"Kendi dilini bırakıp da yabancı dilde dersleri vermek şeklindeki "yabancı dil öğrenmek yöntemi(!)" birkaç sömürgeden başka hiçbir ülkede yoktur. " Sözün burasında Oktay Sinanoğlu'nu tanıtayım size, “Türk Einstein”ı olarak bilinen Oktay Sinanoğlu 28 yaşında Yale Üniversitesinde en genç profesör ünvanını aldı. Bir röportajında; sadece sömürge ülkelerin, başka bir ülkenin dilini ana dili gibi konuşabileceğini, bir kişinin matematik, fizik, kimya vb. dersleri kendi dilinde öğrenmesinin en doğru olduğunu, yabancı dilin ise yabancı dil derslerinde öğrenilmesi gerektiğini savunuyordu. Kendisi de TED’de bu şekilde okuduğunu, kendi dilinde öğrendikten sonra hangi dilde gerekiyorsa o dilde literatürü öğrenmenin kolay olacağını belirtiyordu. O’nu dinlediğimde irkildim. Osmanlı’nın son döneminde, dönemin “elit tabakası,” çocuklarını Fransa’ya gönderiyordu. Şimdiler de ise ABD’ye gönderiyor.
Niye yoksa biz de sömürge miyiz? Neden çocuklarımızın dilinde argo, küfür ve yabancı kelimeler bu kadar yaygın?
Çocukların kampı nedeniyle Eskişehir’e gittiğimizde, son gece bu konuyu yatırdık masaya… Biz anneler malum küfürlü kısaltmalara tepki gösterirken, çocuklardan biri “Ne var ki; nokta, virgül gibi kullanıyorlar.” dedi.
Yeni Türkü bir şarkısında “Biz büyüdük ve kirlendi Dünya “ diyordu ya, tam da durumumuz böyle. Zaten çok uluslu bir imparatorluktan geldiğimiz için, her dilden gelen ve Türkçeleşmiş kelimeler var, sözüm asla onlara değil. Ama hiçbir zaman dilimiz bu kadar işgal altında olmamıştır.
Mon cher! Bir yandan argo, küfür, öte yandan yabancı kelimelerin istilası, gerçekten dilimizi kaybediyoruz.
Z kuşağının dilimize sahip çıkması için neler yapılabilir? Sanırım önce eğitimde bir reform gerekiyor. Plaza dili diye bir dil gelişti şimdilerde. "Bugün saat 10.00’da set ettiğimiz meetingde çok önemli konuları discuss edip bir brain storm oluşturup maksimal fayda oluşturacağız." Yukarıdaki ifadelerden ne anladınız? İngilizce biliyorsanız anlarsınız, ya bilmiyorsanız? Günümüz şartlarında bu dili bilmezseniz yaya kaldınız. Bu uydurukça, ne İngilizce, ne Türkçe… Garip bir dil... Geçen aylarda “Kadın Dili, Erkek Dili” eğitiminden sonra, kızım arkadaşına taktik veriyor: -Aman sakın, ilk datede soğuk içecek içme! -Nerede nerede? -Datede... -O ne? -Buluşma… Ve daha niceleri, artık Oha falan olmayın! "GENÇLER UYANIN VE DİLİMİZE SAHİP ÇIKIN!” Derken kaleme aldığım bu yazıyı Z kuşağından kızımın arkadaşına okudum. "Yeni bir dil daha çıktı." dedi. -O ne? -"Aşko-kuşko" dedi. Dedim bu ne? Bakalım neymiş aşko-kuşko dili.... "Hem aşko kuşko hem güçlü bir kadın olmak... Bir bedende iki kişi yaşıyoruz sanki ya." "İki sokak ötesine arabayla giden, çağrıldığı her etkinlikte arabayı nerede bırakacağını dert eden aşko kuşko kızlardan artık bize gına geldi. Arkadaşlar anlayın bizi artık yeto..." Başta dalga geçtikleri bir dilken, ufak ufak girmeye başlamış hayatlarına.. GENÇLER UYANIN ARTIK VE DİLİMİZE SAHİP ÇIKIN!