SON DAKİKA
Hava Durumu

BENDE BANDIRMALIYIM AMA

Yazının Giriş Tarihi: 18.12.2020 21:49

Değerli Okuyucularım, bende Bandırmalıyım ama Bandırma’daki genel söylemde yer aldığı gibi 10.5 değilim. Değerli Okurlarım biz Bandırmalılar kendimizi farklı görmeye hevesli bir kitleyiz. Bu nedenle her zaman Bandırmalı olmayı her şeyin üstünde tutmaya herkese tepeden bakmaya çalışırız. Hatta o kadar ki kendi içimizde bile birbirimizi gerçek Bandırmalı, sonradan Bandırmalı diye ayırımlara tabi tutarız. Hele içimizde bir grup vardır ki en sık kullandıkları tabir “Ben Bandırma Delikanlısıyım” tabiridir. Ancak şunu da vurgulamak gerekir ki çoğumuzun olmakla övündüğümüz Bandırmalılığımız en eski tarihle 1924 lere dayanır. Çünkü bugün Bandırmalıyız diyen bizlerin çoğunun ataları Yunan’ın boşaltmasıyla işgalden kurtulan ve Bandırma’da o tarihe kadar çoğunluğu oluşturan Rum, Ermeni, Yahudi gibi unsurların kaçarak terk ettiği boşalan Bandırma’ya sonradan gelip yerleşmiş insanların ahvadı ve nesilleriyiz. Gerçi Osmanlı döneminde de Bandırma’da yerleşmiş İslam nüfus mevcuttur. Onların nesilleri de şüphesiz aramızdadır. Ama düşünürsek o dönemin yerleşik İslam nüfusunu oluşturan kitlelerin pek çoğu da Osmanlı’nın boşalttığı ülkeleri terk edip gelen ve Bandırma’ya yerleşen göçmenlerin çocukları veya kendileridir. Bu yüzden rahatlıkla söyleyebilirim ki tarihi derinliklere varan köklere sahip Bandırmalı insan kitleleri yoktur. En geç tarihlenmeyle 100 senelik aile kökenine sahip Bandırmalı bulmak bugünün Bandırma’sında hemen hemen imkansızdır. Hal böyle olmasına rağmen nedense Bandırma’ya ayak basan kendinden sonra Bandırma’ya gelene tepeden bakmaya yönelir, kendini Bandırmalı sanar, yeni gelene Bandırmalılık taslayıp ona yabancı muamelesi yapmaya çalışır. Oysa bugünün Bandırma’sına baktığımızda görürüz ki Bandırma’nın önde gelen kişileri, tanınmış kişileri, yöneticileri hemen hemen tamamıyla sonradan gelen göçmen ailelerin çocuklarıdır. Üstelik Bandırma’ya yerleşimde de temel kazanım yurt edinme, mal edinme de esas kaçan Hristiyan unsurların Emlaklarını ve mallarını yağma, gasp ve talana dayanır. Bu talan Bandırmalının bence ruhuna öyle işlemiştir ki sade Hristiyan malları değil, Atalarımızın mirası vakıf malları bile kitabına uydurulmuş, talan edilmiştir, düşüncesindeyim. Nitekim böyle bir talana uğramış olmalıdır ki koskocaman Haydar Çavuş Vakfı’ndan geriye bir camii ve bir çeşme, belki birkaç dükkan kendini kurtarabilmiştir. Şüphesiz Bandırmada ki diğer vakıflarda  buna benzer şeyler yaşamış olmalıdır. Nitekim kentimize ilk kurulan hastane olan devlet hastanemiz bile Pertev Nihal valide sultanın mısırda ki vakıflarından Bandırmada ki vakıflarına aktarılan paralarından el konulanıyla yapılmıştır. Bunun neticesi olsa gerektir ki bunu yapan belediye reisimiz bu hastaneye Pertev Nihal hastanesi adını vermiştir. Ama ne yazık ki o hastanenin devamı olan Pertev nihal valide sultanın paralarıyla icraate geçirilen hastanenin devamı olan bugün ki hastane vefasızlık örneği