Buddha kurtuluşa erdikten sonra önlenemez sıradan ölüm deneyiminin ötesine geçmiş olsa da; yine de seksen bir yaşında takipçilerine her şeyin geçici olduğunu öğretmenin faydalı olacağına kanaat getirerek, bedeninden ayrılmaya karar verdi. Bunu yapmadan önce kendisine eşlik eden Ananda’ya (Tib. Kun-dga’-bo) yaşaması ve daha fazla öğretmesi için rica etmek üzere bir fırsat verdi; ancak Ananda, Buddha’nın imasını anlamadı. Bu durum Buddha’nın yalnızca istendiği zaman öğrettiğini ve eğer hiçkimse sormuyor ve ilgilenmiyorsa, daha faydalı olabileceği başka bir yere gitmek üzere ayrılacağını gösterir. Öğretmenin varlığı ve öğrettikleri öğrencilere bağlıdır.
Buddha, Kushinagara’da (Tib. Ku-sha’i grong-khyer, gNas rtsva-mchog) bulunan Chunda’nın evinde kendisine ve rahiplerine sunulan yemeğin ardından ölümcül şekilde hastalandı. Hasta yatağında rahiplerine, eğer şüpheleri ve cevaplanmamış soruları varsa, Dharma öğretisine ve ahlak disiplinine güvenmelerini söyledi. Artık öğretmenleri bunlar olacaktı. Bu sayede Buddha herkese öğretiden kendisine uygun düşen kısmı bulmasını salık vermiş oluyordu. Ardından Buddha vefat etti.
Chunda kendisinin Buddha’yı zehirlediğini düşünerek perişan olmuştu. Ancak Ananda ev sahibini teselli ederek, Buddha’ya ölmeden önce son yemeğini sunmasının meziyetini ve olumlu katkısını anlattı.
Buddha’nın naaşı yakıldı ve külleri özellikle daha sonra dört en önemli Budist hac yeri haline gelecek olan stupalara – kutsal emanetlerin saklandığı anıtlar – yerleştirildi:
Özet
Buddha’nın yaşamı farklı Budist okullarda değişik açılardan ele alınmıştır. Bu farklılıklar her geleneğin Buddha’yı nasıl anladığı ve onun örneğinden yola çıkarak neler öğrenebileceğimiz üzerinedir.
Bu sayede Buddha’nın yaşamı ile ilgili bütün bu değişik açılardan bilgiler edinir ve çeşitli aşamalarda ilham alırız.