Değerli okurlarım
Ağustos ayı biz Türklerin büyük zaferler yaşadığımız önemli bir aydır. Biz Türkler genelde atlı kültürün sahibi bir millet olduğumuzdan atlı bozkır kültürünü yaşayan ve yaşatan bir millet olduğumuzdan savaşlarımızı genellikle en uygun şartların yaşandığı ağustos ayında gerçekleştirmişizdir. Şimdi neden ağustos ayı biz Türkler için savaşa en uygun aydır sorusunun akıllarda yükseldiğini hisseder gibiyim. Hemen cevaplayayım az önce de belirttiğim gibi biz Türkler atlı bozkırlar mensubu olarak her şeyimizi at üstünde gerçekleştirmeyi tercih eden bir kitleyiz diye düşünmekteyim. Günümüzün ilk saatlerinden son saatlerine kadar adeta günün tamamını at sırtında geçirmektedir. Çünkü geçimimizi temin ettiğimiz sürüler sürekli hareket halindedir. Türk hareket halinde ki sürülerinin hareketine ayak uydurmak için meskenini tekerlekli öküz arabaları üzerilerine kurduğu büyük çadırlar olarak gerçekleştirdiği gibi kendisi de bu yaşma ayak uydurmak için sürekli at sırtında olmuştur. Öyle ki kadınıyla erkeği ile at sırtında yaşamak sırtında olan çocuklarını at binme konusunda küçük yaşta koçların sırtından egzersizlerle yetiştirmiş ve Türk erkeği kısa zamanda iyi silah kullanan iyi ata binen birey olmuştur. At üstünde iyi ok atan iyi kılıç kullanan hatta sevgilisine müzik gerçekleştirmek için at sırtında iyi saz çalabilen bir birey olan Türk atlısı Türk ordusunun temel yapı taşı olmuştur. Dolayısıyla Türk ordusu demek atıyla pusatıyla Türk erkeği demektir. Şunu da unutmamak gerekir ki Türk insanı yerleşik hayata geçmediği dönem de tarım yapmamış ziraat yapmamış zirai üretim gerçekleştirmemiştir. Bu yüzdendir ki konar göçer Türk halkının yani atlı bozkır halkın yaşayan halkın temel gıdası hayvansal ürünlerdir et ve süt türü gıdadır. Bu yüzdendir ki ticaretinden aldığı malzeme yırtın malı yani giyim malzemesi ve ububattır. Buğday, çavdar pirinç gibi ürünlerdir. Ticaret yoluyla elde edilmediği takdirde alınmasını sağlayacak tek yol savaş yağma ve talandır. Bu yüzdendir ki orta asya kültür bölgesinde İslam öncesi dönemde biz Türkler yağma ve talana önem vermiş ve bu iş için de ağustos eylül aylarını tecih etmişizdir. Bizim ihtiyaç duyduğumu hububat gibi ürünler ağustos eylül gibi hasat edilir. Bu yüzdendir ki bu üretimi yapan toplumların yağmaya uğratılması için en uygun ay olarak temmuz ağustos eylül aylarını görmüş özellikle ağustos ayını buna en uygun ay olarak tesbit etmişizdir. Bulunduğumuz coğrafide atla her sahaya ulaşmakta zorluk çekmeyeceğimiz en uygun ayda ağustos ayıdır. Bu nedenle yaylaklardan kışlaklara dönmek için atla her yere ulaşmak için ürün hasadını tamamlamış toplumlardan yağma ve talan yapabilmek için en uygun zaman olan biz Türk ler için ve Türk devletleri için savaş ayı olmuştur. Bu nedenledir ki Malazgirt harbi hemen bugünlerde ceyeran ettiği için belirtiyim mercidabık harbi, çaldıran muharebesi Otlukbeli muharebesi muhaç muharebesi gibi muharebeler hep ağustos ayında gerçekleştirmişlerdir. Bunlardan