Kıymetli okurlarım, bizim insanımızın en büyük eksikliklerinden birisi kudretliler karşısında iki büklüm olmayı, onlara bağlanıp onlara hizmet etmeyi marifet başarı yolu saymasıdır. Bu nedenledir ki biz Türkler gerek birey olarak gerek toplum olarak her zaman ve mekanda karşımıza çıkan birey ve topluluklara hemen boyun eğmeyi tercih etmiş onlara gönülden köle olmuşuzdur.
Tabi ki bu tabirim tüm Türk milleti için, tüm Türk evlatları için geçerli değildir. Çünkü çok hamıyetli, özgürlüğüne düşkün kudretliler karşısında dimdik durmayı bilen pek çok birey ve topluluklarımız olmuştur halende mevcuttur.
Nitekim parçalanan Büyük Hun Devletine mensup bir kısım Hun Türk’ü Çine bağlanıp onların üstünlüğünü kabul edip onlara köle olurken, bir kısım gururlu kudretliye direnebilen Hun Türk’ü Çiçi Kağan başkanlığında onlara başkaldırıp onlarla mücadele etmişlerdir.
Ne var ki Çin’e kul köle olanlar Çinlilerle birlikte hareket edip onlarında köle olması için onlarla mücadele etmişler onları yok etmişlerdir.
Aynı oyun Göktürklerde de oynanmış bu kez Çiçi Kağan’ın yaptığını Bumin Kağan yapmıştır.
Benzer oyun Uygurlarda da, Karahanlılarda da, Selçuklularda da sergilenmiştir. Nitekim Moğol İmparatorluğu’nun kudreti karşısında Selçukluların parçalanıp yıkılmasında bu özellik önemlidir.
Osmanlı-Timur çekişmesi sırasında da bu özellik Osmanlı devletini inkıraza yöneltmiştir.
Ama insanımızın kudretli karşısında yalakalığını ortaya koyduğu saha daha ziyade memleketi idare eden kudretli kişiler karşısında görülmüştür.
Çünkü milletimizin bireylerinden büyük bir kısmı her zaman iktarda olan yönetimi elinde tutan şahısa kaderini bağlayıp ona köle olmayı çıkarına uygun bulmuştur.
Bu nedenle işbaşında kişiyi övmüş yüceltip onu diktatörlüğe teşvik etmiştir. Bunu yaparken kendinin ondan yararlanarak maddi manevi menfaatler temin edeceğinin hesabı içerisine girmek yolunu tutmuşlardır.
Bu nedenledir ki işbaşında sultana, diktatöre veya seçimle gelmiş yöneticilerin sadık taraftarı, destekçisini alkışlayanı öveni kısacası yalakası olmuşlardır.
Onların haleti rahuyesini çok iyi kavrayan bazı müstebit yöneticiler onlara bazı menfaatler sağlayarak onların bağlılıklarını, köleliklerini daha da kuvvetlendirmişlerdir. Bunun en güzel örneklerini gerek Osmanlı öncesi Türk devletlerinde görevler arasındaki (hanedan üyeleri arasındaki) taht mücadelelerinde gerekse Osmanlı dönemi taht mücadelelerinde çok iyi ortaya konmuştur.
Çünkü toplumu oluşturan bireyler menfaatleri gereği bir şehzadeye bağlanmış ve savaşmışlardır.
Bu özellik ne yazık ki bu günkü çağamızda da sürmektedir.
Toplumumuzu oluşturan bireyler çıkarlarını temin edeceklerinden emin oldukları siyasi partilere özellikle onların liderlerine gönülden bağlanıp adeta onlara köle olmayı tercih etmişlerdir. Bunun sonucunda bazı siyasi liderlerimiz yüceltilmiş abartılarak adeta kutsallaştırılmışlardır.
Bazılarına baba, bazılarına bacı, bazılarına hoca, bazılarına başbuğ, bazılarına Karaoğlan, denilerek yüceltilmek yetmemiş olmalıdır ki; son zamanlarda bazılarına peygamberlik hatta ‘‘Allahın özelliklerini hepsini taşıyan adam’’ vasıfları tanınmış onlardan halife, sultan olmayı istenmeye başlanmıştır. Bu davranışlar halkımızın, milletimizin içinde yalakaları varlığının önemli sayıda olduğunun işaretidir.
İnsanımız bu yalaka özelliğini sadece siyasilere, idarecilere karşı değil zengin kişilere ekonomiyi elinde tutanlara karşı gösterdiğini söyleyebiliriz. Bir başka değişle milletimiz yalakalığını patron sınıfına da gösteren bir toplumdur.
Bu davranışta da ana etmen çıkar elde etmektir. Nitekim bugün pek çok fabrika işçisi ocak sahiplerinin pek çok geliri artmıştır, pek çok yazar ve gazeteci gazete sahiplerinin övgüsünü yapıyor, onları yüceltiyorsa hep çıkarcılıklarından yalakalıklarındandır.
Eğer bu gibiler bu gün patronlarını övüyorsa doğum günlerini kutluyor önemli günlerinde onları çok şak şaklıyorsa hep yalakalıklarındandır. Tabi ki onların şahsiyetsizliklerindendir.
Bu olgu milletimiz için tehlikeli bir icraattır yapılmamalı herkes kudretliye köle olmaktan vazgeçmeli yalakalığı bırakmalıdır.
Ama ne yazık ki milletimiz arasında yalakalar dünde vardı bu günde vardır gelecekte de olacaktır.
Gönül olmamalarında arzulamakta. Umarım yok olurlar en azından azalırlar.