güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

OSMAN GAZİ’DEN MEHMET VAHDETTİN’E KADAR GEÇEN DÖNEME AİT OSMANLI BAŞBAKANLARI, OSMANLI SADRAZAMLARI VE ÖZ GEÇMİŞLERİ -3

Yazının Giriş Tarihi: 18.12.2020 21:48
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.12.2020 21:48

Silâhtar Mehmet Paşa

Fakat bu sırada sadrâzam bulunan Yeğen Mehmet Paşa ile araları açık olduğundan dolayı 23 Muharrem 1197 - 29 Aralık 1782'de mezaliminden bahsolunarak mallarının müsaderesiyle Niğde'ye gönderilip katledilmek üzere tertibat alınmış ise de, o sırada, yani 20 Safer 1197 - 7 Ocak 1783 te Yeğen Mehmet Paşa'nın azli ve Halil Hâmid Paşa'nın sadrâzam olmasıyla katilden kurtulmuş ve vezirliği de iade olunarak Niğde ve Günye sancaklarıyle Faş kalesinin muhafazasına memur edilmiştir; fakat Mehmet Paşa, ihtiyarlığını beyan eylediğinden, 1197 Rebiulevvel - 1783 Şubatta Resmo sancağına ve arkasından Niğde sancağı ile Boğazhisar muhafızlığına tayin edildi ise de, oraya gitmesini müteakip aynı sene Cemaziyelâhırında (1783 Mayıs) Cidde sancağıyla yola çıkarılıp Sakız'a geldiği vakit Mısır valiliği verilmiştir.Silâhtar Mehmet Paşa'ya 1199 Receb, 1785 Mayıs'ta Selanik ve Kavala sancakları arpalık olarak verilip münasip bir gemi ile Selânik'e hareketi emrolunmuş 3 ve aynı sene içinde Hanya sancağına ve 22 Cemaziyelevvel 1200 - 23 Mart 1786 da Girid valiliğine tâyin edilip 20 Zilhicce 1202-21 Eylül 1788 de Kandiye'de vefat etmiştir; vefatında seksen yaşında bulunuyordu. Zevcesi ve III. Ahmet'in kızı Ayşe Sultan kendisinden on üç sene evvel vefat etmişti.Silâhdar Mehmed Paşa'nın tercüme-i halini yazan eserler, vakar ve temkin sahibi, lâtifeci, merasim ve teşrifata düşkün, boğazını seven, işinde mütevekkil bir zat olduğunu beyan etmektedirler. Muharebe esnasında bir hizmeti görülmemiş ise de, Karadağ isyanını bastırması, üçüncü defaki Anadolu valiliğinde Hasanlı Kürdlerini terbiye ederek ile asayişi temin etmesi, Erzurum'daki valiliğinde de bozulmuş olan vilâyet emniyetini yoluna koyması gibi dahilî işlerde muvaffak olmuştur.Yine tercüme-i halinden ve hâdiselerden öğrendiğimize göre, vali bulunduğu yerlerdeki icraatından halkı memnun bırakmıştı. Her gittiği vilâyet merkezinde kendisine bir köşk yaptırmak âdeti imiş. Birinci defaki Anadolu valiliğinde Kütahya'da evvelce Demirtaş mescidi ve halk arasında Takkeciler (Tekvacılar) camii denilen camiin minaresini ve abdest musluklarını yaptırmak suretiyle mescit sahasını büyütmüş ve ikinci defaki Anadolu valiliğinde de (1178 H. - 1764 M.) bu hayrının vakfiyesini tertib ettirmiştir. Sadrâzam kethüdası Resmî Ahmed efendi, Silâhtar Mehmet Paşa'yı, görmüş olduğu sadrı azamların en değerlisi olarak zikr ile şöyle diyor: "...Müşarünileyh hizmet ettiğimiz vüzeranın mekârimi ahlâk ile mevsuf ve âkal ve ekremi ve vecih ve vakur, sahib tedbir ve şuur bir vezir-i mehasin mevfur idi. Bir sene sadr-ı âzam olup hariçten bir kimseden ve hazine-i pâdişahiden bir tarik ile bir kese akçe aldığı ve bir kimseye nâbeca tekdir ettiği malûm olmamıştır" demektedir. Vakanüvis Vasıf ise Silâhtar Mehmet Paşa'yı beğenmeyerek seraskerlere lâzım olan hazım ve ihtiyata riayet etmeyip nefis yemekler ve güzel elbiselere düşkün olduğunu ve nüfuzu olmadığını, seraskerlik işi şöyle dursun, büyük âmme işlerini idareden âciz iken şöhreti şayiası sadarete gelmesini îscab ettirerek, sadarette kalsa idi iki sene sonra meydana gelecek akibetin bunun sadareti esnasında zuhur edeceğini beyan etmektedir. Gerek Resmî Ahmed ve gerek Vasıf efendiler, Silâhtar Mehmet Paşa'yı ayrı ayrı cephelerden tetkik ederek hüküm vermişlerdir; hâdiselerin tetkiki, iyi bir vali olmaktan ileri geçmemekte ve bilhassa fevkalâde ve harb zamanlarında sadarete ehil olmadığını göstermektedir.Muhsinzâde Silâhtar Mehmet Paşa'nın azli üzerine Mehmet Paşa H85 Şaban 20 - 1771 Kasım 28'de ikinci defa (İkinci defa) sadrâzam olmuş ve Kaynarca antlaşmasını müteakip İstanbul'a dönerken 26 Cemaziyelevvel 1188 - 4 Ağustos 1774'te Bulgaristan'da Karinâbad kasabası yakınında vefat etmesi üzerine ordu kaymakamı tayin edilen yeniçeri ağası Yeğen Mehmet Ağa ocakları İstanbul'a getirmiş ve I. Abdülhamit tarafından sadaret mührü İstanbul'da sadaret kaymakamı Bolulu İzzet Mehmet Paşa'ya verilmiştir.

