ÖT KEKLİK ÖT!

Markette, pazarda etiketlerin her hafta değişmesi, bizim aklımıza neyi getirdi bilir misiniz?

Osmanlı devrinde bir vilayette Vali Paşa ter türlü silahı yasaklamış, av tüfeği dahil…

Avcının biri ormana girmiş oturmuş bir ağacın altına, bir de bakmış, sağ yanında bir keklik ötüp ötüp duruyor, kızmış:

‘ Öt gidinin kekliği öt, arkanda Vali Paşa oldukça!’

Diyeceksiniz ki bu hikayenin pahalılıkla ne ilgisi var? İlle anlatılan her fıkranın konuyla ilgili olma mecburiyeti mi var? Her yazımızda konuyla ilgili fıkra anlatacak değiliz ya, bu kez de fıkramız gündem dışı olsun…

Dayanamadım yine doğruyu söylemek gerekirse, fıkramız konumuza uygun!

Efendim, rahmetli Hasan Pulur hocam, Özal zamanında da böyle zam üzerine zam yapıldığı bir dönemde, zamanın maliye bakanına bir kaset verir. Sayın Bakan kaseti teybe koyar ve dinlemeye koyulur diye bir güzel anlatır zam olayını:

‘ Yetmez! Zam isteriz zam…’ bakan şaşırır dinlemeye devam eder. Kasetten devamlı zam isteriz sesi gelir. Bir ara bakan kendi sesini duyar.

‘Cefakar, fedakar vatandaşlarım siz zam istiyorsunuz değil mi?’

‘ Eveeet, zam istiyoruz!’

‘ O halde bizde size hiç durmadan zam yaparız. İşte benim haklım budur. Zira zam yapmazsak ona hizmet götüremeyeceğimizi biliyor…’

Birden siren sesleri ve polis sesleri duyur teypten:

‘ Durun nedir, ne oluyor? Çelik kuvvet hazır, zehir kuvvet!’

Bu sese bir başka ses karşılık verir:

‘ Sayın Bakanım, Sayın Bakanım, ben çelik kuvvet amiri Komiser Niyazi, Sayın Bakanım!’ Bakırköy akıl hastanesinden bir koğuş boşalmış, onları topluyoruz Sayın Bakanım!’

ve teyp susar…

Şimdi gelelim konumuzun özüne. Eğer bir ülkenin bakanı ‘ Doların yükselişi vatandaşımı etkilemiyor!’ gibi abuk sabuk bir cümle sarf ederse bizim gibi eli kalem tutan az buçuk mürekkep yalamışların diline düşer ağzına sakız olur!

Ve yine motorine, çaya, şekere zam… ne diyelim?

‘ Doların yükselişi vatandaşımızı etkilemiyor!’