güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

24 KASIM GELECEKTE İMAMLAR GÜNÜ OLARAK KARŞIMIZA ÇIKABİLİR Mİ?

Yazının Giriş Tarihi: 18.12.2020 21:48
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.12.2020 21:48

Değerli Okurlarım;

Bugün 24 Kasım 2018 görünüşte sıradan bir gün. Ama bu millet için önemli bir gün. Çünkü bundan 80 küsur yıl önce asırlarca kullandığımız Arap alfabesini bırakıp bugünkü alfabemize kavuştuktan sonra bu yeni alfabemizi bizzat kara tahta başında ulu önderimiz Mustafa Kemal’in yardımıyla, eliyle öğrendiğimiz günün yıldönümünü yaşamaktayız. Bu özelliği nedeniyle ilk öğretmenimiz olan vekillerimiz aracılığıyla mecliste kendisine başöğretmenimiz sanını verdiğimiz Mustafa Kemal’in millet mekteplerini açtığı tarih de kabaca 24 Kasım tarihidir. İşte bu nedenle olsa gerektir ki 1980 darbesinin yaratıcıları ve yöneticilerinin sivil hayata geçilmesi sonrası ilk yaptığı işlerden birisi bu tarihi Öğretmenler günü ilan etmesi Mustafa Kemal’in Türk gençliğini emanet ettiği, bu nedenle rejimin ve devletin ülkenin öncüsü lokomotifi kabul edilebilecek özellikte gördüğü Türk öğretmenine bugünü Öğretmenler Günü olarak armağan etmek olmuştur. Aynı icraata bağlı olarak öğretmenlere öğretmen evleri, öğretmen lokalleri gibi kalabilecekleri, oturup kalkabilecekleri, eğlenebilecekleri mekânlar da oluşturmuş, Mustafa Kemal’den sonra Türk öğretmeninin peyder pey kaybetmeye başladığı itibarını tekrar diriltmeye, yüceltmeye yönelmiştir. Ne var ki bu girişim arkası gelmeyen sözde bir icraat olmuştur. Çünkü Türk öğretmeni bugün hala tam manasıyla sendikal haklarından yoksundur. Üstelik sık sık çıkarılan öğrenci afları, sık sık değiştirilen sınıf geçme yönetmelikleri, eğitim sistemleriyle bu değişimlere uyum sağlamaya çalışan öğretmen adeta bocalama içine düşürülmüştür. Artan okul çeşitleri, ilerleyen teknik sistemler, iletişim sistemleri, öğretim sahasında okullara eklenen dershaneler, özel okullar hatta eğitim ve öğretim sistemine eklenen devlet üniversiteleriyle rekabet edebilen özel üniversiteler Türk öğretmeninin karşılaştığı büyük sorunları, temel sorunlarını oluşturmaya başlamışlardır. Özellikle son dönemde gerçekleştirilen ilk ve orta eğitimdeki değişiklikler bilhassa 4+4+4 sisteminin, taşımalı eğitim sisteminin getirdiği uygulamalarla öğretmenlerin sorunlarında artışlar yaratıldığı da muhakkaktır kanaatindeyim. Seçmeli derslerin arttırılması özellikle kırsal kesimdeki eğitim kurumlarının boşaltılıp eğitim kurumlarının kentsel kesimlere yığılması öğretmen kitlesinin kırsal sahadaki halk kitleleriyle bağlantılarını kopardığı muhakkaktır. Hemen şunu da belirtmek isterim ki Mustafa Kemal Türk öğretmenini, Türk toplumu için lokomotif kabul ederken ona hakikaten kırsal sahada yönetimde de söz sahibi olma hakkı tanımıştır. Öğretmeni özellikle köy öğretmenlerini, köy yönetimlerinin imamla birlikte tabi üye sayması toplumda öğretmenin laik kesimin, laik sistemin temsilcisi kabul ettiğini vurgulaması açısından önemli bir icraattır. Ama bugünkü uygulamada kırsal kesimde öğretmen yok, kırsal kesimde bayram kutlamaları yok, kırsal kesim tamamen imamların önderliğine terk edilmiş durumdadır. Bu yüzdendir ki öğretmen ülkenin toplumsal açıdan yarısından elini ayağını çekmiş durumdadır. Bu durumda öğretmenin cumhuriyetin ilk yıllarındaki itibarının kaybında payı büyüktür. Bütün bunlara rağmen öğretmen fedakârlığıyla, gayretiyle hala eğitim görevini yerine getirmeye çalışmaktadır ama öğretmen hala toplumsal açıdan itibar kaybetmeyi sürdürmektedir. Çünkü öğretmen olmak için eğitim fakültesi mezunları esas alınsa da ne yazık ki hala farklı kaynaklardan yatay geçişle alınan öğretmenlerle, eğitim fakülteleri dışından öğretmen alımları gerçekleşebilmektedir. Memurlar arasından yatay geçişle özellikle İmam Hatip mezunu olup açıköğretimle bile olsa yüksek okul bitiren cami imamları ve buna benzer sayir memurlar öğretmenliğe geçebilmekte, öğretmen olarak karşımıza çıkabilmektedirler. Bugün öğretmen camiası için de pek çok farklı kaynaktan gelen, pek çok farklı okul bitirmiş olan çeşitli yollarla öğretmen olmuş olan, öğretmen adı altında yan yana görev yapabilmektedir. Bu kadar farklı kökene sahip, bu kadar farklı eğitimden gelen kişinin birlikte görev yaptığı başka meslek grubu hemen hemen sayılıdır. Hakimler, avukatlar hukuk fakültesinden, doktorlar tıp fakültesinden, askerler harp okullarından, mühendisler mühendislik fakültelerinden, din görevlileri ilahiyat fakültelerinden veya imam hatiplerden alınırken öğretmenlerin içerisinde her türlü okuldan gelen öğretmenin görev yapması hakikaten dikkat çekici bir durumdur. Sanki öğretmenlik mesleği sahasında iş bulamayanların ekmek kapısı olan bir meslek grubu durumuna getirilmiş, hatta bu nedenle olsa gerektir ki veliler en zayıf gördükleri öğrencilerinden bahsederken hiç değilse bir öğretmen olsun diye bahseder olabilmişlerdir. Öğretmenlik mesleği bu durumlara düşürülürken öğretmene gün verip gün kutlatılmasını ona ne getireceğini merak etmemek doğrusu imkânsızdır. Son günlerde yapılan zam ve ücret açıklamalarına bakıldığında imamların bile öğretmenlerden fazla ücret aldığını görmek mümkün olmaktadır. Kaba bir değerlendirmeyle bir imam 2900 küsur lira alırken normal bir öğretmen 2600 küsur lira alabilmektedir. Bu şartlar dahilinde kutlanılan öğretmenler günü öğretmene ne getirir onu öğrencilerinin, velilerin, toplumun gözünde ne seviyeler yükseltir bilemem. Ama bildiğim bir gerçek vardır ki Türk öğretmeni bütün olumsuzluklara rağmen hala fedakârca görev yapmaya çalışmaktadır. Bunda da azimli ve kararlıdır. Ne var ki başarılı olabilmesi için devletinin, milletinin kendisine anlayışlı ve yardımcı olması şarttır.

