Hz. Osman Bin Affan (r.a)
Hz. Osman Hz. Ömer’in tayin ettiği komite üyelerini seçtiği bir halife olması nedeniyle bir oranda Hz. Ömer’in kendisinden sonra yerine gelmesini istediği bir halifedir. Üstelik Hz. Ömer gibi o da Emevi sülalesindendir. Hz. Osman’ın halife olmasıyla Hz. Alinin halife olmasının üçüncü defa engellenmiş olduğunu rivayet eden kitleler ve kaynaklar vardır.
Gerçi Hz. Osman’ın Emevi soyundan olmasını ret edip onun Türk kökenli bir şahsiyet olduğunu ileri süren kaynaklar da yok değildir. Yüz çehresinin ve ten renginin beyaz yüzlü olmasının onun Arap olmayıp Türk kökenli olduğunu ortaya koyduğunu ileri sürenler olduğu gibi bazı çevreler de Topkapı sarayında hazine dairesinde bulunan kutsal emanetler arasında yer alan kılıcı üzerinde Türk damgası veya işaretleri olduğunu ileri sürüp bu nedenle Hz. Osman’ın Türk kökenli olduğunu ileri sürmeye gayret edenler de yok değildir.
Ne var ki Hz. Osman dört halifenin Emevi soyundan olan sonuncusudur. Dikkat etmemiz gerekken bir hususta peygamberden sonra üç halifenin de peygamberimizle kan bağı olmayan akraba ve yakınları olmasıdır. Hz. Ebubekir Hz. Âişe’nin babası olması sebebiyle peygamberimizin kaynatasıdır. İkinci halife olan Hz. Ömer’de yine Hz. Muhammedin eşlerinden birinin babası olması sebebiyle Hz. Muhammedin kaynatasıdır. 3. Halife olan Osman ise peygamberimizin kızlarından ikisinin eşi olması sebebiyle damadıdır. Peygamberimiz ölen kızını yerine eşinin ölmesiyle dul kalan ikinci kızını da Osman’la evlendirmiş dolayısıyla Hz. Osman peygamberimizin iki defa damadı olmuştur. Bu ilk üç halife Mekke’nin itibarlı ve zengin ailelerine mensup kişiler olması nedeniyle Mekke eşraf ve asilzadelerinden olan kişilerdir.
Dikkat edilirse bu ilk üç halife asilzadelerden olmalarına karşılık ilk Müslüman olan İslamiyet’in yayılışında emek ve para harcayan bir oranda İslamiyet’in yayılış devrinde İslamiyet’in ilk sponsorları sayılabilirler. Bu durum İslamiyet’in kaideleri arasında serveti ve zenginleri kısıtlamalara uğratmayan bir başka deyimle fazla kısıtlamayan hatta köleliği reddetmeyen bir din olmasında payı var mıdır? Sorusunu akıllara getirebilecek bir etkisi olmuş mudur düşüncesini sorgulatabilecek bir durumdur. Hz. Ömer’in halifeliği Emevilere kazandırması yanında Hz. Osman’ın da Emevi ailesi bireylerini yüksek mevkilere getirerek İslam dünyasında Emevilerin itibar ve hükmetme gücünü kuvvetlendirmesini kazandırdığını söylemek mümkündür. Bu nedenle Emevi ailesi Osman zamanında kökleşmiş daha sonraki dönemde Hz. Ali’nin kısa süren halifeliği sonunda İslam dünyası Emevi soyunun yönetimine geçmiştir. Gerçi arada bazı istilalar olmuş ise de Osman zamanında Emevi ailesi vali ve yönetici olarak İslam topraklarında belirli bölgelerde idareci konumuna geçmiştir.
Hz. Muhammed’in “Türklerle iyi geçinin, Türklerle savaşa kalkışmayın, onlar saldırmadan siz onlara saldırmayın” hadisine rağmen bu tavsiyeyi bozan Hz. Ömer zamanında Türkistan’a saldıran Araplar nedeniyle başlayıp bugün dahi süren Türk-Arap çatışmasının başlatıcısı olan Hz. Ömer’in siyasetini devam ettiren Hz. Osman pek çok fetihlerde iş başında bulunan bir şahsiyettir. Ondan sonra Hz. Alinin ölümü üzerine iş başına geçen Emeviler de aynı yolu izlemiş fetihleri ispanyaya kadar ilerletmişlerdir. Bütün bu özelliklerinin yanında yakınlarını ve Emevi soyunu kayıran iş başına getiren Hz. Osman’ın bu davranışı onun öldürülmesine sebep olmuş İslam dünyasında kanlı çatışmaların başlangıcı Osman’ın ölümü olmuştur. Bu nedenle Hz. Osman’ı da İslamiyet’te ayrılıkları körükleyen Araplar dışındaki ırkları küçümseyen onlara köle anlamında mevali diyen Emevi zihniyetinin kökleşmesini sağlayan bir halife olarak düşünmek bir oranda mümkündür. Bu genel düşüncelerden sonra Hz. Osman’ı daha yakından tanıyabilmek için ansiklopedik bilgilere baktığımızda edindiğimiz bilgileri harfiyen şöyle dile getirebiliriz:
Peygamberimizin üçüncü halifesi, hayâ ve edep numunesi Hz. Osman, hayatta iken cennetle müjdelenen bahtiyarlardan biriydi. Hz. Ebû Bekir, ilk defa eski samimi dostlarını ziyaret ederek hak dini onlara anlatmaya başlamıştı. Bu dostlarından biri de Hz. Osman’dı. Hz. Osman yaradılıştan halim selim, iyi ahlaklı ve dürüst bir şahsiyetti. İslam’ı kabule müsait bir mizaca sahipti. Hz. Ebû Bekir’i dikkatle dinledi ve anlattıklarına büyük bir alaka duydu. Sonra da birlikte Resûlullah’ın huzuruna gittiler.
Peygamberimiz (a.s.m.), Hz. Osman’a:
“Allah’ın ihsanı olan cennete rağbet et. Ben sana ve bütün insanlara hidayet rehberi olarak gönderildim. Allah’tan başka hiçbir ilah yoktur.” dedi. Kur’ân-ı Kerim okudu. Devam edecek…