İnsanlık tarihi; iktidar için güç ve yetki sahibi olanlarla, olmaya çalışanlar arası çatışma ve güdülen geniş halk yığınları ilişkisine dayanır. Dünya'da olduğu gibi Türkiye'de kapsamlı bir şekilde propaganda faaliyeti yürütülmektedir. İktidarıyla muhalefetiyle hemen her y
Belli odakların emireri olarak planlandığı gibi gücü/yetkiyi ele geçiren bir kesim diyor ki; artık kabul edin. Atatürk Cumhuriyet rejimi bitti, parlamenter sistemini yargı bağımsızlığını kuvvetler yarlığını hukukun üstünlüğünü, ifade ve düşünce özgürlüğünü unutun. Tek ses, tek yönetim tek oligarş
Atatürk’ün bağımsızlık temeline dayalı stratejik dış politikasını tersyüz etmiş ve ABD ile askeri ve eğitim 1939, 1947 anlaşmaları imzalanmıştı. Osmanlıyı parçalayan, Balkanlarda, Ortadoğu’da milyonlarca Türkü katleden, yakıp yıkan, işgal eden İngiltere ve Fransa ile anlaşmalar yapılmıştı.
Siyasi ayrışmalar, çıkar ilişkileri, planlı programlı stratejik dış güç oyunlarıyla Türkiye belirsizlik içinde. Kimisi kriz, kimisi kaos, kimisi iç savaş, kimisi felakete doğru derken bir kesim ise herşeyin iyiye gittiğini söyleyebiliyor. Aksini ifade edenlere ise konuşma hakkı halkı bilgil
Her canlı başta kendini sonra yavrusunu eğitir. En iyi şekilde yaşamanın, beslenmenin, barınmanın, konumun tekniklerini öğretmeye çabalar. Her insan akla, akılda eğitime muhtaçtır. İnsana ve eğitime yapılan yatırım geleceğe yatırımdır. Her aydın; toplumdaki hastalığı görmek, o
Her kafadan bir ses çıkıyor. Herkes kendi çıkarları, inançları düşünceleri açısından bakıyor. Peki ifade edilmekte zorlanan temel gerçek ne? Sağda solda yeni ve eski partiler, medya kuruluşları, dernekler, vakıflar, sendikalar, meslek kuruluşları var. Hepsi her dönem yeniden yapılandırılırlar
Türkiye'de; her kesimin siyasetçisi, hukukçusu, akademisyeni, gazetecisi ortak insanlık hukuk anlayışından uzaklaştı. uluslararası sözleşmelerle kabul edilen ilkeler yerine, kendi değerleri açısından bakılmasını istiyor. "Hukuk devleti mi, yargı bağımsızlığı mı, siyasi irade çoğunluk despoti
İnsanoğlu; tarihin her devrinde her toplumda; akılla açıklayamadığı varlığını, yaratıcıyı ve yaratılanları düşünmüştür. İnandığına verdiği anlam ise sürekli değişkenlik göstermiştir. Ve halen de bütün dinler ve din dışı anlayışlar farklı olgular üzerinden yürümektedir. Din sosyal bir ol