Malazgirt harbi biz Türkler için önemli bir zaferdir. Neden sorusuna vereceğimiz cevap çünkü Türklerin oğuzlar kolu islamiyeti kabul ettikten sonra Alparslan yönetiminde gerçekleştirdikleri 26 ağustos 1071 tarihli bu zaferle Romen komutasında ki Bizans ordusunu yenip Anadolu’ya girmişler. Ve Anadolu’yu kendilerine yurt edinmişlerdir. İslamiyet öncesi dönemde gelip Anadolu’ya yerleşen hunlar Göktürkler sabarlar gibi bir takım Türkler Anadolu’ya girip bir müddet Anadolu’da yaşamışlarsa da Türkleri Anadolu’nun bir yerleşik halkı yapan zafer Malazgirt zaferi olmuş bunu saylayan devlet büyük Selçuklu devleti olurken bu zaferi kazanan komutan olma şerefi de alparslana nasip olmuştur. Yanlış şunu önemle vurgulamak isterim ki bugün birileri çıkıp öz ve öz Türk zaferi olan bu savaşı Türkleri kazandırmada Kürtlere hak tanısa da bence bu yanlış bir telakkidir bunun doğru olması için Kürtlerin bir oğuz boyu olması ve ayrı bir millet olduklarından vazgeçmeleri şarttır. Aksine alparslana zaferi kazandırmada ayrı bir millet olduklarını iddia eden islam Kürtler değil Bizans ordusunda ki paralı asker durumunda ki Peçenek Türkerinin kuman Kıpçak hatta oğuzların avrupada ki grubu olan guz Türklerinin Bizans ordusundan ayrılıp aynı ırktan oldukları gördükleri Selçuk ordusuna katılmaları olmuştur. Şunu kesinlikle vurgulamak isterim ki 26 ağustos biz Türkleri Anadolu’ya yerleştiren daha doğrusu biz İslam oğuzları Anadolu’ya yerleştiren Malazgirt harbinin yıl dönümü tarihidir. Ancak şunu da belirtmek gerekir ki aynı 26 ağustos kurtuluş harbinin son büyük taarruzu olan büyük taarruzunda başladığı da tarihtir. Bu büyük taarruzla yunan siperlerine saldıran Türk ordusu onu siperlerinden söküp İzmir’e doğru kaçmaya doğru zorlamış önüne katarak Dumlupınar meydanına kadar kovalamıştır. Bu arada unutmayalım ki 23 ağustos tarihin de cereyan etmiş kurtuluş harbinin bir safası olan Sakarya meydan muharebesi de vardır.
30 ağustos tarihinde gerçekleşmesi nedeniyle bu zafere 30 Ağustos Zaferi de denilmektedir. Mustafa Kemal Türk ordusunun kazandığı bu son meydan muharebesini başta Türk halkı olmak üzere bir zafer bayramı olarak tahsis etmiştir. 30 ağustos zafer bayramının kendine has özellikleri vardır. 30 ağustos Türk ordusunun kazandığı son meydan muharebesi olduğu gibi Türk milletinin asırlardır kullandığı bozkır taktiği yahut kıskaç taktiği denilen taktiğin uygulandığı son meydan muharebesidir. Dumlupınar denilen bu muharebe Türk suavirelerin katılıp görev yaptığı son Türk muharebesidir bundan sonra hiçbir Türk meydan muharebesinde yahut muharebesinde Türk suarileri katılıp görev yapmamışlardır. Şunu da belirtmek gerekir ki Türk ordusunun Mustafa Kemalden aldığı ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir ileri demesiyle atılıp insan üstü bir güçle İzmir’e ulaştığı önünden kaçan son düşman kuvvetlerini denize döktüğü bir harekatın başlangıç muharebesidir. Sözün kısası 30 ağusto zaferi Marmara bölgesi Trakya bölgesi dışında ki tüm Anadolu’nun