HRİSTİYANLARLA BENZER TEK BİR İCRAAT İNSANI HRİSTİYAN YAPMAZ AMA…

Değerli Okurlarım, yılbaşı öncesinden başlayıp yılbaşı geçmesine rağmen hala Tv kanallarının bazılarında konuşturulan kendine din adamı diyen bazı şahıslar hala yılbaşı kutlamalarının yapılmasıyla yapanlarla uğraşmayı sürdürmektedirler. Onları yılbaşı kutlamaları yapmış olma nedeniyle kâfir olma suçlamakta hiç değilse kâfirlere benzemekle suçlayıp günaha girmekle itham etmektedirler. Bu suçlamalarına dayanak olarak da kâfirlerle aynı adetleri aynı davranışları göstermeyip manasındaki ayet veya ayetleri göstermektedirler. Bu esası göz önünde bulundurarak eğlence ve ziyafetleri kâfirlerin bayram kutlamalarıyla denk tutmak da bu davranışları sergileyenleri buna dayanarak kâfir olarak itham etmektedirler. Onlara göre yılbaşında oturup ailesiyle yemek yiyen, eğlenceli güzel dakikalar geçiren insanlar günah işlemek de küfre düşmektedirler. Çünkü onlar yılbaşı nedeniyle özel yemekler pişirmekte onları eşiyle dostuyla yiyip eğlenmektedirler. Bunu yapanlarda bu nedenle günah işlemekte küfre düşmektedirler. Çünkü onlar bu davranışlarıyla Hristiyanların davranışlarına benzemektedirler. Bu düz mantık sahibi kişilerin ileri sergilediği tezi bir yana alalım ve onlara soralım sadece böyle bir icraat yahut Noel denilen tarih de bayram tarihinde böyle bir icraatde bulunmak insanı küfre düşürmeye İslamiyet dışı sayılmasına kâfir suçlamasına uğratmaya eter mi? Bilmiyorum düz mantık sahibi düşünce sahipleri ne cevap verir ama ben hemen onlara şu soruları da sormak isterim en azından günde üç öğün sabah, öğlen akşam yemek saat ve vakitlerinin Hristiyan veya onların tabiriyle kâfirlerin aşağı yukarı aynı olduğunun acaba farkında mıdırlar? Bugün yaşam şartlarını kolaylaştıran pek çok aletin vasıtanın Hristiyanların icadı ve kullandığı üstelik hala kullanmak da olduğu şeyler olmasına karşılık onları kullanmakla onlara benzediklerinin acaba farkında mıdırlar? Yine bizim kullandığımız paralar olmamasına karşılık Hristiyanların yani onların tabiriyle kâfirlerin paralarınınkendi ceplerinde olup üzerlerindeki hac amblemlerinde gâvur resimleri bulunmasına rağmen onları taşıyıp kullanmakla gelecek için onları biriktirip istif etmekle Hristiyanlara yani kâfirlere ayak uydurduklarının onlara benzemiş olduklarının acaba farkında mıdırlar? Bu tür soruları daha çoğaltmak pekâlâ mümkündür. Çünkü yılbaşı yiyip içip eğlenenleri kâfirlikle suçlayıp din adamları kendileri plajlarda jetski üzerinde gezerken kilise ziyaretlerinde bulunurken İslam dininin yasaklamasına karşılık dini bilgileri kitaplaştırıp satarak para kazanırken İslam dışına çıkıp İslam’ın istemediği şeyleri yaparak kâfir durumuna düşmekte mahsur görmezler. Yine aynı kimseler Kuran da yer almamasına karşılık Hz. İsa’yı gökten indirip Kuran da yer almayan Mehdi ile ihtifak yaptırarak İslam’ı kurtarmaya memur ederken Hz. İsa’nın tekrar dirilip yeryüzüne ineceği inancını ileri süren Hristiyanlarla aynı inancı paylaşmak durumuna düşmekte de mahsur görmez. Dahası küfrün ve kâfirliğin en tipik örneği olan sirk koşmanın temeli mahiyet de görülebilecek tarikat veya mezhep liderlerini ululaştırıp, kutsallaştırıp, putlaştırmakta da mahsur görmezler. Şeyhlerinin, efendilerinin önünde takla atıp elini eteğini öpüp neredeyse secdeye varacak şekilde eğilmeyi mahsur görmeyen kişiler onlara ve onlardan sonra kendilerine şefaat hakkı adı altında günah işlemiş bireyleri cezadan kurtarma hakkı tanımakta da sadece peygambere tanınan bu hakkı kendilerine mal etmekte de mahsur görmezler. Kendileri kesinlikle sadaka zekât vermezken bunları toplayıp bunlardan istifade ile sözüm ona bitsin veya bitmesin Külliye adı altında saraylar hiç değilse büyük mekânlar oluşturmaya yönelmekte de mahsur görmezler. Sözün kısası kâfirlerle aynı özellikte pek çok icraatı yapmakta onların kullandığı eşya ve malzemeyi hatta parayı kullanmakta mahsur görmeyen onlarla ticari münasebetler, siyasi ve idari münasebetler kurmakta mahsur görmeyen ama bunları yaparken küfr işlediklerini bilmeleri, kâfirlerle aynı safta olduklarını farketmeleri gereken bu tür faaliyet sahiplerinin her şeyden kendilerini arındırıp yılbaşında eşiyle dostuyla yemek yiyip eğlenenleri kâfir saymasını anlamak hakikaten zordur. Hatta imkânsızdır. Çünkü onların bu davranışında hata ve yanılgı yoktur. Bence onların bütün gayret ve amacı İslam toplumunun bireylerini yanıltmak, korkutmak, sindirip kendi güdümlerinde tutarak onların sırtından sağladıkları çıkar ve menfaat çeşmesinin keselerine, ceplerine akmasını devam ettirmektir. Bu yüzden bence İslam toplumu gerçek İslam din adamlarının ifadelerine bakarak icraatleride bakarak değerlendirmeli bir sürü rastgele kanalda konuşan sözüm ona din adamının beyanatına aldırmamalıdır. Ayeti ayet gibi hadisi hadis gibi değerlendirmeli ayetin açık sarih beyanları varken hadislere yönelmemeli, Kuran ve Peygamber varken falan efendinin filan hazretin sözüne uyup onun kuyruğuna takılarak İslamiyet’ini zedelememeli İslam dışı kalmamalıdır. Yılbaşında eşiyle dostuyla İslami usule uygun bir şekilde yemek yiyip eğlenmenin kişiyi İslam dışına götürüp kafir yapmadığını kavramalı böyle bir davranışla kendini kafirlikle suçlayanların kendilerini kafirlere pek çok davranışlarıyla benzediğini görüp esas kafir sizsiniz diyebilmelidir.