güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

Neden Ağlaşıyorsunuz?

Yazının Giriş Tarihi: 10.07.2024 08:10
Yazının Güncellenme Tarihi: 10.07.2024 08:26

«Bir vakitler, iki arkadaş varmış... Biri kel, biri topal... Beraberce gurbete çıkmışlar!

Başkente giderken başlamışlar konuşmaya... Topal:

- Ben, demiş, padişah olsaydım, halkımın, mutluluğu için çalışırdım. Aşı olmayana aş, işi olmayana iş verir, hayır dualarını alırdım!

Kel, öfkeli ve kızgın, yüreği kin dolu bir halde cevap vermiş:

- Bu milletin anasını ağlatmak, hepsini inim inim inletmek lazım... Ben padişah olsaydım, ölülerini bile bacadan çıkartırdım!

Bizimkiler bu şekilde konuşmalarını sürdürürlerken başkente varmışlar.

Bir de bakmışlar ki, büyük bir meydan... Sarayın önünde on binlerce kişi toplanmış...

Bir adamı çevirip merakla sormuşlar:

- Hey! Ne oluyor böyle ahbap?

- Padişahımız öldü, bugün yeni padişahı seçeceğiz.

- Nasıl olacak bu seçim?

- Saraydan bir güvercin uçurulacak. Şans güvercini meydanda toplanan kalabalık arasından kimin başına konarsa, o padişah olacak!

- Vay canına! Kim olacak acaba o talihli?

Birden saray penceresi açılmış, beyaz bir güvercin «Pırrr» diye uçmuş...

Gözler havada, heyecan son haddinde... Herkes nefes bile almadan beklemeye başlamış... Bakalım talih kuşu kimin kafasına konacak?

Güvercin bir yükselmiş, bir alçalmış, taklalar atmış, havalanıp kalabalığı seyre dalmış... Sonunda kelin şimşir gibi parlayan kafasına konmuş.

Hemen alp getirmişler keli… Soyup yıkamışlar, güzel kokular sürüp samur kürk giydirmişler...

Padişah olan kel, kısa bir süre acemilik çektikten sonra başlamış icraatlarına...

Vergi adı altında halkı soyup soğana çevirmiş... Milletin ne elinde kalmış, ne avucunda...

Halk tarlalarını ekemez, ektiklerini biçemez hale gelmiş... Ne çift sürecekleri öküzleri, ne toprak kazacak kazmaları kalmış!

Sonuçta, sızlanmalar başlamış tabii...

Fakat padişah hiçbir şikayeti dinlemiyor, itiraz edeni hapse attırıyor. Velhasıl, halk sindikçe sinmiş, ezildikçe ezilmiş!

Kelin bu zalimliklerinden üzülen arkadaşı topal:

- Gidip konuşayım, demiş, ne de olsa eski arkadaşız... Halka bu kadar gaddar davranmasın!

Topalın huzura çıkmak istediğini öğrenen kel padişah memnun bir tavırla:

- Aman demiş, hemen getirin! Fakat mızrakla sırtını dürte dürte getirip çıkarın karşıma!

Topal, ağzı burnu kan içinde, üstü başı paralanmış bir halde huzura çıkmış. Padişah:

- Ne var ulan? demiş, niye geldin!

Topal halkın durumunu uzun uzun acıklı bir dille anlatırken padişah gazaba gelip:

- Bana bak! diye kükremiş. Biz seninle buraya gelirken sen «Ben padişah olsam, halkımın mutluluğu için her şeyi yapardım» demiştin...

Topal:

- Evet, öyle demiştim!

- Ama ben ne demiştim? Bu millete iyilik yaramaz. Ben padişah olsam canlarına okur, ölülerini bile bacadan çıkartırdım, dememiş miydim?

- Evet, öyle demiştin.

- Gördün mü dostum? Eğer bu millete senin gibi bir padişah lazım olsaydı, güvercin senin başına konardı. Demek ki bunlara benim gibi bir padişah lazımmış ki, güvercin senin değil benim başıma kondu...

Kel padişah, topal alaylı alaylı süzdükten sonra, sözlerini şöyle bitirmiş:

- Haydi, şimdi çek git... Bir daha karşıma çıkma! Unutma ki, her millet, lâyık olduğu idareye kavuşur!»

Balı, parmağı uzun olan yememiş, kısmeti olan yemiş... Bazılarının kısmeti ayağına gelir, başına konar, kimilerinin cebine dolar! Kimileri de, ayağına gelen kısmeti teper!

Öykü bu ya, aktarması bizden, kıssadan hisse çıkarması sizden…

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.