 

Bolulu İzzet Mehmet Paşa

Rum Mehmet Paşa ahfadından Hüseyin Bey adında birinin oğlu olup Zonguldak nahiyelerinden Çarşamba'nın Beylik köyündendir. 1136 H. - 1723 M.'tde köyünde doğmuştur.İstanbul'a gelip yirmi yaşını geçkin bir yaşta iken I. Mahmut zamanında Darüssaade ağası maktul Hafız Beşir ağa'nın himayesiyle eski saray baltacıları ocağına alınmış, okuyup yazması sebebiyle kapı hasekisi (Babı âli ile saray arasındaki muhabere memuru) olmuştur. Daha sonra Darüssaade ağası yazıcısı halifesi olan ve III. Mustafa'nın cülusunda kendisine Bey Halife denilen İzzet Mehmet Efendi, ağa yazıcısı olmuştur (1171 Safer sonu - 1757 Kasım).Bey Halife, bu hizmette iken sadrâzam Koca Ragıb Paşa tarafından hizmeti beğenilmediğinden tayininden birkaç ay sonra, yani 15 Receb 1171 - 25 Mart 1758'de azlolunarak bir müddet açıkta kalmış ve mensup olduğu baltacı ocağı lâğvedildikten başka evinin de yanması üzerine çok fena bir duruma düştüğünden, vaziyete vakıf olan III. Mustafa tarafından kendisine yedi bin beş yüz kuruş ihsan olunmak suretiyle gönlü alınmıştır.İzzet Mehmet Efendi'ye bu sırada Hâcegân rütbesi verilip sakal salıvermiş ve beş sene kadar mazul olarak kalmıştır. 3 Ramazan 1176 - 18 Mart 1763'te Darüssaade ağası yazıcısı olan Ahmed efendi, kayın pederi gümrük emini İshak ağa'nın yerine gümrük emini olduğundan, ondan açılan yazıcılığa sakalını kestirmek suretiyle eski ağa yazıcısı İzzet Mehmet Efendi ikinci defa tayin edildi.İzzet Mehmet Efendi, 1179 Şevval - 1766 Mart'ta Raif İsmail Efendi yerine darphane emini ve 1187 sonlarında (1774 Şubat) şehremini ve 26 Rebiulâhır 1188 - 6 Temmuz 1774 senesinde de Boşnak Abdullah Paşa'nın yerine vezirlikle rikâb-ı hümâyun kaymakamı olmuştur.Kaynarca antlaşmasını ve ocakların avdetini müteakip 2 Cemaziyelevvel 1188 - 11 Temmuz 1774 te sadrâzam tayin edilmiştir. İzzet Mehmet Paşa, faal bir zat olmayıp bütün işleri kayın biraderinin eline bırakmıştı. Bu kusuruyla beraber namuskarlığı sebebiyle kendisine müsamaha edilmekte idi. 1189 Cemaziyelevvel - 1775 Temmuzda donanmanın denize çıkması ve bu sırada Kırım'dan gelmiş olan Tatar heyetine Dolmabahçe'de ziyafet çekilip görüşmeden sonraki istirahat esnasında sadrâzam ile şeyhulislâm İvaz Paşazade İbrahim Bey arasında bir münakaşa çıkmıştı. Şeyhulislâm, babası zamanından kalma Selim adında bir adamı için bir sene evvelki rayici üzerinden bir mukataa rica etmiş. Bu söze karşı sadrâzam "istenilen mukataanın otuz kese zammıyla talibi var" diye cevap vermiş. Bu mukabeleden müteessir olan şeyhülislâm efendi, orada bulunanların ve hususiyle Tatar heyetinin yanında gazabla söylenerek papuçlarını giymeden çadırdan çıkıp kayığına atlayarak gitmiştir.Bu çirkin hal üzerine şeyhülislâmın azli icab ederken onun adamlarının tesiriyle kayın biraderine fazla müsamaha göstermesinden bahsedilerek, hâdisenin ertesi günü İzzet Mehmet Paşa azlolunmuştur (8 Cemaziyelevvel 1189 - 7 Temmuz 1775).