“Bir öğretmen amacına bağlıysa, iyi bir öğretmen olacaktır. Bir öğretmen tıpkı anne babalar gibi öğrencilerini seviyorsa tüm kitapları okumuş fakat ne sevgisi ne de amacı olan birinden daha iyi bir öğretmen olacaktır. Eğer bir öğretmen amacına duyduğu bağlılığı ve disiplinini öğrencilerine olan sevgisiyle birleştirirse işte o zaman mükemmel bir öğretmen olur der” TOLSTOY…
Yüzde 50 kapasiteyle çalışan bir Milli Eğitim Bakanlığı var Türkiye’nin. Bu kapasitenin içerisine ücretli öğretmen dediğimiz ve açlığa mahkum ettiğimiz sınıf da dahildir.
Bu memleket kıyak emeklilikten nemalanan, hiçbir işlevi kalmamış ve 25 bin lira maaş alan, öğretmeninin özel okullarda karın tokluğuna çalışmasına göz yuman bir memlekettir burası.
Atanamayan binlerce öğretmeni olan, atanamadığı için intihar eden öğretmenlerin ülkesidir benim Türkiye’m…
Öğrencilerine hakkını aramayı öğreten, kendi haklarını aramaya çalışırken fişlenen ve cezalandırılan öğretmenlerin ülkesidir burası…
Okulları vasıflı vasıfsız diye ayrılan, laik eğitim sistemini rafa kaldıran, eğitim ve öğretimde dünya ülkeleri arasında sonlardan birincilik oyunu oynayan bir ülkedir benim Türkiye’m…
Her 24 Kasımda riya kokan sözlerle övülen, adına methiyeler düzenlenen ve sonuçta her türlü siyasi baskılar altında insanca yaşamayan bir kader mahkumudur benim öğretmenim…
Birileri seçim derdinde iken geçim derdinde olan öğretmen kardeşlerimin ÖĞRETMENLER GÜNÜ KUTLU OLSUN.
Yılbaşında ne kadar zam alabileceğinin hayalleri ile yatıp kalkan emekli öğretmen arkadaşlarımın da günü kutlu olsun…