Sözün kısası Mustafa Kemal’i yaşatmak demenin bugünkü rejimimizi bugünkü vatan topraklarımızı korumak demek olduğunu kavramalı her zemin ve zamanda buna sahip çıkmalı buna karşı çıkanlar kim olursa olsun onlarla önce hukuk ölçüsünde ama gerektiğinde silahlı mücadelede bulunmaktan kaçınmamamız gerektiğini hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamalıyız.
Şurasını da unutmamalıyız ki ülke topraklarımız üzerinde federasyon şeklinde bir rejimin hilafet şeklinde yahut şeriat devleti şeklinde teokratik rejimlerin yahut bir sınıfın hakimiyetine dayalı rejimlerin faşizm, komünizm, diktatörlük gibi rejimlerin kurulmasına onay ve imkan vermememizin Mustafa Kemal’i manevi açıdan yaşatmak için şart olduğunu unutmamalıyız.
Eğer bunları yapmazsak her 10 Kasım’da Mustafa Kemal’i yad etsek de hatta yıl içinde pek çok defalar yad etsek de Mustafa Kemal’i ölüme mahkum ettiğimizi elimizle öldürmeye yöneldiğimizi kısaca onu manevi açıdan yok edeceğimizi unutmamalıyız. Onu yaşatmak için önemli icraatlardan biriside yaşayacağımız seçimlerde Cumhuriyete düşman başka rejimler getirmek peşinde koşanları destekleyip onları iş başına getirmemek iktidar sahibi yapmamak olduğunu da unutmamalıyız.
10 Kasım günü dolayısıyla Mustafa Kemal’i andığımız bugünde Mustafa Kemal’in gençliğe hitabesiyle Cumhuriyeti korumak görevini verdiği gençliğe ve onların oluşturduğu Türk ordusu ve Türk milletine önemle vurgulamak isterim ki laik, parlamenter, kuvvetler ayrılığı sistemine dayalı Cumhuriyet rejimi ile parlamenter sistemle yönetilen bir Türkiye devletini devam ettirmek ve bunun üzerinde yaşayan Türk milletini ilelebet yaşatmak görevini mutlaka yerine getirmek mecburiyetleri vardır.
Bu, her fırsatta Mustafa Kemal’e verdikleri gençlik sözü ve andının onlara yüklediği görevdir. Umarım dış mihrakların vaat ettikleri çıkarlara onların aramızdaki işbirlikçilerinin özellikle kışkırttıkları Türk milliyetçiliği karşıtı Milliyetçilik iddiasındaki ve ümmetçilik fikri peşindeki iş birlikçilerine kanıp, onlara katılıp onları iş başına getirerek görevlerinde suistimal yapmazlar.
Böyle bir gençlik ordu ve milletin Mustafa Kemal’in manevi yaşamını sürdürmesi kısacası Türkiye Cumhuriyeti devletini ve Türkiye devletinin rejimi olan Cumhuriyet rejiminin ilelebet devamını sağlamak olacağını bir kez daha hatırlatırken Mustafa Kemal’i yaşatmanın her yönüyle her şeyi ile ona sahip çıkıp onu ve eserlerini koruyup devam ettirmek olduğunu bir kez daha hatırlatırım.
Onun aramızdan ayrılışının 86. Yıl dönümünü yaşarken onu anmanın temelinde onun anıtlarına, Anıtkabir’ine çelenk koymak ona saygı duruşunda durmaktan daha ziyade onun fikirlerini ilke ve inkılaplarını yaşatmak olduğunu vurgulamak isterim. Ona Tanrıdan rahmet dilerken onun varisi olarak belirttiği Türk gençliği başta olmak üzere Türk silahlı kuvvetlerine ve Türk milletine ona ve onun eseri olan devlet ve cumhuriyetine sahip çıkarak Mustafa Kemal’i manevi açıdan ilelebet yaşatmalarını vurgulamak isterim.
Sözlerime nihayet verirken şunu hatırlatmak isterim ki başta ümmetçiler olmak üzere Atatürkçülük ve Cumhuriyetçilik, laiklik karşıtları, sahte Türk milliyetçileri, şeriatçılar, tarikatçılar, cemaatçiler, farklı milliyetçilik iddiasında koşanlar Türk gençliğine ve Türk toplumuna Mustafa Kemal'i unutturmak için onu ikinci plana iterek Hz. Muhammed ile kıyaslama yoluna gitmektedirler. Bu kitle bireyleri Kemalist gördükleri veya Kemalist düşündükleri kimselere Mustafa Kemal'i mi çok seviyorsun Hz. Muhammed'i mi? Sorusunu yöneltmekte, karşısındaki bireyi dini baskı ile Mustafa Kemal'i reddetmeye Hz. Muhammed sevgisi ile kıyaslatarak Mustafa Kemal sevgisini ikinci plana itip unutturmaya çalıştıkları görülmektedir.
Bu kıyaslamayla Mustafa Kemal sevgisini bireylerden ve dolayısıyla toplumumuzdan kaldırmaya çalıştıklarını görmekteyiz. Bu tür sorulara muhatap olan bireylerin Hz. Muhammed sevgisi ile Mustafa Kemal sevgisinin kıyaslanamayacak şekilde farklı sevgiler olduğunu unutmayıp bu soruyu soranları karşılarından kovup, onların amaçlarına alet olmamalarını ümit ederim. Salavatı Şerife’yle andığımız Hz. Muhammed'i sevmenin İslam dini gereği Mustafa Kemal'i sevmenin Türk olmak Atatürkçü olmak açısından gerekli olduğunu unutmamamız gerekir. Ama bu iki sevgi birbiri ile çatışmadan pekala bireyin kalbinde ve beyninde yaşaması mümkündür. Bu nedenle her ikisini de sevip analım, kalbimizde yaşatalım.
Ve şunu unutmayalım ki Mustafa Kemal'i sevip anmak, yaşatmak kişiyi Hz. Muhammed karşıtı yahut İslam düşmanı yapmaz. Aslında İslam olmak Hz. Muhammed'i sevmekte kişiyi Atatürkçü veya Kemalist olmaktan uzaklaştırmaması gereken bir durumdur. Bu nedenle çekinmeden Mustafa Kemal'i sevelim, Kemalizm’i ve Atatürk'ü benimseyip, kalbimizde yaşatalım. 10 Kasım Atatürk'ün fani hayattan göçüşünün değil ebedi hayata geçişinin başlangıcıdır. Atatürk'ü yaşatmak için Atatürkçülüğü yaşatmak ve Atatürkçü olmak şarttır. Bu hiçbir şeye engel olmadığı gibi hiçbir şey de bunu engellememelidir düşüncesindeyim.