“Bu gelen ilk savaş değil
Çok savaş oldu bundan önce
Bittiği gün en son savaş
Bir yanda yenilenler vardı yine
Bir yanda yenenler vardı
Yenilenlerin yanında kırılıyordu
Halk açlıktan
Yenenlerin yanında
Halk açlıktan kırılıyordu…”
Böyle açıklıyor Bertol Brecht mısralarında savaş ile ilgili duygularını.
Diğer tarafta Napoleon’a savaş nedir? diye sorduklarında, “para, para, para” diye cevaplamış kahrolası savaş sorusu… Ve sonunda düşündüm Napoleon çok mu haksız diye. Aklıma silah tüccarları, emperyalistler geriverdi nedense…
Artık savaşların şekli de değişti, isimleri de değişti. Artık bahane belli, para, petrol ve demokrasi getirme…
Aklıma Suriye Savaşı takılıverdi. Kim dost, kim düşman belli değil. Savaşın bedelini biz ödedik ve halen ödüyoruz.
Şimdi kuzey komşularımızda savaş var. Bu öyle bir savaş ki, ekonomik olarak çekiverdi savaş girdabının içerisine bizleri.
İthalatımızın yüzde seksenini bu ülkelerden sağladığımızı düşünürsek, bu savaşında en büyük zararı bizleri olacak.
Yine aklıma şu NATO denilen ittifak geldi. Bu kuruluşun amacı mı değişti ne, sadece seyrediyor veya saldırganları kınıyor, “yaptırım!” diye bir takım masallar anlatıyor.
Hayat pahalılığı ile yaşam mücadelesi verirken, çevremiz kan ve barut kokuyorken, üstüne üstük ölüm feryatları kulaklarımızda iken, insan olarak; ruh halim berbat haldeyim. Bu köşe yazım, sizlere mektup benzeri bir şey oldu. Onun için kusura bakmayın. Demyan BEDNİY’İN mısraları berke anlatır, benim sizlere anlatmak istediklerimi:
“Savaşa girmemiz buyruldu
Toprak için dövüşün diyerek
Toprak için!
Ama kimin toprağı
Söylenmedi bu
Derebeylerin toprağı olsa gerek.
***
Savaşa gitmemiz buyruldu
“Özgürlük adına” diyerek
“Özgürlük adına!”
Ama kimin özgürlüğü?
Söylenmedi bu
Halkın özgürlüğü olsa gerek!
***
… Savaş kimisi için hayatla ödenen
Bir fatura
Milyonluk kazançtır kimisine
Çocuklar daha ne kadar
Katlanacağız bu
İŞKENCEYE?