İslam dini açısında aslında fazla bir önem arz etmemesi gereken Eba Eyyüp El Ensari, Akşemsettin ve Fatih sayesinde ünlenmiş bugün taşıdığı kutsal statüye ulaşmıştır. Fatih bunu yaparken başkenti olan İstanbul’u diğer kutsal mekanlara sahip Kudüs, Şam, Mekke, Medine, Kahire gibi merkezlerle rekabete girebilecek duruma getirmek istemiş olabilir. Eyüp sultanın bugünkü statüsünü düşünürsek bunda da fatih attığı temellerle amacına ulaşmıştır. Yine İstanbul fethi sırasında varlığı ortaya çıkan Yâ Vedûd Sultan gibi şahsiyetler ve türbeleri de Fatih’i İstanbul’u İslam dini açısından önemli bir yerleşim yeri haline getirme çabalarının ürünüdür. Düşüncesindeyim şunu da vurgulamak isterim ki Eyüp sultanda kimin yattığı tarihi materyale açık delillerle ispatlanmış bir durumda değildir. Şunu da belirtmek isterim ki herhangi bir eserin veya şahsiyetin sonuna veya başına sultan kelimesi eklenirse hele başına veya sonuna sultan eklenen şahsiyetler gerçekten sultan değilse onların ortaya çıkarılışın da yaradılışın da bir padişahın bir sultanın çabası ve varsayımları yatması büyük olasılıktır. Bu nedenle Yâ Vedûd Sultan’ın olsun Eyüp sultanın olsun gerçek veya değil fatihin çabası ve desteklemesiyle doğduğu ve bugünlere ulaştığı kesindir. Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fetih edip kendine merkez yaptıktan sonra buradaki Hristiyan tebaaya bir oranda özgürlük bağış edip varlıklarını sürdürmelerine izin verip kendince yukarda sözünü ettiğim amacına uygun bir Osmanlı başkentti yaratmaya yönelmiştir. İstanbul’un fethinden sonra balkanlarda Anadolu’da fetihlere girişen fatih Sultan Mehmet Anadolu da ki Hristiyanlar elinde ki yerleri de feth etmiş hatta Bizans’ın ayrılmış bir parçası durumunda ki Trabzon Rum İmparatorluğu’nu da feth etmiştir. Bununla kalmayıp kırım ve çevresine hakim kırım hanlığını da himaye ve itaat altına alıp Karadeniz’i de Marmara gibi iç deniz haline getirmiştir. Bunu yaparken Rusya sahasında ki Hristiyan ve Osmanlı arasına tampon devlet olarak kırım hanlığını yerleştirmiştir.
Aynı Fatih Anadolu bütünlüğünü sağlamak açısından başta karaman oğulları olmak üzere dul Kadiroğluları dışında ki beylikleri itaat altına almış Anadolu bütünlüğünü sağlamıştır. Doğuda gelecek doğu Türkleri hakimiyetine karşı Akkoyunlu hükümdarı uzun hasanla Otluk Beli Meydan Muharebesini yapmış galip gelerek doğu sınırlarını sağlama almıştır. Yarattığı donanmasına dayanarak Venedikliler ve müttefiki papalık dahil bütün Hristiyan Avrupa denizci devletleriyle mücadeleye girişmiş hatta onlardan Zenta, Kefolanya, Ayamavra gibi adaları almış Akdeniz’de Osmanlı varlığını Avrupa’ya kabul ettirmiştir. Fatih Sultan Mehmet’in evliliklerine de baktığımızda pek çok eşle evlendiğini görürüz eşleri arasında Bizans Trabzon Rum imparatorluğunu prensesleri gibi Hristiyan kökenli prensesler Anadolu beylikleri prensesleri ve devşirme kadınlar olduğunu görürüz. Öldüğünde iki oğul bırakan fatih Sultan Mehmet düzenlediği Osmanlı Kanunnamesi veya Fatih kanunnamesi denilen eserle geleceğin Osmanlı imparatorluğuna bir anayasa bırakmıştır. Bu kanun namesi