Mustafa Kemal’in Türk gençliğini emanet ettiği Türk öğretmeninin, Türk gençliğine sahip çıkıp ona ve onun içinden geldiği Türk milletine öncülük edebilmesi için önce kendi sorunlarından kurtarılması şarttır. Bütün eğitim camiasını göz önünde bulundurduğumuzda öğretmenler gününü kutlandığı öğretmenler günü dolayısıyla eğitim camiamızı öğretmen camiamızı hatta öğrenci kitlelerimizi yakından ilgilendiren bir başka tabirle tehdit eden iki sorundan bahsetmek istemekteyim. Bunlardan ilki son yıllarda uluslar arası sahada adeta bir sığınak durumuna gelen ülkemizin yüklendiği göçmen kitleleri nedeniyle bu kitlelerin çocuk ve gençlerinin eğitim ihtiyaçlarını, eğitmen ihtiyaçlarını karşılamak mecburiyeti nedeniyle eğitilecek kitlelerin Atatürk tarafından belirlenen milli eğitimin amaçları kuralları çerçevesi dahilinde eğitilmesinin getirdiği zorluklardır.

İkincisi ise Atatürk tarafından belirlenen öğretmen sağlayacak kaynakların dışından öğretmen tayinleri nedeniyle özellikle öğretmen olmak amacıyla değil başka amaçlarla yetiştirilen kişilerin öğretmenliğe yönlendirilmesi nedeniyle Türk öğretmen kadrosunun öğretici ve eğitici özellikle karakterini kaybetmek durumunda kalmasıdır. Bilhassa son dönemlerde İmam Hatip mezunlarının hatta imam görevi yapmakta iken açıköğretimde eğitim alan imamların öğretmen kadrosuna katılması öğretim sistemimizi standart öğretmen kadrosundan uzak kalmasını getirmiştir düşüncesindeyim. Bu sisteme bir de din ağırlıklı bilgilerin eklenmesi özellikle sosyal bilimler sahasında dinsel ağırlıklı sosyal bilgiler eğitimine yönelinmesi olması gereken eğitim sistemimizi biraz eskiye döndürürken öğretmenlerimizi de biraz imamlaştırmaya, dinsel eğitimcilere katılmaya yöneltmiştir düşüncesindeyim. Bu yüzdendir ki yakın gelecekte bu eğitim kadroları ile ve bu eğitim sistemi ile isim olarak öğretmenler günü adı ile kutlansa da 24 Kasımları bir oranda imamlar günü olarak kutlama durumuna düşeceğimiz korkusunu taşımaktayım. Bence bunun olmaması için öğretmenlerimizi, öğretmen yetiştiren kaynaklardan ve okullardan geleceğimizi teslim edeceğimiz öğrencilerimizi kendi vatanımızda yetiştirdiğimiz Türk kültürü ile oluşturup yetiştireceğimiz öğrencilerimizden oluşturmalıyız diye düşünmekteyim. Öğretmenler günü geleceğin günü ve geçmişin öğretmenlerine eğitimcilerine kutlu olması halkımızın öğretmeniyle kaynaşıp Türk gençliğini el birliği ile yetiştirmesi çalışmalarına yönelmesi gerektiğini önemle vurgularım.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.