güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

Hac İbadeti, İslam Toplumu ve Osmanlı Hanedanı Hakkında Bilgilendirmeler

Yazının Giriş Tarihi: 04.06.2022 00:10
Yazının Güncellenme Tarihi: 03.06.2022 05:03

Bunun en belirgin istisnasını yaşayan devlet yöneticileri ve İslam hanedanı Osmanlılar olmuştur. Hiç bir Osmanlı padişahı veya halifesi hatta Cem Sultanı saymazsak hiçbir Osmanlı sultanı hanedanı mensubu erkek birey belki de hanım sultan Hac farizasını yerine getirmemiş, hacca gitmemiştir. Onların bu durumunu geçmişte de bugünde de tenkit eden pek çok bireyler olduğu gibi onları mazur göstermeye çalışan ve kendilerince bazı sebepler ileri süren iddia sahipleri ve çevrelerde şüphesiz mevcuttur.

Yavuz Sultan Selim öncesi dönemde hilafet görevini üstlenmemiş olmalarına rağmen hiçbir Osmanlı padişahının Hacca gitmemiş olması onların bu farzı bilerek terk ettiklerini kasıtlı terk ettiklerini gösterecek bir durum değildir. Çünkü bu dönemde Hac farizasını yerine getirmek için ziyaret edilecek topraklar başka hükümdarların başka yöneticilerin hakimiyet sahası durumundadırlar. Haliyle Osmanlı padişahlarının padişah sanını ve titrini taşırken buraları ziyaret etmeleri iki devlet arasında siyasi sorun yaratabilecek bir durum mahiyetindedir. Bu nedenledir ki Osmanlı padişahları Memlük yönetimindeki Hicaz Topraklarına yani kutsal topraklara Hac seferi düzenlememişler, Hacca gitmemişlerdir. Çünkü Hacca gitmek durumunda kaldıklarında Memlük sultanından izin ve onay almaları hatta onun tarafından denetlenmeleri gibi bir durumla karşılaşmaları söz konusudur.

Bu Osmanlı padişahlarına söz konusu olduğu gibi Osmanlı hanedanı üyeleri içinde geçerlidir. Bu nedenledir ki Hicaz bölgesi Memlük denetimindeyken sadece ve sadece Osmanlı hanedanından Hac bölgesine girip Hac yapmak Osmanlı padişahı 2. Beyazıt da isyan edip onunla taht kavgasına tutuşup yenilen ve Memlük devleti topraklarına sığınan şehzade Cem’e nasip olabilmiştir.

Üstelik sadece bu durum değil Osmanlı padişahlarını Hacdan alıkoyan bir başka sebepte onların yerlerini makamlarını, Hac dolayısıyla riske atmak istememeleri, kaybetme tehlikesiyle karşılaşmamak için bırakmak istememeleri de önemli etkendir.

Çünkü Osmanlı padişahı Hac amacıyla merkezden ayrılıp Hacca gitse merkezde kalan şehzadelerden birinin tahta geçip padişahlığını ilan etmesi her an olası bir durumdur. Hele Fatih öncesi devir için bu daha olası bir durumdur. Çünkü merkeze yani başkente gelen Osmanlı şehzadesi padişah benim dese ve merkezdeki Osmanlı yönetim Teşkilatı ve askeri teşkilatı biat edip onu padişah kabul etse Hacda bulunan padişahın padişahlığının sona ermesi o günkü iç teşkilat kuralları uyarınca mümkün ve olası bir durumdur.

Bunun içindir ki böyle bir durumla karşılaşmamak için hiçbir Osmanlı padişahı Hacca gitmemiş. Gitmek teşebbüsünde dahi bulunmamıştır. Bu konuda internet bilgilerini araştırdığımızda Yavuz Sultan Selim öncesi dönemde sadece Yavuz Sultan Selim’in babası 2. Beyazıt’ın şehzadeliği sırasında bir Hac niyetiyle hazırlığa giriştiğini görmekteyiz.

Ancak bu şehzade düşüncesini fiiliyata sokmadan babası Fatih ölünce yerine padişah olduğundan bu düşüncesini gerçekleştirme imkanı bulamamış bu düşüncede sadece tasarı olarak kalabilmiştir. Aynı şahsın büyük oğlu şehzade korkutun bir hac denemesini de Memlüklüler engellediği için artık duraklama devrine kadar hatta gerileme devrine kadar Osmanlı padişahlarından veya şehzadelerinden herhangi birinin Hacca gittiğini görmek hatta teşebbüsüne şahit olmak mümkün değildir.

Yavuz Sultan Selim 1517’de Mısır’ı ele geçirip kutsal emanetleri ele geçirdiğinde bir rivayet İstanbul’da yaptığı törenle son Abbasi halifesinden halifeliği devir aldığında Osmanlı Padişahları aynı zamanda hem Hicaz bölgesinin hem de İslam dünyasının yönetimini ele geçirmiş İslam dünyasının başı olma imkanını elde etmiştir.

Buna rağmen Şam, Kahire gibi yerlerde dolaşmasına İstanbul’dan uzakta kışlamasına rağmen kendisine Hakimü’l-Haremeyn dedirtmeyip Hadimü’l-Haremeyn dedirten Yavuz Sultan Selim bile Hac görevini ifa etmemiştir. Halbuki onun Hac görevini ifa etmesini engelleyecek her hangi bir durum bugünkü şartlarda da bakıldığında o günkü şartlarda yoktur.

Buna rağmen Yavuz Sultan Selim Hac görevini ifa etmemiştir. Haliyle onunla başlayan Osmanlı halifelerinin hiçbirisi de hayatlarının hiçbir döneminde bizzat Hac görevini yerine getirmemiş, yerine getiremeden ölmüşlerdir. Bazıları onların bu durumuna sebep olarak devlet yönetiminin aralıksız sürmesi gerekliliğini, devletin başsız bırakılmaması şartını sebep gösterirler. Devam edecek…

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    logo
    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.