KISSADAN HİSSE

Birbirine rakip iki siyasetçi, politika hayatları sonlanınca, ortaklaşa bir iş kurmuşlar.

Bir zaman sonra da ortaklardan biri, bir gece korkunç bir mide sancısına tutulmuş, hemen hastaneye kaldırılmış. Eski siyasal rakibi ve birkaç yıllık iş ortağı hemen hastaneye koşmuş. Komaya girmekte olan arkadaşının elini tutmuş. Bir ara gözlerini açan hasta, başucunda ortağını görünce:

-Artık ölüyorum, demiş; Sana söylediğim yalanları affet. Geçen yıl iflasın eşiğine geldik diye, bankadaki milyarlara el koymuştum. Oysa hiç de iflasın eşiğine gelmemiştik. Karına da, bir metresin olduğunu ben gammazladım. Evde başın belaya girsin de, şirketin ettiği karlardan, hissene ne düştüğünü doğru dürüst hesaplamaya vakit bulamazsın diye. Baldızını ayartan da bendim. Baldızının zorlamasıyla boşanma davası açtı karın, benim yüzümden. Artık ölüyorum, beni affet.

Ölüm yatağındaki ortağının kendisine attığı kazıkları dinleyen eski siyasal rakibi omuzunu silkmiş:

-Vicdan azabı çekmeden rahat ölebilirsin, demiş; Akşam birlikte yediğimiz yemekten sonra hastalanmanın nedeni de, tabağındaki çorbana fare zehiri dökmemdi.

Kıssadan hisse:

-Huy canın altındaymış. Can çıkmayınca huy çıkmazmış; Özellikle de siyasete bulaşmışlar da…

***

Çocuğun biri, koşarak polis merkezine gitmiş:

-Çabuk yetişin polis amcalar, demiş; Adamın biri bizim mahalle muhtarının ağzını burnunu kırıyor. Polisler hemen dışarı çıkmışlar ve bir de bakmışlar ki az ötede iki kişi, alt alta üst üste dövüşüp durmakta.

Polislerden biri:

-Gidip ayıralım şunları, demiş; Sonra da çocuğa dönüp sormuş:

-Hangisi sizin mahalle muhtarı?

Çocuk:

-Onu ben de bilmiyorum, demiş; Zaten onun için dövüşüyorlar!

Kıssadan hisse:

Günümüzde olur olmaz bahanelerle kavga edenleri görmüyor muyuz? Görüyoruz değil mi?

Ben, bu kadar kıssadan hisse çıkarabiliyorum, gerisini tamamlamak sizlerin izanınıza kalmış…