İzzet Mehmet Paşa'nın azli maslahat icabı olduğundan, pâdişâh tarafından hakkındaki teveccühün devamı nedeniyle kendisini Gelibolu'ya götürmek üzere oğlu Mehmet Said Bey mübaşir tayin edilmiş1 ve hemen arkasından Aydın muhasallığına tayin edildiği bir fermanla kendisine bildirilmiştir.İzzet Mehmet Paşa'nın yerine sadaret kethüdası Derviş Mehmet Ağa sadrazam olmuş ve şeyhülislâm İbrahim bey hakkında halk arasında dedikodu olduğundan, o da yirmi iki gün sonra azledilerek yerine Hindi Molla denilen Salihzâde Mehmet Emin Efendi getirilmiştir. İzzet Mehmet Paşa Aydınca vardıktan az sonra 1189 Ramazan ortalarında (1775 Kasım) Mısır valiliğine tayin edilip kendisini İzmir'den alıp götürmek üzere kaptan-ı derya Gazi Hasan Paşa'ya emir verilmiştir. İzzet Mehmet Paşa'ya, 1192 Şevval-1778 Ekim tayinlerinde İçel sancağı verilmiş ise de, oraya gitmeden evvel Sivas valiliğine naklolunmuş ve 1193 H. - 1779 sonlarında Erzurum valisi olmuş ve 25 Safer 1195-20 Ocak 1781 de Karavezir diye meşhur Silâhtar Seyyid Mehmet Paşa'nın vefatı üzerine ikinci defa sadarete getirilmiştir. İzzet Mehmet Paşa bu defaki sadaretinde de evvelki gibi ağrı hareketi ve işleri yine kayın biraderinin eline bırakması ve onun da yolsuzlukları ve rüşvetçiliği yüzünden söz altında kalıp bu sırada İstanbul'da büyük bir yangının çıkması aleyhine olan dedikoduları arttırdığından ve bu da rehavetine yüklendiğinden, daha evvelden sadarete davet edilen Yeğen Mehmet Paşa'nın gelmesi üzerine mühr-i hümâyun kendisinden alınıp emeklilikle Filibe'de oturması emredilmiştir (15 Ramazan 1196 - 24 Ağustos 1782). İzzet Mehmet Paşa dört buçuk ay Filibe'de oturmuş ve 1197 Safer - 1783 Ocak'ta vezirliği devam ettirilerek Semendire sancağıyla Belgrad muhafızlığına gönderilmiş ve 1198 Rebiulevvel - 1784 Ocak veya Şubat'ta burada ansızın vefat etmiştir.Birinci sadareti bir seneden yirmi beş gün noksan, ikincisi bir buçuk seneden ziyade idi. Son derece ağır, haddinden fazla derecede halim düşünceli fakat iş göremeyecek derecede tembel bir şahsiyet olup bu hali devlette ıslahat yapmak isteyen I. Abdülhamit'in hoşuna gitmemişti. Birinci defaki sadaretinde birdenbire azli pâdişâhı müteessir etmiş olup evvelki hatayı düzeltmek için ikinci defa sadrâzam yapmıştı.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.