Bugün Türk Tarihi açısından önemli iki olgudan ve onların yıl dönümlerinden bahsetmek istiyorum. Bunlardan ilki Büyük Selçuklu Hükümdarı Alparslan yönetimindeki Türk ordusu ile Bizans İmparatoru Romen Diyojen komutasındaki Bizans İmparatorluk ordusu arasında cereyan eden Malazgirt Harbidir. İkincisi ise, Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümeti silahlı kuvvetleriyle Anadolu’nun Batısını işgal eden Yunanistan Kraliyet Ordusunun arasında cereyan eden Büyük Taarruzunun başlamasıdır.
Bu iki askeri harekatın tarih olarak ortaklığına rağmen oluş şekilleri bakımından, karakter bakımından farklılıkları mevcuttur. 26 Ağustos gününe tekabül eden 1071 tarihi Malazgirt Meydan Muharebesi bir müdafaa savaşı olmasına karşılık aynı 26 ağustos tarihine ve 1922 yılına tarihlenen Büyük Taarruz Askeri Harekatı bir saldırı savaşıdır.
Çünkü Malazgirt Meydan Muharebesi’nde Alparslan yönetimindeki Büyük Selçuklu Ordusu Selçuklu Devletini hedef alıp Selçukluları doğu Anadolu’dan atmakla yetinmeyip büyük Selçuklu merkezi Rey şehrini dahi ele geçirip büyük Selçuklu devletine son vermeyi amaçlayan büyük Bizans ordusuna karşı onu bertaraf etmek için yapılan bir meydan savaşıdır.
Ve Alparslan kazandığı zaferle Romen Diyojen’in bu amacını bertaraf etmiştir. Oysa Büyük Taarruz dediğimiz harekat Mustafa Kemal yönetimindeki Türkiye Büyük Millet Meclisi ordularının Batı Anadolu’da müstahkem mevkiler kurmuş Yunan Kraliyet Kuvvetlerini bu mevkilerden söküp atmak için vatanı Yunan işgalinden tamamen kurtarmak için gerçekleştirdiği büyük bir askeri harekattır.
Bu iki farklı savaşın Anadolu Türk tarihi açısından gösterdiği bir benzerlik mevcuttur. Bu benzerliğin temeli her iki savaşın da Anadolu’nun İslam Oğuz Türklerinin vatanı olmasını temin etmesidir. Selçuklu Sultanı Alparslan Malazgirt Savaşı’nı kazandıktan sonra ordusundaki Oğuz beylerine verdiği emirle Anadolu şehirlerini bir bir ele geçirip kurdukları beyliklerle Büyük Selçukluya bağlayıp Türk yurdu yapmalarını istemişse büyük taarruzun galibi Türk ordusunun Başkomutanı Mustafa Kemal de kazandığı zafer üzerine Türk ordusuna verdiği “Ordular, İlk Hedefiniz Akdeniz’dir. İleri” emriyle Anadolu Yarımadası’nın Yunan işgal kuvvetlerinden temizlenip Türk milletine ebedi bir vatan olmasını temin etmiştir.
Bu yüzdendir ki müdafaa şeklinde Türk bozkır taktiği uygulanarak gerçekleştirilen Malazgirt Müdafaa Savaşı ile Mustafa Kemal tarafından Türk silahlı kuvvetlerinin bütün gücünü kullanarak gerçekleştirilen büyük taarruz saldırı harekatı aynı neticeyi vermiş her iki askeri harekatta Anadolu Yarımadasının Oğuz Türklerine yani bugünkü yaşayan Türk milletine vatan olması sonucunu getirmiştir.
Bu iki askeri harekatın oluş, zaman ve gerçekleşme şekline açıklama getirmek istediğimizde Türk tarihi çerçevesinde bu iki olay hakkında şu bilgilerin verildiğini görürüz:
Bu iki askeri harekattan ilkini oluşturan Malazgirt Harbi bundan 951 yıl önce Anadolu’muzun doğusunda Muş yakınlarındaki Malazgirt Ovasında cereyan etmiştir. Malazgirt Harbinin tarihteki en büyük önemi şüphesiz Anadolu yarım adasını Müslüman Oğuzların yerleşimine açmasıdır.
Bu harbin Alp Arslan yönetimindeki Selçuklular tarafından kazanılmasından sonra Anadolu Müslüman Oğuzların yurt olmasına açık bir saha haline gelmiştir. Çünkü bu harpte yenilen Bizanslılar bir daha Selçuklu akınları karşısına Oğuzların Anadolu’ya akmasına engel olabilecek büyük bir orduyu uzun süre çıkaramamıştır. Romen Diojen yönetimindeki Büyük Bizans ordusu Alp Arslan tarafından ele geçirilen Ani kalesi ve Doğu Anadolu’yu kurtarmak için harekete geçip Malazgirt Ovasına geldiğinde Mısır Seferinde bulunan Selçuklu Hükümdarı Alp Arslan’da 50 bin Türk atlısıyla Malazgirt Ovasına yetişmiştir. Devam edecek…