Hayatımızda kurduğumuz hayaller dilediğimiz şeyler çoktur. Fakat fark ettiniz mi bilmiyorum, bu gibi düşüncelere olacak, oldu gözüyle bakan olmaz. Sadece hayal eder ve olmasını bekleriz. Öyle değil mi? Size yaşamımda yaşamış olduğum bir şeyden bahsetmek istiyorum. Bu yıl ramazan bayramı o kadar içten ve samimi geçti ki, hayatımın her alanında sevdiğim herkese, beni hatırlatan hediye vermek istedim. Verdim de bunu inanarak gönülden yaptım. Hediyeleşmek; sevdiğin bir insanın yüzünde mutluluk görmek, dünyanın en güzel şeyi olsa gerek. Çok sevdiğim değer verdiğim bir ağabeyim, bana bir şey söylemişti. ‘’Hayatında kime ne verirsen sana katlanarak fazlasıyla geri döner. Ama senin buna inanarak isteyerek yapman gerekir.’’ Demişti ne kadar doğru tespit etmiş ve çok doğru söylemişti. ‘’Hadi canım sende nereden biliyorsun’’ derseniz buna tecrübeyle sabit derim.
Çünkü ben isteyerek gönlümden koparak hediye ettiğim ne varsa, fazlasıyla bana geri döndü. Şaşırdınız mı? Bu duyguyu yaşamak dünyanın en güzel şeyidir. Yaşadığımız alanda, bu evrende bizim farkında olmadan, yaptığımız yanlış bir şey var. Olacak olan herhangi bir şeye kuşkuyla bakarak sergilediğimiz davranış tarzı. Hani bazen içimizden canımızın istediği bir şey olur ve bizde keşke şimdi olsa da yesem deriz. Bir bakarsınız isteyerek inanarak dilediğiniz şey bir anda karşınızda olur. Çünkü siz bunu gönülden istemişsinizdir. O an dilek kapınız açıktır ve kabul olmuştur. Bu her şey için geçerlidir. Mesela enerjiniz düşük olduğunuz bir zamanda olursunuz ve konuşmak görmek istemediğiniz birileri vardır. Buna inanıp isterseniz bu kişi gelemez lakin ‘’Hadi gelirse’’ diye düşünerek kuşkuyla bakarsak bu durum bizim için tam tersi olur.
Hayatımızı yönetmek bizim elimizdedir. Bizleri ilgilendirmeyen konulara müdahil olursak, bu bizi yanlış yola doğru sürükler. Başkasının üzerinde olan yükü bizde yüklenmiş oluruz. Kendi hayatınızı kendiniz idame edin. Ve bunun için herhangi bir olay ve durumda, alakası olmayan kişileri devreye sokmayın. Tüm olanakları olan yolları açın. Haklı olarak, “Olanakları olduğu halde, tıkanan yolları nasıl açabilirim.”diye düşünüyorsunuz öyle değil mi? Hayatınızdan lezzet alarak bu yol açılır. İki günlük dünya da kendinizi üzmeye hayatınızı bir zindana çevirmeye değer mi? Yaşamınızdan tat almak için bakış açınızı değiştirin. Pekâlâ, bu nasıl olabilir? Empati kurarak yapabilirsiniz. Hayata başka bir pencereden bakarak, bir durum karşısında meseleye birde o kişinin gözüyle bakmayı deneyin.
Bizim düşünce yapımız zorluklarla süre gelen bir hayat devamlı mücadele eden insanlar…. Farklı bir açıdan bakarsak her şey daha eğlenceli, güzel ve rahatlıkla olacak. Anı yaşamak, geriye dönmemek, yargılamamak, yadırgamamak, yorumlamamak ve kınamamak. Bunları hayatımıza katarak yeni ve güzel bir yola revan olursunuz. İlber Ortaylı’nın da dile getirdiği gibi; “Beyninize yeni bir kapı açacak, size bir değer katacak insanla bir araya geldiğinizde; bir şey öğrenirsiniz, bir şey düşünürsünüz, yeni bir yere bakmaya başlarsınız. Düşünceniz yeni bir boyut kazanır, yaşamınıza farklı bir bakış açısı eklenir.”
Siz değişirseniz herkes değişir, değişim olmadan dönüşüm olmaz.
Sağlıcakla kalın…