildir. 1.’sinde şirk, 2.’sinde yanlış bir anlayış olan bu tür davranıştan mutlaka vazgeçmeliyiz. Tekrar önemle vurgulamak isterim ki yaptığımız ya da yapacağımız camileri eğer birey olarak tek başına yaptırıyorsak, kendi ismimizle adlandıra bileceğimiz gibi mahalle ismiyle yer ismiyle de adlandırmaya hakkımız olduğunu bilmemiz gerekir. Ancak yaptığımız veya yaptıracağımız camiyi biz önder olsak bile toplumun katkılarıyla yapıyor yahut yaptırıyorsak mutlaka caminin yapıldığı sahanın mahalin ismiyle adlandırmamız gerektiğini düşünmekteyim. Bence bu tür bir davranış İslami kaidelere daha uygun bir davranış olacaktır. Daha önce de belirttiğim gibi camilerimizi tanınmış simaların isimleriyle adlandırmak dinsel açıdan ne derece doğrudur bence bu konu tartışmaya açık bir durum arz etmekte ve yapılmaması daha ağırlık kazanan bir görünüm arz etmektedir.

Ülkemizde görülen bir başka sakıncalı cami isimlendirme usulüne de değinmek istemekteyim. Bu usul ülkemizi bize kazandıran atalarımızdan kalma bir uygulamadır. Özellikle Osmanlıda rastlanıp başka Türk devletlerinde seyrek görülen bu cami isimlendirme usulü Osmanlının feth ettiği farklı dinlerdeki ülkelerdeki ibadethaneleri camiye çevirip camiye çevrilen ibadet hanenin eski ismiyle isimlendirmesi şeklinde görülmektedir. Mesela Fatihin İstanbul’u fethinden sonra Ayasofya kilisesinin karye kilisesinin camiye çevrilip Ayasofya Camii ve karye camisi şeklinde isimlendirilmeleri bunun en tipik örnekleridir. Osmanlı bu usulü feth ettiği yerlerdeki ele geçirdikten sonra seçtiği önemli kiliseleri camiye çevirerek bütün Avrupa sathında uygulamıştır. Osmanlı devletinin yaptığı bu uygulama bazı camiler için İslami kaidelere kuranın ayetlerine uygunluk gösterse de bazı uygulamalarında İslami kaidelere ve kuran hükümlerine terste gerçekleştirilebilmiştir. İslami kaideler ve Kuran hükümleri ibadet hanelerin fetihe rağmen mensubu bulundukları dinlerin izinleri alınmadan onayları alınmadan yahut ta eski din sahibi olan cemaatlerinden satın alınmadan uygun görmemesine karşılık bunun aksi uygulamalarla camiye çevrilen ibadethanede Osmanlı topraklarında görülebilmiştir mesela Ayasofya caminin İslami kaidelere veya kuran ayetleri hükümlerine uyarak camiye çevrilmiş olduğunu kesin olarak söyleyebileceğimiz yazılı deliller bulunmadığını vurgulayan tarihçilerimiz söz konusu olabilmektedirler. Şunu da belirtmek isterim ki ele geçirdiğimiz yerlerde bizden önceki sahiplerinin yaptığı ibadethaneleri kendimize mal edip bizim ibadethanemiz haline getirmemizin benzeri uygulamaları gösteren başka ülkeler ve uluslar görmek oldukça zor hatta imkânsızdır. Avrupa’da ve Amerika’da Hristiyan dünyasında camiden kiliseye çevrilmiş hala cami iken taşıdığı ismi veya onu hatırlatan bir ismi taşıyan cami görmek söz konusu bile değildir. Gerçi bugün Avrupa’da İslamların yaptırdığı Arabıyla Zencisiyle Acemiyle Türküyle İslam kitlelerinin topladıkları paralarla yaptırdığı camiler vardır. Ancak bu camiler Yavuz Selim Camii gibi Fatih Camii gibi veyahut herhangi başka İslam ülkesi liderinin adını taşıyan camiler olsalar bile bu camileri o topraklar bizde iken yapılmış camiler veya kiliseler değiştirilerek elde edilmiş camiler olmadığını unutmamak gerekir. Sözün kısası camilerimize yaptıranların dışında kişilerin adını vermek uygulaması eski ibadethaneleri kiliseleri havraları bina olarak muhafaza edip dinimiz hükümlerine kuran hükümlerine aykırı bile olsa kendimize mal etme uygulaması Osmanlılardan bizlerden başka devletlerde görmek oldukça zordur adeta imkansızdır. Bu nedenle yukarıda izah etmeye çalıştığım sebeplerle cami isimlendirmelerinde oldukça dikkatli davranmalı şirke ve dine ters düşen durumlara yer vermemeye önem göstermeliyiz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.