güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

13 Nisan Vakası Hicri 31 Mart Vakası

Yazının Giriş Tarihi: 21.04.2021 00:06
Yazının Güncellenme Tarihi: 21.04.2021 00:06

Almanlara yakın siyaseti amaçlayan ve izleyen Selanik kolunun Manastır’daki İngiliz siyasetinin taraftarı İttihat ve Terakkicilere karşı kuvvetlenmesinin getirdiği iç çekişme bu kola mensup İttihat ve Terakkicileri de muhalefetteki şeriatçı, mutlakıyetçi, eski rejim yanlılarının yanına itince kuvvetlenen bu muhalefet kitlesi İngilizlerden de aldığı destek ve yardımla Alman taraftarı olan İttihat ve Terakki taraftarlarının oluşturduğu Osmanlı hükümetine karşı harekete geçmeye karar vermiştir.

Bunu muhalefet kesimini oluşturan kesimin gazeteleri de makale ve yazılarıyla destekleyip halkı harekete geçmeye sevk etme çalışması göstermesi İstanbul’da yeni bir ayaklanmanın çıkmasını getirmiştir. İttihat ve Terakki’nin meşrutiyeti emniyet altına almak için getirdiği askeri kıtalardaki alaylı çavuşların başlarındaki subayları öldürerek başlattığı bu isyan karşısında Osmanlıların başındaki İttihat ve Terakki hükümeti gerekli direnci gösteremeyip istifa edince İstanbul sahipsiz kalmıştır. Ayaklananlar dahiliye nazırı Nazım Paşa’yı ve İttihatçı bir gazeteciye benzettikleri Arslan Bey’i öldürmüşler. Büyüyen isyan insan avı şekline dönüşerek İttihatçı subayları ve İttihatçıları öldürmeye dönüşen bir hal almıştır. Gerçi karşı grupta Volkan gazetesi Baş Yazarı Derviş Vahdeti’yi de öldürmüşse de 13 Nisan 1909 başlayan bu isyan İttihat ve Terakki’nin temsil ettiği ve getirdiği meşrutiyet rejimine karşı bir isyana, bir karşı devrim harekâtına dönüşmüştür. Bunun sonucunda bu harekattan kaçan bazı İttihatçılar Selanik’teki 3. Orduyu harekete geçirmişler ve bu ordunun düzenlediği harekat ordusu denilen bir birliğin isyanı bastırmak üzere İstanbul’a sevkini hazırlamışlardır.

İttihat ve Terakki hükümeti istifa edip dağıldığından İstanbul sahipsiz kaldığı sürede yönetim II. Abdülhamit’in eline kaldığı için sanki isyanı başlatan kişi, isyanı organize eden kişi II. Abdülhamit durumuna düşmüştür. Harekat ordusu 23 Nisan’ı 24 Nisan’a bağlayan 1909 gecesi İstanbul’a girdiğinde alaylı çavuşların yönettiği isyancılar direniş göstermişlerse de başarılı olamayıp teslim olmuşlardır. Böylece tarihimizde 31 Mart vakası denilen olay İttihatçı harekat ordusunun bastırmasıyla sona ermiştir. Bu 31 Mart vakasının önemli yönlerinden birisi de bu isyanı bastıran Harekat Ordusu’nun Kurmay Başkanı’nın Mustafa Kemal oluşudur. Bu 31 Mart isyanının bastırılış tarihi de yani 23 Nisan’ı 24 Nisan’a bağlayan gecenin tarihi de önemlidir. Çünkü nasıl 23 Nisan’da açılan Türkiye Büyük Millet Meclisi’yle Mustafa Kemal Büyük Millet Meclisi sayesinde Türk halkını kendi kendini idare etme gücüne kavuşturmuşsa 23 Nisan 1909’daki Harekat Ordusu’yla İstanbul’a girişiyle de Osmanlı toplumunu bir daha tekrar meşruti saltanat idaresine dönmemek üzerek meşruti yönetime kavuşturan İttihatçılar arasındaki yerini almıştır.

Aynı şekilde bu tarih yani 24 Nisan tarihi daha sonraki dönemde Ermeni tehcirinin uygulamaya konduğu tarih olması nedeniyle de önem kazanacaktır. Bu uygulamalar gösterecektir ki 23 – 24 Nisan tarihi İttihatçılar için önemli icraatların kararlarının alınıp uygulanmaya başladığı tarihtir. Belki de Mustafa Kemal’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni açarken 23 Nisan tarihini açılış tarihi olarak kullanması onun İttihatçılıktan gelme özelliğinden geçmişte yaptığı Harekat Ordusu’nu İstanbul’a sokma başarısıyla sağlamak isteyip tamama erdiremediği hedefinin 23 Nisan 1920’de gerçekleştirilmesini sağlayabileceğini görmesi nedeniyle olmuştur.

Şunu da vurgulamak gerekir ki 31 Mart vakasını sadece İngilizlerin Osmanlı devletini Almanya safına doğru kaymaktan caydırıp kendilerini yaklaştırmak amacıyla yarattıkları yahut sadece gericilerin ilericilere, devrimcilere bugünkü Cumhuriyetçi kesimin ilk prototipini oluşturduğunu düşündüğüm İttihatçılara karşı yaptığı bir karşı devrim olarak değerlendirmemek gerekir. Çünkü bu harekatta Yahudilerin ve Yahudi lobilerinin de payının olduğunu görmekteyiz. 31 Mart vakası öyle bir olaydır ki bugünkü Türkiye Cumhuriyeti’mizi gerçekleştirecek kadroların ve olayların başlamasını getiren bir tarih bir milat noktası olduğu gibi Yahudilerin Filistin’e yerleşmesini, bugünkü İsrail’in kuruluşunu sağlamalarını getirecek olaylarının önünü açan bir milat noktası olmuştur. Aynı şekilde Ermeniler ve İttihatçıların arasının açılması da daha sonraki tehcir uygulamasının ortaya çıkmasında da 31 Mart vakasının milatlığından söz etmek mümkündür. Bu nedenle başımızdaki Ermeni sorununun da 31 Mart vakasıyla az çok ilişkisi olduğunu düşünmek mümkündür. Hele hele 31 Mart olayından sonra Osmanlı’nın taraftarlığını Almanlara kaptıran İngilizlerin Osmanlı topraklarında hakimiyet kurmak için direk Arap milliyetçilerle harekete geçmesinin de önünü açan bir milat noktasını olduğunu söylememiz de mümkündür. Bütün bu önemlerin yanında bugün için 31 Mart’ın önemi II. Abdülhamit’in tahtan düşürülmesinden bugüne talihleri ters gitmeye başlayıp meşrutiyetçiler yani İttihatçılar daha sonra da Cumhuriyetçiler karşısında tutunamayan yani Kemalist laikler karşısında tutunamayan şeriatçılar için hasımlarından alınacak büyük öçlerini başlatan tarih olmasıdır. Devamı yarın…

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.