“Bu gelen ilk savaş değil
Çok savaş oldu bundan önce
Bittiği gün en son savaş
Bir yanda yenilenler vardı yine
Bir yanda yenenler vardı
Yenilenlerin yanında kırılıyordu
Halk açlıktan
Yenenlerin yanında
Halk açlıktan kırılıyordu…”
Böyle açıklıyor Bertol Brecht mısralarında savaş ile ilgili duyumlarını.
Diğer taraftan Napoleon’a “savaş nedir?” diye sorduklarında, “para, para, para” diye cevaplanmış kahrolası savaş sorusu… Ve sonunda düşündüm Napoleon çok mu haksız diye. Aklıma silah tüccarları , emperyalist devletler geliverdi nedense.
Artık savaşların şekli de değişti, ismi de değişti. Her şeyde olduğu gibi savaşların en kalleşçesi yapılıyor günümüzde. Ve çağımızda “TERÖR” olarak isimlendirildi günümüzün zaman şeridinde.
Aklıma Suriye’deki savaş takılıverdi. Kim dost, kim düşman belli değil. Öyle bir savaş ki bizleri de içerisine çekiverdi deniz girdabı gibi. Bu girdabın içerisinden nasıl çıkacağız sorusunun cevabını bulamıyorum bir türlü. Her gün ölüm görmekten, her gün cenaze törenleri seyretmekten, ruh halim bozuldu canlar.
Bu köşe yazım, sizlere mektup benzeri bir şey oldu.
Yaşadığımız olaylar, zihinsel belleğimi alt üst etti. Onun için kusura kalmayın.
Demyan BEDNİY’İN mısraları belki anlatır benim size anlatmak istediklerimi.
Savaşa gitmemiz buyruldu
“Toprak için aslanlar gibi dövüşün” diyerek
Toprak için! Ama kimin toprağı?
Söylenmedi bu
Derebeylerin toprağı olsa gerek?
***
Savaşa gitmemiz buyruldu
“Özgürlük adına” diyerek
Özgürlük adına! Ama kimin özgürlüğü?
Söylenmedi bu
Halkın özgürlüğü olsa gerek!
***
Savaşa gitmemiz buyruldu
“Bizden” dendi “Yardım bekliyor müttefik uluslar”
Ama en önemli şey unutuldu:
“KİMİN CEBİNE GİRECEK BANKNOTLAR?
***
Savaş kimisi için hayatla ödenen
Bir fatura
Milyonluk kazançtır kimisine
Çocuklar, daha ne kadar
Katlanacağız bu ağır işkenceye?