olarak bugün aynı adı taşımamaktadır. Bandırmamız bağlandığı Balıkesir’imizle hiçbir zaman bağdaşamamış Bandırmalı hiçbir zaman kendini Balıkesirli sayamamıştır. Bunun temeli de belki tarihten kaynaklanmaktadır. Çünkü Bandırmamız Yalova gibi uzun süre İstanbul’la birlikte sayılmış oradan yönetilmiş bir yerleşimdir. Fakat kurtuluş harbinde Balıkesir Kuvayı maliyesinin özellikle İbrahim Ethem akıncı grubunun failiyet sahasında kalmış bu yüzden kurtuluşa katkıları kendi öz bünyesinin dışında kırsal yerleşimlerinin nüfusunun faaliyetleriyle gerçekleştirilmiştir. Balıkesir’imizin kazalarının pek çoğu kendi kurtuluşlarını kendileri sağlarken Bandırmamız Kurtuluşunu dışardan gelen askeri birliklere borçlu olmuştur. Çünkü Bandırmamız 61. Alay ve Hücum taburu askerleri tarafından kurtarılmıştır. Ama nedense kurtuluşa müteakip Bandırmamız ve Bandırmalımız vilayetimiz Balıkesir’imizle rekabete boy ölçüşmeye yönelmiştir. Yaşamın her sahasında  Bandırmalı bu rekabeti sürdürmeye çalışmış şüphesiz aynı şeyi karşılık olarak aynı icraatı Balıkesir’den de görmüştür. Oysa ülkemiz insanının ülkemiz yerleşim yerleri sakinlerinin dış bakışla Balıkesiri Bandırmadan Bandırmayı Balıkesir’den ayırmadığı ortadadır. Öyle ki halk arasında ki sözlerde bile her iki grup insana da aynı gözle baktıklarını Balıkesir Bandırma isimlerini birlikte kullanarak açıkça belirmektedirler. Ama bir yanda Balıkesirliler bir yanda Bandırmalılar şekilde ayrılmak her iki yerleşimi yönetenlerin de işine gelmiş olmalıdır ki seçim öncelerin de hep bu rekabet kaşınmış Bandırma da seçim kazanmak isteyenler Bandırmayı Balıkesir’den ayırıp ayrı vilayet yapacaklarını ileri sürerek Bandırmalıları kandırıp oylarını almaya özen göstermişler bunda da başarılı olmuşlardır. Tabi bunun tam tersi Balıkesirlilere de Bandırmaya ayrılma imkanı verilmeyeceği teziyle oynanmış bu tez bu şekliyle orada da seçim kazanmak isteyenlere başarı sağlamıştır. Balıkesir her fırsatta vilayet olmanın imkanlarını ve kolaylıklarını kullanarak Bandırmaya ayrılma imkanı bırakmamış hatta bu yolda girişimlerin yapılmasını bile engellemiştir. Gerçi Balıkesir ile zıtlaşan Bandırmalılar da vilayet olma yolunda da Balıkesir den kopma yolunda ciddi girişimler ve mücadele etmemişlerdir. Ama her iki yerleşim yeri arasında ki sözde kalan rekabet devam edip bugüne gelmiştir. Özellikle futbol takımları arasında kendini daha açık ve belirgin ortaya koyan bu rekabet bugün Balıkesirspor ve Bandırmaspor rekabeti ve çekememezliği ile en açık şekli ile görülmekte ve sürüp gitmektedir.  Balıkesir’imizin trafik kodu olan 10 numara 2010 yılının 10. Ayının 10. Gününde Balıkesirliler günü olarak kutlama bulurken bu rekabet nedeniyle Bandırmamız ve Bandırmalılar tarafından pek rağbet görmemiş ve fazla katılım bulmamış hatta bu nedenle olsa gerek ki Bandırmalılar kendilerini Balıkesir’den ayrı göstermek için 10,5 koduyla kodlandırmışlar bu kodlandırmayı yapanların aklı sıra kendilerini Balıkesirden daha ileride daha büyük göstermeye yöneldiklerini söylememiz