güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

Hendek ve Sakarya Savaşlarının Benzerliği ve Önemleri

Yazının Giriş Tarihi: 24.02.2025 08:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 24.02.2025 08:05

İslam tarihinin ilk müdafaa savaşı 23 Şubat 627 tarihinde gerçekleşmiştir. Hz. Muhammed Peygamberliğini ilan ettikten sonra 622 tarihine gelene kadar Mekke’de kalmış Mekkeli Kureyşlilere İslam dinini yaymak için büyük çaba ve çalışma sarf etmiştir. Hz. Muhammed Kureyş’in Haşimoğulları ailesine mensuptur. Kureyş o devir Mekke’sinin en etkin ve önde gelen kabilesidir. Bu yüzdende Mekke’nin yönetimi haliyle bu kabilenin elindedir.

Bütün Mekke zenginliğini ve etkinliğini elinde bulunduran Kureyş’in en önde gelen aileleri ise siyasal ve ekonomik üstünlüğü elinde bulunduran Ümeyye ailesiyle dinsel ve kültürel üstünlüğü elinde bulunduran Haşimoğulları ailesidir. İşte Hz. Muhammed bu Haşimoğulları ailesi mensubudur. Haşimoğulları ailesinin başkanı ve Hz. Muhammed’in dedesi olan Abdulmuttalip Mekke’deki Kabe’nin bakımı Kabe’deki putların korunması ve Kabe’nin temizliği konusunda yetkilidir. Bu yüzden Kâbe demek bir oranda Abdulmuttalip demektir.

Hatta Ebrehe olayında ön planda rol oynamış Kabe’yi Allah’ın korumasına havale edecek kadar kendinden emin dirayet sahipliği göstermiştir. Şunu da belirtmek isterim ki İslam inancımıza göre Süleyman Çelebi’nin yazdığı mevlitte de belirttiği gibi Hz. Muhammed’in alnında yer alacak nur İbrahim Peygamberden İsmail Peygambere oradan da belirli aşamalarla Abdulmuttalip’in anlına gelmiştir.

Alnında Peygamberin ruhunu taşıyacak vasıf ve özellikteki Abdulmuttalip’e en azından evliya düzeyinde bir kişidir demek yanlış olmayacaktır. Abdulmuttalip’in farklı kadınlardan olan başlıcaları Talip, Hamza, Abdullah, Abbas, Ebu Leheb gibi çocukları mevcuttur. Bu evlatlarının sayısı kız evlatlarıyla birlikte farklı sayılarla ifade edilmektedir.

Hz. Muhammed Abdulmuttalip oğlu Abdullah’ın Medineli Evs Kabilesinden Amine ile olan evliliğinden doğan oğludur. Ayşeoğulları sülalesi İsmail Peygamberden oda İbrahim Peygamberden geldiği belirtilmektedir. İbrahim Peygamber’in Türk Azer isimli babadan olma olduğu söylendiği göz önünde bulundurulursa ondan gelen Haşimoğulları haliyle Hz. Muhammed’e en tepe köken olarak Türk tür, Turani’dir.

Hatta Anne soyu olan soy ile baba soyu büyük dededen birleştiği yolunda ifadeler olduğu hiç olmazsa Evs kabilesinin isminin Türkçe Oğuz kelimesinin bozulmasından olduğu yolunda beyanlar bulunduğu düşünülürse Hz. Muhammed Türk kökenlidir.

Şunu da vurgulamak gerekir ki Medine’nin Evs’den sonra önemli bir kabilesi olan Hazrec kabilesinin de Türk olduğu yolunda ve bu grubun da Arabistan’a göç eden Hazar Türklerinin neslinden olduğunu söylemeyi de gerektirecek düşünceler de mevcuttur. Zaten Medine’de önemli miktarda Musevi’nin de bulunduğu düşünülürse Türklerin tek Musevi olmuş olan Türk grubu da hazarlar olduğuna göre Hazreclerin de pekala hazar Türklerinden olması ihtimal dahilindedir.

Hz. İbrahim peygamberin Türklüğü konusunda iddialar ve düşünceler olduğu bilinen bir gerçektir. Bunu Hz. Muhammed’in hadislerinden birisi de doğrular mahiyettedir.

Hz. Muhammed’in sahabelerinin arasında otururken söylediği Türkçe cümleyi duyan sahabelerin sorması üzerine bu cümle için “dedem İbrahim’in lisandır” demesi Onun ağzından Türklüğünün dile getirilmesi sayılabilir. Yine çoğunlukla varlığından söz edilen “ben Arap’ım ama Arap benden değil” sözünün de onun Arap olmayıp Türklüğüne delalet kabul edilebilir.

Şunu da vurgulamak gerekir ki Kureyş kabilesinin de Türk olması muhtemeldir. Çünkü Türklere has özellikleri taşıyan ve yaşatan bir kabiledir. Mesela Türklerde olan hayvan alım satımı yapılan mal alışverişi yapılan yaz ve güz panayırları benzeri bir etkinlik Kureyş’in kontrolündeki Mekke’de de Ukaz panayırı adı altında yapıldığı bilinmektedir. Bazı görüş sahiplerinin Ukaz panayırı kelimesinin Türklerdeki Öküz panayırı kelimesinden türemiş olduğu kanaati mevcuttur.

Yine Mekke’de bulunan kabilelerin Kâbe’de toplandığı yerdeki Mekke putlarının Hübel isimli en büyüğünün Anadolu’da Hititler döneminde Lidyalılar döneminde baş tanrı sayılan Kibele kültünün Anadolu üzerinden Mekke’ye ulaşan Turani kökenli kabilelerden buraya taşınmış bir tanrıça ismi olması muhtemeldir. Devam edecek…

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    logo
    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.