Bu gibi seremonileri düzenlerken yerel popüler gazeteciler yahut kendi siyasetlerine uygun eli kalem tutanlar yerine gerçek tarihçiler bilimsel gerçeklere dayanan çevrelerle teşviki mesai de bulunmalarının daha faydalı olacağını düşünüyorum. Gelecek 8 Ekimlerin 1 hafta önceki sergilenen seremoniler nedeniyle daha ciddi seremonilerle daha gerçekçi seremonilerle kutlanmasını ümit ediyorum.
Şunu da vurgulamak isterim ki daha önce çeşitli vesilelerle 8 Ekim tarihinin Atatürk’ün Bandırma’ya ilk geliş tarihi olduğu hakkındaki tereddütlerimi bir kez daha vurgularken Bandırma’daki yaşamım süresince tanıştığım ve konuştuğum pek çok yaşlı hemşerilerimle yaptığım sohbetlerde 1924’lerde Atatürk’ün Bandırma’ya gelip tanınmış zenginlerden birinin evinde kaldığı yolunda hatta askerlikten tanıdığı bazı kimselere toprak tahsis ettiği yolundaki beyanları dinlemiş olmam da bu tereddütlerimi kuvvetlendirmiştir.
Zaten Atatürk’ün Balıkesir –İzmir, İzmir-Balıkesir yolculukları esnasında çoğunlukla trenle geçiş güzergahı üzerinde bulunan Bandırmaya 1925 yılından önce de uğramış ayak basmış olma ihtimali pekala söz konusu olabilir.
Üstelik Atatürk’ün 8 Ekim’de Bandırma’ya gelişine kaynak gösterilen zamanın gazetelerinin 8 Ekim tarihi olması da o zamanın gazete hazırlanış ve basılış sistemine uygun düşmemesi de 8 Ekim tarihini tereddütte kılabilecek özellikler arz etmektedir. Bütün bu gerçekler dahilinde 8 Ekim tarihinin tarihçiler tarafından gerçekleştirilen bir komisyon tarafından yeniden araştırılıp tespit edilmesi daha yerinde olur kanaatindeyim.
Üstelik Mustafa Kemal’in Bandırma’ya gelişten ziyade Bandırma’dan geçiş tarihi olan 8 Ekim tarihi yerine Bandırma’da daha uzun süre kalıp eylendiği giriş tarihlerinin kutlama bulacağı tarihleri değerlendirilip kutlanmasının daha yerinde ve faydalı olacağı düşüncesindeyim.
Kaldı ki Bandırma’mız kendi adını taşıyan Bandırma Vapuru’nu Samsun’daki gibi anıtlaştıracak abide yapmayı düşünüp gerçekleştirmezken Atatürk’ün bir gezisinde yemek yiyip müzik dinlediği eski öğretmen evi binasını bir başka deyişle eski 17 Eylül İlkokulu binasını Atatürk konulu Cumhuriyet konulu bir müze yapmayı düşünmezken gerçekçiliği tartışılabilir 8 Ekim kutlamalarını bir yasak savma, geçiştirme şeklinde kutlama programı olarak düşünmek mümkün olabilir.
Her şeye rağmen Atatürk’ün hatırlanmasına vesile olan bu tarihi seremonilerle kutlayıp değerlendiren yöneticilerimize, halkımıza Atatürk’ün hatırlanması yolundaki bu çabaları için teşekkürlerimizi belirtir sadece bir gün için değil Atatürk’ü daima yanımızda hissetmemiz, ilke ve inkılaplarını, emanetleri olan Cumhuriyet rejimini laik parlamenter sistemimizi vatanımızın birlik ve beraberliğini onun işaret ettiği belirttiği çizgiler dahilinde koruyup yaşatmamız gerektiğini önemle vurgularım.
8 Ekim tarihinin takvim inkılabıyla yakından ilgili olmalı nedeniyle takvim inkılabından önce kullanılan Rumi yıl ile miladi takvim olan bugünkü takvimimizin uygulamaya sokuluş tarihi arasındaki zaman farkının hesaba katılmasıyla daha detaylı olarak araştırılması Atatürk’ün Bandırmaya ilk geliş tarihinin kesin tespitinde önemli rol oynayacağı şüphesizdir.
Sonuç olarak vurgulamak isterim ki Atatürk’ün bandırmaya gelişiyle ilgili bilgi veren gazetelerin ve o zamanı yaşamış Bandırmalı kişilerin ilk geliş hakkındaki anlatımları dikkate alınarak tekrar incelenmesiyle kesin tespitine ihtiyaç vardır.
Yani Mustafa Kemal Bandırma’ya 1925 8 ekiminden önce gelmiş midir? Gelmemiş midir? Bunun tespiti şarttır. Bunun için araştırmalara ihtiyaç vardır. Bunun yapılmasını zihinlerdeki tereddütlerin giderilmesine zaruret vardır. Umarım bu tür çalışmalar yapılır, zihinlerdeki bulanıklık giderilir.