ÖLSENİZ ULAN ENAYİLER

Sizler, hiçcanınız sıkkın iken yazı yazmayı denediniz mi? Eğer denemedinizse, bir kez olsun deneyin ve görün. Ben, bugün canım sıkkın bir halde iken yazıyorum. Bakalım klavyemin tuşları sizlerle beni nasıl buluşturacak? Doğrusu merak ediyorum...

Yazılarımın pek işe yaradığını sanmıyorum. Her ne kadar bazıları;

-Okuma oranın fena değil, karamsar olmana gerek yok...

-Hep aynı şeyleri yazıyorsun, makale türüyazılar yazsan...

-Söz aramızda, yazıların taraflı olduğu için, sadece bir kesime hitap ediyorsun...

Ben de bunun farkındayım. İşte bu nedenle sıkılıyorum yazmaktan. İnsanda yazma hevesi uyanması için, güzel şeyler olması gerekir yaşadığı ülkede. Her gün kan ve göz yaşı varsa, ülkenin insanı her kötüolayda kadercilik oynuyorsa, öteki dünya reklamı yapanların, huri kızları düşünselliğinin egemen olduğu zaman şeridinde, nasıl yazı yazabilirsiniz ki?

Rahmetli Çetin Altan da canı sıkkın iken yazdığı bir yazısında şöyle der:

''…Siz Müslümanlar, katiyen millet, petrol, maden, eğitim işleriyle uğraşmayın. Bu geçici dünyaya boşverin ve ahiretinizi hazırlayın, sizler ölünce kim bilir ne güzel yaşayacaksınız. Hele Amerikan ağabeylerinizden yana çıktığınız için, hele Ruslarla flört ettiğiniz için, kim bilir ne kadar huri kız ile beraber olacaksınız? Ne güzel şey bütün bunları öldükten sonra yaşamak...

Hele ölünce vatanı kolayca sattığımız için bizi cennete gönderirlerse. Ola ki cennet de Amerikalılar'ın kontrolüaltındadır. Amerikalıları reddedersek, Ruslar gelir sonra...

Rusların kontrol ettiği bir cennet de çekilmez ama, Amerikalıların cenneti daha iyi...Billur gibi huri kızları, sonra kevser şarabı, sonra aşk geceleri....

Öyle ya ulan enayiler ölsenize… Sanki yaşayıp da ne olacak?”

Dedim ya, yazsak ne olacak, yazmasak ne olacak? Sizlerin bizlerin durumunda nasıl değişiklik olacak? Bana göre devran böyle giderse, sizin durumunuz değişmiyorsa, yani beni hiçanlamıyorsanız, ben birkaçsatırla nasıl anlatayım boktan bir dünyada yaşadığımızı....

İnsan canı sıkkın iken,Çetin Altan gibi bazen öfke kusar ve:

''Ölseniz ulan enayiler, sanki yaşayıp da ne oluyor? “demek zorunda kalırsınız...