O günlerde, Ayvalık’ta ilk cepheyi kuran 172. Alay kadrosunun ve onu takviye eden millî teşkilâtın durumu şu idi:
«Alay ve Mıntıka Kumandan Ali Bey (Çetinka- ya), Binbaşı Tevfik Bey, Binbaşı Cemal Bey, Dr. Yüzbaşı İbrahim Bey, Yüzbaşı Zeki Bey, Yüzbaşı Şakir Bey, Bahriye Yüzbaşılarından Hidayet Bey, Yaver Mülazım Ziya Bey, Mülazım Yaşar Sokullu, Mülazım Mustafa Bey, Mülazım Topçu Naim Bey, Mülazım Sabri Bey, Mülazım Saim Bey, İhtiyat Mülazımı Emin Bey..
Sivil Teşkilât, Pelitköylü Mehmet Bey’in Bölüğü, Muavini Karaağaçlı İshak Çavuş, Burhaniyeden Hacı Talî Bey Bölüğü, Muavini İhtiyat Zabiti Acente Ahmet Bey, Mitralyöz Zabiti Çakırağanm İbrahim Bey, Dereköyden İhtiyat Zabiti Ayanoğlu Mehmet Efendi Bölüğü, Havrandan İhtiyat Zabiti Hakkı Ka- yalıbey Bölüğü, Muavini Muharrem Kayalıbey, İhtiyat Zabitleri Mehmet Afif, Kemal, Deveci Halil ve Mustafa Beyler.
Aynı Bölükten İhtiyat zabitlerinden Havranlı Hatipoğlu Fevzi Beyi Hamdi Bey yanma yaver olarak almıştı.
Edremit Bölüğünü Hidayet Efenin şehit edilişinden sonra İhtiyat Zabiti Niyazi Mahir ve Hüseyin Oğlu Sadık Beyler idare etmiştir. Bu Sadık Bey, meşhur «Tayyareci Sadık» tır.
Armutova’dan Gömeçlı Ferid Bey Bölüğü, Muavini Ayanoğlu İsmet Bey, Koyunelinden Yakup Çavuş Bölüğü..
İvrindi Bölüğünü Balıkesir’den ilk mektep müfettişi Varnalı zade İsmail Hakkı Bey toplayıp ge-
Hrmiş, Muallim Çerkeşli Şükrü Bey ve Necmettin Beyler Takım Zabitliği yapmaktaydı.
Bunlardan başka Eşkıya İhsan Çavuş çetesi, Hamdi Beyin muhtelit Müfrezesi, Zeytinlik Müfrezesi, Boşnak Kasım Müfrezesi..
Cephenin ilk günlerinden beri Ayazmandlı Çoban- oğlu Ahmet Bey, Muradelili Dalkıran Mehmet Ağa, Kozaklı Kır Ağa ve Büyük Osman Bey.... Dahi Mıntıka Kumandanı Ali Bey’le daima teması muhafaza etmişler ve müzaheretten geri durmamışlardır.»
Yurdun savunulması yolunda girişilen bu baş döndürücü hazırlık elbette kolay olmamıştır.
Bir yandan Yunanlılarla çarpışırken, bir yandan da kuvvetlerimizin başındakiler arasında meydana gelen çatışmalar ve gruplaşmalar zaman zaman hayli endişe verici olmuştur.
Bir takım kimselerin sureti haktan görünerek güven sömürücülüğüne kalkışması, Hamdi Beyi şiddete zorluyordu.
Milletin çaresizlik içinde bocalamakta olmasını fırsat bilerek şaşırtıcı roller oynayan bu kimselere göz açtı manialıydı.
Bütün bunların yanında bir de samimi ve gerçekten inanmış kimselerin birbirleriyle didiştiği ve çekiştiği de olmuştur ki, bu sıkıntıların nasıl geçiştirildiğine ve «istiklali tammın istihsali» nin nasıl mümkün olabildiğine hayret etmemek elden gelmiyor..
Hamdi Bey gerçi öteden beri kanun kaçaklarının Millî harekete yararlı olacağına inanıyor ve her vesile ile onları çağırıyordu ama, bunların namusluları işe yarardı. Sözgelimi, devamlı koruduğu ve bunun için de zaman zaman tenkitlere uğradığı Boşnak Hamza sonuna kadar millî Mücadeleye yardımcı olmuştur.
Oysa, bir İhsan Çavuş öyle çıkmadı. O günlerde İhsan Çavuş sekiz adamı ile birlikte haber göndermiş cephede görev istemişti.
İhsan Çavuşla Boşnak Hamza’nın arası açıktı, öyleyken, Hamdi Beyin rızası ile eline verilen bir tezkereyle İhsan Çavuş cepheye yollandı.
Aradan bir kaç gün geçti. İhsan Çavuş arkadaşları ile birlikte yerleştirildikleri noktada Yunanlılarla bir çatışmaya girdi. Bunun üzerine çekilerek Edremit’e kadar geldi.
Üstelik, düşmana karşı bir başarı sağlamış gibi ortalığı velveleye vermesin mi? Zaten millet o günün şartları içinde çok kolay heyecanlanıyordu.
İhsan Çavuş ve adamları birden gözlerde birer kahraman kesilivermişlerdi..
Şimdiye kadar Hamdi Beyin davranışlarındaki sertlikten çekinerek Millî harekâta yanaşmayanlar derhal İhsan Çavuşun etrafını aldılar.
Mücadele ufkumuza yepyeni bir kahramanlık yıldızı doğdu, sapmışlardı. Cephedekiler Milli harekata herkesin şevk ve hevesle katılması için bunu da bir teşvik vesilesi saydılar. Ve sevindiler bile.
Bu arada, Ayvacıktan getirilecek bir parti silâh için İhsan Çavuş görevlendirilmişti.
İhsan Çavuş ve adamları bu cephaneyi getirdikten sonra asıl renklerini belli ettiler. Devam edecek…