SAKINCALI ŞEYLER

Ben, canım sıkkın olduğu zamanlarda hikaye yazarım. Hemi de hikayelerin suya sabuna dokunmayanlarını…

Evet, gün öyle bir gün ki, devran öyle bir devran ki, adama “CANIM” desen, “CANIN ÇIKSIN” anlıyor. Bakın etrafınızdaki eş ve dostlarınıza. Ama herkes haklı… 2021’in gelen zamlarından ve hayat pahalılığından dolayı kimse burnundan kıl aldırmıyor duruma geldi…

Ya siyasi liderler?

Siyasi liderler de kavgalı. Hele siyasi erkin başına sıkıysa kem gözle bak. Vallahi seni kolayını bulsalar “AFOROZ” ederler!

Amma velakin, “Dilin kemiği yok!” deyip. Yine bir şeyler dememiz gerek. En güzeli de rahmetli Hasan Pulur Hocamın, “sakınılacak şeyler” adlı yazısından bazılarını aktararak, sıkışan futbolcu gibi topu taca atmak!..

Mekanı cennet olsun, bahsettiğim yazısında, “Dört şeyden sakınacaksın” der.

Bir “Şems-i Şita” yani kış güneşi… Kış güneşine aldanırsan, üşür hasta olursun…

İki, “Taife-i Nisa” yani, kadınlar… Kadınlardan niçin sakınmak gerektiğini söylemeye gerek var mı? Üçüncüsü, “Nasihat-i Eda” düşman nasihati…

Geldik dördüncüsüne. O da “İltifat-ı Ümera” yani, “Büyüklerin İltifatından…”

Sakınacaksın…

Dördüde sakıncalı ama, bize göre en tehlikelisi sonuncusudur.

Niye mi?

Hele büyük adam dediklerinden biri sırtını sıvazladı mı, biraz düşüneceksin… Hele hele kendini ümera süsü verip, akıldanelik yapmaya kalkan bir kişi siyasetçi ise, iki defa düşüneceksin. Onların sırt sıvazlamalarının altında menfaat olgusu vardır. Onların iltifatları sahtedir. Ve sana seçimden seçime gelir. Yani koltuk denilen şeyi kapıncaya kadar. Bakın, bir örnek vereyim. Örneğin koltuk sahibi iken veya seçim arifesinde sizlere mesaj üstüne mesaj çeken, yanınıza geldiğinde ağızlarından bal akanların, unvanları yani koltukları altlarından gittiğinde, sizlere kaç defa mesaj çektiklerini veya hatırınızı kaç defa sorduklarına şahit oldunuz mu?

İşte bunun için dördüncüsü sakıncalıdır…

Bizden söylemesi… Şimdilik, “Kısa keselim Aydın havası!” olsun diyerek, diğer sakıncaları bir başka sohbetimizde demek üzere, ESEN KALIN.