Sasani Kralı V. Behram, mağlubiyetin intikamını almak için Sasani ordusunu, Anadolu’nun doğusunda Bizans sınırına gönderdi. Anadolu’nun doğusunda Bizans-Sasani sınırında yapılan savaşta Sasani ordusu tekrar Bizans ordusu karşısında mağlup oldu. Bu savaştan sonra Bizanslılar, Anadolu’nun doğusunda Arzan bölgesinden 7000 esir aldılar. Amidli (Diyarbakırlı) Piskopos Acacius, kiliselerin altın ve gümüş şamdanlarını satarak lazım gelen parayı tedarik etmesiyle Arzan bölgesinden alman 7000 esirin serbest kalmasını sağladı.
Sasani krallarından V. Behram dönemi Hristiyanlara baskının arttığı dönem olarak bilinir. Sasani Kralı II. Yezdigirt (438-457) hükümdarlığının başlarında farklı uluslardan oluşan büyük bir orduyla Bizans-Sasani sınırını aşarak Bizans ülkesine saldırdı. Sasani ordusu Theodosiopolis (Erzurum)’i zapt etti. Bizans ordusunun kumandanı, II. Yezdigirt'in kampına gelerek barış çağrısında bulundu.
441 yılında Sasani Kralı II. Yezdigirt’in kampında yapılan görüşmeler neticesinde Bizans-Sasani Devletleri karşılıklı olarak Anadolu sınırında istihkâm oluşturmayacaklarına dair söz verdiler. Sasani- Bizans Devletleri arasında yapılan bu barış, kısa ve önemsiz birkaç sınır çatışması dışında V. yüzyıla kadar bozulmadı. I. Kavad’ın ikinci hükümdarlığından sonra Sasani Devleti Bizans’a karşı üstün konuma geldi. Sasani Kralı I. Kavad'ın 502 yılında Mezopotamya bölgesine gönderdiği büyük Sasani ordusu Anadolu’nun doğusunda büyük metropol şehirler olan Amida (Diyarbakır) ve Theodosiopolis (Erzurum) şehirlerini Sasani hakimiyeti altına aldı. Sasani ordusu Theodosiopolis şehrine girdiğinde şehri savunan Bizans generali Konstantin de esir alındı.
Bunun üzerine Bizans İmparatoru Anastasios, doğu ordusu komutanı Heyepatios komutasında büyük bir Bizans ordusunu Sasani ordusuna karşı gönderdi. Anadolu'nun doğusunda yapılan şiddetli savaştan sonra Amida (Diyarbakır) ve Theodosiopolis şehirleri tekrar Bizans hâkimiyeti altına alındı. Bu savaştan sonra altıncı yüzyılın başlarına kadar Anadolu’nun doğusunda devam eden Bizans-Sasani Devletleri arasındaki çatışmalar sebebiyle Suriye-Mezopotamya bölgelerinde bulunan sınır eyaletlerinin surları sağlamlaştırıldı.
Bizans-Sasani sınırında bulunan sınır şehirleri Dara, Amida ve Nisibis (Nusaybin) Bizans-Sasani egemenliği altında bulunan sınır bölgesinde kurulmuştu. Dara’nın stratejik önemi çok büyüktü. Çünkü Bizans Mezopotamyası ve ötesine Kuzey Suriye’ye ya da kuzeybatı yönünde Anadolu’ya giden bir ana güzergâhı kontrol altında tutmaya yarıyordu. I. Justin, Bizans İmparatoru olmadan önce Sasani savaşlarında Bizans komutanı olduğundan M.S. 518 yılında Bizans imparatoru olduğunda Bizans-Sasani sınır bölgesini yeniden yapılandırarak sınır şehirleri takviye etti ve Bizans sınır bölgesini Sasani ordusunun saldırılarına karşı güçlendirdi. Bu şekilde takviye edilerek büyük surlara sahip olan sınır şehirlerine uzun bir süre Sasani ordusu giremedi. Bu dönemdeki saldırılar öyle ağır ve durağan saldırılar şeklinde olmamış, karşılıklı akınlar şeklinde gelişmişti. Her iki ordu da eşit güce sahipti.
İmparatoru I. Justin, 1 Ağustos 527 tarihinde vefat ettiğinde yeğeni Justinianos, Bizans İmparatoru oldu. Justinianos, Bizans Devleti’nin tahtına oturan son Latin kökenli imparatordur. Ona göre Evrensel iktidar için savaşmanın temelinde sadece Romalılık değil, aynı zamanda Hıristiyanlık da vardı. Bizans’ı büyük Roma İmparatorluğu yapma politikasını uygulamaya başlayan İmparator Justinianos, Bizans Devleti’nin bütün hâzinesini kullanarak hem doğuda hem batıda savaşa girişti. Hükümdarlığının dördüncü yılında, Sasani Kralı I. Kavad öldü ve onun yerine oğlu Anurşirvan (Ebedi Ruh) ismiyle bilinen I. Hüsrev (531-579) Sasani Kralı oldu.
İmparator Justinianos, doğu sınırında güvenliği sağlayıp batıda seferler yapabilmek için Sasani Devletime haraç ödemek pahasına Sasani Kralı 1. Hüsrev ile “Ebedi” barış antlaşması yaptı. Ancak daha 538 yılında I. Hüsrev komutasında Sasani ordusu ebedi barışı bozarak Anadolu'daki Bizans sınırına saldırıya geçti. Aynı yıl içinde Sasani ordusu Fırat nehrini geçerek Anadolu’nun güneyine doğru ilerledi.
Bizans, bu saldırıya hazırlıksız yakalandı. Fırat bölgesinde çok az askeri vardı ve Sasani ordusu ile bir meydan savaşına girmesi mümkün değildi. Nitekim yapılan savaşta büyük bir darbe yedi. Ordusunu bizzat yöneten I. Hüsrev, Mezopotamya mevkilerini kuşatmaktan uzak durup Anadolu’nun güneyine yönelerek Suriye bölgesindeki en zengin ve en önemli kentlerden biri olan Antakya’ya saldırıp ele geçirmeyi başardı. Antakya, Halep ve Apamea’yı da aldıktan sonra Anadolu’nun içlerine doğru hızla ilerledi. Bu durum karşısında daha önce yapılan Ebedi barış antlaşmasındaki tazminat miktarını yükseltmek yoluyla Justinianos, beş yıllık bir barış antlaşması sağladı. Devam edecek…