düşman işgalinden kurtulmasını getiren bir muharebe söz konusudur. İşte 30 ağustos zaferi bu özellikleriyle Mudanya mütaleresini getirip ardından Lozan antlaşmasını temin eden bir zaferdir. Kısacası 30 ağustos meydan muharebesi Türk ordusunun ve onun arkasında yer alan halkın 7 düvel dediği işgal devletlerini dize getiren bir zaferdir. Eğer bugün Türk devleti varsa ve nasıl varlığınılozanla dünyaya kabul ettirdiyse Türk ordusu da 30 ağustos meydan muharebesiyle işgal devletlerine Mudanya ve Lozan mütaberesini bu zaferiyle öyle kabul ettirmiştir. 30 ağustos zaferinin bir diğer önemli rolüde Türk ordusunun Türk evlatlarından oluşarak kazandığı kazandığı önemli son zafer olmasıdır. Çünkü 30 ağustos zaferini kazanan Türk ordusunu da yabancı hiçbir unsur hiçbir başka milleten birey yoktur. 30 ağustos zaferinden önce ki Osmanlı zaferlerinden hepsinde zafer kazanan ordumuzda mutlaka yabancılara mesup birey ve unsurlar yer almıştır. Fatihin İstanbul’un fethinde olsun yavuzun çaldıran zaferinde olsun kanuninin muhaç zaferinde olsun hangi Osmanlı zaferinde olursa olsun hatta Çanakkale zaferide dahil olmak üzere Osmanlı döneminde pek çoğun da yabancı milliyet mesubu olarak mutlaka yer almıştır. Ama kurtuluş zaferin de gerek inenü zaferlerinde özellikle 30 ağustos zaferini kazanan ordumuzda yabancı unsur yer almamıştır. Bu zafer ve bu zaferler bu yönüyle ayrıca önemlidir. Şurasını da belirmek gerekir ki bu büyük zaferin içinde yer aldığı kurtuluş savaşını küçümseyen kişiler çıkabilir çünkü gidebilirler onların gözün bu milletin ve bu milletin kurtuluş savaşının hiçbir değeri olmayabilir. Çünkü onlar şeriatçı tarikatçı cemaatçi hılafeçi saltanatçı radikal dinci yapılarıyla ümmetiçi zihniyet sahibi olup milliyetçilikle kurtuluş harbiyle yakından uzaktan alakaları olmaya bilir. Yahutta karşıt milliyetçi sahibi olup mensubu oldukları milliyet gereği Türk milletine ve onun verdiği kurtuluş savaşına değer vermiyor olabilirler. Ama şurası muakkaktır ki Türküm diyen Türklüğü içerisinde hissedebilen Türklüğüyle Mustafa Kemalin söylediği gibi Ne mutlu Türküm diyerek övünen bireylerimiz ve bu bireylerin oluşturduğu milletimiz milletiyle milletinin verdiği kurtuluş savaşıyla gurur duymalı onunla övünmeli onun en şanlı safasını oluşturan düğüm noktasını oluşturan 30 ağustos zafer bayramını milletiyle ordusuyla birlikte mutlaka kutlamalı kutlanması için elinden gelen her şeyi yapmalıdır. 30 ağustos zafer bayramı Tüm Ordumuza onunla övünen tüm vatandaşlarımıza kutlu olsun. Kurtuluş harbinde bu harbin gerek hazırlık evresinde gerek oluşu sırasında şehit düşen asker sivil tüm şehitlerimize subay er tüm Askerlerimize Allahtan rahmet diliyorum. Bu zaferi bize temin eden Başta Mustafa Kemal olmak üzere komutanlara ve Türk ordusuna bir kez daha saygılarımı sunuyorum. Bundan 95 yıl önce kazanılan bu büyük zaferi ve bu zaferin parçası olan kurtuluş harbini basit küçük mevzi zaferlerle kıyaslamak gibi hatalara düşmemek gerektiğini de hatırlatmak istiyorum.