mümkündür. Diye düşünmekteyim. Nevar ki böyle bir kodlandırma farklı çağrışımlar yapabilecek şekilde ortaya çıkmış bu kodlandırmayla Bandırmalıların herhangi bir tarihi bir günü Bandırmalılar günü olarak kutlamaları da elinden alınmıştır. Kanat’ındayım. Çünkü kendini 10,5 diye niteliyen Bandırmalı rakibi saydığı Balıkesirin günü saydığı 10 tarihli günü kutlamayacağı gibi kendisine ait saydığı 10,5 rakamıyla nitelenen hiçbir gün olmayacağı için hiçbir zaman kendine ait bir günü kutlama imkanı bulamayacaktır. Mayısın 10.gününü 10,5 sayarak ayla günü birbirine karıştırarak yaratılan hayali zaman dilimi sözde Bandırmalılara kutlanacak gün yaratılmaya çalışacaktır. Bunu Bandırma gibi hayali yaşayan olmayan günleri kendine gün kabul eden belki başka yerleşim yerleri de yapmaktadır. Ama Bandırmanın izlediği yol hiçbir zaman Bazı illerin ve Balıkesir’in kutladığı gibi gerçekçi bir gün kutlaması olamayacaktır. Çünkü Balıkesir ve benzerleri yılıyla ayıyla günüyle aynı tarih birbirini tuttuğunda kendilerine ait gün kutlamaktadırlar. Oysa Bandırmanın kendine şeçtiği 10,5 ne yıl olarak ne ay olarak ne gün olarak kronolojik zaman birimleri olarak mevcut olamayacak bir durumdadır. Bu nedenle Bandırmalıların Mayısın 10’unda Bandırmalılar günü kutlaması gerçeklere dayanmayan farazi sanal hatta sanal bile denmeyecek uydurma bir gündür. Bu yüzdendir ki bende Bandırmalıyım ama hem kendime hemdeBandırmalıya böyle bir uygulamanın saçma olduğunu düşünmekteyim. Eğer biz Bandırmalılar mutlaka bir Bandırmalılar günü kutlamak istiyorsak kentimiz vilayet yapmaya çalışmaktır. O uygunluk çerçevesinde Bandırmalılar günü kutlamaktır. Bunun bir başka yolu da kentimizin işgalden kurtuluş tarihlerinden birini Bandırmalılar günü kabul etmek o günü Bandırmalılar günü olarak kutlamaktır. Kentimizin kurtuluş tarihi olarak elimiz de iki tarih mevcuttur. Birisi 11 şubat olup Bandırmalımızın Bandırmayı kendi çalışma ve çabalarıyla İngiliz işgalinden kurtulduğu tarihtir. Bir diğeri ordumuzun Bandırmamızı yunan işgalinden kurtardığı 17 eylül tarihidir. İşte Bandırmalının Bandırmalılar günü olarak kutlayabileceği iki tarih ortada dururken bunları kenarda bırakıp olmayan bir günü olmadığı bir günde Bandırmalılar günü olarak kutlamaya çalışmak hayalcilik hatta zorlama şeklin de hayalcilikten öte bir şey değilde nedir. Bu nedenledir ki tekrar önemle vurgulamak isterim ki 10 Mayıs tarihin de Bandırmalıların Bandırmalılar günü kutlamasını anlamamaktayım. Ve bu nedenle de tekrar vurgulamkta yarar görmekteyim. Bende tarihin el verdiği ölçüde kabulün el verdiği ölçüde Bandırmalıyım ama aynı zamanda Balıkesirliyim. Bu yüzden 10.ayın 10 gününü Balıkesirliler olarak kutlamayı 11 şubat veya 17 eylül tarihinde Bandırmalılar günü olarak yapılacak kutlamaları anlayabilirim. Ama 10 mayıs tarihli Bandırmalılar günü kutlamasını hiçbir zaman anlamam beklenmemelidir. Zaten bunu kutlayanların da neyi kutlarında farkında olmadıkları düşünmekteyim.  

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.