ile tahta geçiş esnasın da tahta geçenin diğer kardeşleri öldürtmesi hakkını tanıyarak Osmanlı devletinde ki kardeş katline hukuki dayanak sağladığı söylenirse de onun kanunnamesine ilk itiraz oğulları tarafından yapılmış ortadan kaldırılmak istenen kardeş kavgası oğulları tarafından yapılmıştır. Kardeş katlini meşru kılan kanunnamesi ile Osmanlı devletinin sonuna kadar öldürülecek pek çok hanedan üyesinin katline sebep hazırlayan kişi olmuştur. Ölümü konusunda da pek çok rivayetler vardır. Bazı kaynaklara göre Fatih Sultan Mehmet Venediklilerin parayla kandırdıkları Yahudi kökenli Yakup paşanın tedavi maksadıyla içirdiği zehirle şerâb-ı fariğ zehirlenmiştir. Bazı rivayetler onun doktorlarının el birliği ile verdikleri kararla tek tedavi çaresi gördükleri şerâb-ı fariğ ile zehirlenerek öldüğünü belirtirler. Eceli ile öldüğünü söylediği doktorlar varsa bile çoğunlukla onun zehirlendiği yönünde kabul taraftarı çoğunluktadır. Ancak şunu vurgulamak isterim ki bütün bu kanaatlere ilaveten şahsi kanaatim olarak onun zehirlenmesini sağlayanlar Venedik gibi dış mihraklılar değil onun yerine ikinci Beyazıt’ı tahta geçirip ona her istediklerini yaptırabileceklerini düşünen devşirme kökenli devlet adamlarıdır.
Bu kanaate varmama sebep fatihin oğlu 2. Beyazıt’ın daha derviş yapılıp tarikat ehline uygun yapılı bir şahsiyet olup savaşmak yerine ibadet işlerine yatkın bir şahsiyet olduğunu fark eden feth edilen İstanbul’u bir İslam dini merkezi gelecekte Osmanlı bünyesinde oluşturmayı düşündükleri hilafet ağırlıklı bir Osmanlı yönetiminin merkezi yapmak isteyen kişiler ve guruplar Fatih’in izlemek istediği gerçekleştirmek istediği bütün dinlerin merkezi durumuna getirilmiş bir başkent haline gelmiş başında İslam ağırlıklı hukuk ve devlet şekli yerine bütün dinlerin ehlinin söz sahibi olduğu tek bir dünya hükümdarının özellikle fatih gibi modern ve ileri görüşlü çok dil bilen ve pek çok konuda bilgi sahibi bulunan bir sınırsız yetkili şahsiyetin başında bulunduğu bir oranda bugünkü geniş manada laiklik şeklinde oluşacak bir yönetimden çekinen Osmanlı devletinin Emevi görüşlerine sahip Kur’an hükümlerinden çok hadis ve sünnet hükümlerine göre yönetilen bir dini devlet ve hilafet benzeri rejim arzulayanların Fatihin varlığını kendi istek ve arzularına fikir ve amaçlarına engel görmeleri nedeniyle onu ortadan kaldırmak için harekete geçmeleri olarak da değerlendirmemizin mümkün olduğu düşüncesindeyim. Sözün kısası fatih sultan Mehmet Emevi görüşlerine sahip Emevi dini anlayışlarına sahip din ve devlet adamlarının laik bir devlet anlayışına düşman olan Osmanlı ileri gelenlerinin Fatihin yerine Fatihe nazaran daha zayıf karakterli daha çevresinin ve din adamlarının etkisinde kalan büyük oğlu 2. Beyazıt’ı tahta geçirmek arzusunu duyup bu nedenle fatihi zehirleterek ortadan kaldırmaya yönelik harekete geçtiklerini bunun sonucunda da bu ortadan kaldırmaya alet edilen doktoru Yakup Paşan’ın ve Fatih’in sağlığına hizmet eden sağlık adamlarının kandırılıp kullanılmasıyla Fatih’in zehirlenerek ortadan kaldırıldığını düşünmekteyim. Devam edecek…