YAKIŞTIRMA, YAPIŞTIRMA YAPALIM DERKEN…

İki zır deli, ellerine birer kürekle birer kazma almışlar, hızlı hızlı bir çukur kazmaya başlamışlar.
Çukur bir hayli büyüdükten sonra da, delilerden biri:
-Çok güzel oldu bu çukur, alıp hemen eve götürelim, demiş.
Öteki deli, çukuru taşımak için bir kamyon kiralamaya gitmiş.
Kiraladığı kamyonla gelen deli… Her iki delinin, kazdıkları çukuru kamyona yerleştirmeye çalışmaları… Ve hareket…
Yüz metre ya gitmişler, ya gitmemişler ki, delilerden biri:
-Dur, dur, demiş; bizim çukur, kayıp düştü galiba kamyondan…
Direksiyondaki deli, geri vitesine takmış kamyonu ve geri geri giderlerken de kamyon, kazdıkları çukurun içine düşüvermiş…
Çetin Altan’ın köşesinden bir fıkra işte. İster “kıssadan hisse” deyin, ister “paralel devlet” hikayesinin mimarlarından birini yakıştırıverin fıkramızın sonucunu…
Koca Usta Çetin Altan’ın kendine has üslubuyla, fıkralarla yakıştırmaları o kadar çok ki, beğenip beğenmemeniz sizlere kalmış diyerek, bir tanesini daha aktaralım. Eee, önümüzde seçim var olduğuna göre…
Bir Çiçekçi dükkanı, çiçeklerle bezenmiş, vitrinine de şöyle bir pankart asılıymış:
“Söyleyeceğinizi, bir buket çiçekle söyleyin.”
Siyasilerden birinin çömezi gelmiş dükkana:
- Bizim Başkan, demiş; bugün halka hitap edecek.
Konuşacağı kürsüye bir vazo çiçek koymak istiyoruz. Ancak vitrindeki pankartı gördüm, onun için de gerçek yerine, plastik çiçekler rica ediyorum…
Satıcı:
- Neden plastik çiçek peki, demiş.
- Çünkü ne söyleyecekse hepsini yalan söyleyecek…
Evet, fıkramız böyle.
Şimdi bu fıkrayı, muhalefetteki parti liderlerinin vaatleri ile ilgili olarak, onlara mı yakıştıralım, yoksa 13 yıldan beri yalancılığın daniskasını yapan iktidarın başındakilere mi?
Ben aktardım, şimdi fıkramızdaki yakıştırmanın cevabını vermek size düşer. Haydi, kolay gelsin…
Esen Kalın..