Hz. İsa, kocaman bir ırmağı yürüyerek geçiyor. Kendisini izleyenler, hayranlıkla bağırıyorlar:
Küçük bir çocuk:
Türkiye, Suriye konusunda hangi tarafta olduğunu hiç belli etmiyor maşallah!
Bu konuda siyasi erkin, muhalefetin konuşmalarına baktığımızda şöyle bir tablo
çıkıyor:
Biz-onlar…
Onlar-biz…
Biz-siz…
Siz-biz…
Ben-sen…
Sen-ben…
Ve nihayet:
Siz de haklısınız, onlar da haklı…
Aynı Nasreddin Hoca misali.
Ve dış siyasi görüntüden ekonomik tabloya baktığımızda doların yükselişte tavan
yapması karşısındaki meydan okumalara gelince, aklımıza şu fıkra geliverdi:
Başçavuş, karşısında hazır ol duran ere sorar:
-Vatan nedir?
-Anamdır komutanım.
-Devlet nedir?
-Babamdır komutanım
-Neden ölürüz vatan için?
-Kurtulsun diye komutanım.
-Kimden kurtulsun diye?
-Ekonomik sıkıntıdan komutanım.
Yine geldik sohbetimizin sonuna.
Ekonomi üzerine meydan okumaları bir tarafa koyarak Huziri’den bir dörtlükle bitirelim sohbetimizi:
“Beyaza baksa eder simsiyah.
Ağıza alması en büyük günah
Cümleyi şerrinden, Hıfzede Allah
Tükenmez boş hülya…”