güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

Trabzon Havalisinde Yaşayanlar Öz ve Öz Türktür – 6

Yazının Giriş Tarihi: 18.12.2020 21:47
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.12.2020 21:47

13 Ekim 1921 tarihli Kars Antlaşması'nın 16. maddesi gereği bütün savaş esirleri ülkelerine geri gönderilecekti. Türkiye'de esir olarak bulunan Ermeni generalleri, ülkelerine geri döndükten sonra 1921 yılının sonlarında Erzurum Valiliği'ne bir mektup gönderirler. Türk-Taşnak savaşı sırasında esir düşen üst düzey Taşnak askeri yetkilileri, Kemalist hükümete ve Türk halkına kendilerine gösterdikleri dostane tavırdan dolayı teşekkür etmektedirler. Mektup, General Araratyan, General Pirumyan gibi üst rütbeli askerler tarafından yazılmış ve imzalanmıştır. Türk hükümetinin Ermeni esirlere özenli yaklaştığının birer kanıtı olan mektubun tam metni şöyledir:

''Bugün, esir Ermeni subayları ve askerleri için mutlu bir bayram günüdür. 12 aylık esirlik döneminden sonra vatanımıza ve ailelerimize geri dönüyoruz. Bu vesileyle bizler, Ermeni subayları ve askeri olarak, Türkiye'de esir olarak bulunduğumuz süre içerisinde gösterdikleri dostane tavırdan dolayı Türk halkına teşekkürlerimiz sunarız. Türkiye'den ayrılırken buradan en güzel hatıraları yanımızda götürüyoruz. Eminiz ki, bundan böyle Ermeni askerleri size bir daha silahlarını doğrultmayacaklardır. Bize tam zamanında bildirdiğiniz, iki tarafın yöneticileri arasında Kars'ta bu temelde imzalanan antlaşmaya sonsuz güven duyuyoruz. Bundan böyle Ermeniler ve Türkler, birbirine yardım etmenin ötesinde, birbirlerini korumalıdırlar!''.

Bu ifadeler Ermeni askerlerin, Türk ordusu hakkında ne şekilde düşündüğünü göstermesi açısından önemlidir. Bugün Ermenilere soykırımı yapıldığını iddia eden Ermeniler ya bu ifadeleri dikkatlice okumamışlar ya da okudukları halde çeşitli sebeplerle görmezden gelmişlerdir. Yoksa esirlerine insani bir şekilde muamele eden ve onların teşekkürlerine mahzar olan bir milletin soykırım suçunu işlediğini iddia etmek başka bir şekilde açıklanamaz.

Karadeniz, Akdeniz, Kızıldeniz ve Basra'ya kıyısı olan yerlerde neft adı verilen petrolün tespit edildiği bir dönemdir. 1914'te Osmanlı devleti Avrupalı devletler tarafından paylaşıldı. Kuzeyde Ruslar, İzmir'de Yunanlılar, Marmaris'te İtalyanlar, Doğuda Ermeniler, Adana ve Antep'te Fransızlar işgale başladılar. Türklere, Kastamonu ve Kütahya bölgesinin bulunduğu bir bölgeyi bıraktılar. Kudüs uluslar arası yönetime bırakıldı. Bu devletler hedeflerini gerçekleştirirken bazı milletler piyon olarak kullanıldı. 1915 yılında Müslümanlar ile Ermeniler arasında birtakım olumsuzluklar meydana geldi. Osmanlı topraklarında 1915 yılında meydana gelen olayların soykırım tabiriyle bir ilgisi bulunmamaktadır.

Osmanlı Devleti'nin son elli yılına damgasını vuran en önemli sorunlardan birisi olan Ermeni meselesi, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında İngiltere ile Rusya arasındaki rekabetin yarattığı bir "Emperyalizm sorunu" olarak ve yukarıda özetlenen sürecin sonunda ortaya çıkmıştır. Ermeniler, bundan sonra Osmanlı Devleti'nin diğer Hıristiyan unsurları gibi bağımsız bir devlet kurma çabasına girmişlerdir.

Ermeni sorunu, Ermenilerin kendi içinden ve ihtiyaçlarından değil, büyük devletlerin bölge üzerindeki çıkar hesaplarından kaynaklanmıştır. Büyük devletler kendi hesaplarını gizlemek için sorunu, bir insanlık ve Hıristiyanlık sorunu gibi göstermişlerdir. Bu amaçlarla Ermenileri komitacılık faaliyetlerine yöneltmişlerdir. Samsun ve Trabzon, Anadolu'nun Karadeniz'de en işlek iskelelerinden sayıldığı için komitelerin bölgeye silah sevkiyatı genellikle bu bölgeden olmuştur.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.