KISSADAN HİSSE

Adam güzel bir pazar günü ilkokuldaki çocuğunu alıp gezmeye götürmüş…

Adam ve oğlu, orası burası derken, Taksim meydanına gelmişler. Meydandaki bir bankın üzerine oturarak, biraz yorgunluk atalım derken,

Çocuk:

-Baba, Taksim anıtının boyu ne kadar diye sormuş:

-On metre civarında oğlum!

-Peki baba Beyazıt kulesinin boyu ne kadar?

-Seksen, yüz metre olmalı…

Çocuk cin gibi sağa sola bakıp bir soru daha atmış ortaya:

-Baba!

-Efendim oğlum!

-Hükümetin boyu ne kadar?

Hoppala, soruya bak!

-Evladım, hükümetin boyu olur mu?

-Niçin olmasın? Anıtın, kulenin boyu olur da, hükümetin olmaz mı?

Adam “olmaz oğlum!” deyip, niçin olamayacağını anlatmaya çalışırken, yanlarında duran bir adam atlamış:

-Ben biliyorum oğlum,

Baba kızmış ve adama dönmüş:

-Niçin çocuğa yalan söyleyip yanılıyorsun?

Hiç hükümetin boyu olur mu?

Adam gülümsemiş:

-Benim yaşım kadar!

Eeee ne ilgisi var senin yaşınla hükümetin?

Adam elini gırtlağına dayamış:

-Benim burama kadar geldi de!

Kıssadan hisse işte. Kıssadan hisse çıkarmaya gerek var mı?

***

Politikacı köye gitmiş, kahvede nutuk atmaya başlamış. Konuşmasının arasında ara sıra oturduğu masaya vuruyor ve “Bu düzen değişecektir!” diyormuş. Konuşmaları dinleyen yaşlı Ali dayı da, “düzen!” sözünü duyunca başlamış başını sallamaya.

Politikacının canı sıkılmış:

“Hayrola amca, sen düzenin değişeceğine inanmıyor musun?”

“Hiç inanmam mı oğlum, elbet değişecektir.”

“Eee, o halde ne demeye olmaz diye başını sallıyorsun?”

Yaşlı adam şöyle bir doğrulmuş:

“Değişir efendi değişir, düzen değişir ama, sıkıntı çekenler hiç değişmez.”

Kıssadan hisse çıkarmaya hiç gerek yok.

Çünkü Neyzen Teyfik‘in dediği gibi;

“Türkü yine o türkü, sazlarda tel değişti

Yumruk yine o yumruk, bir varsa el değişti.”

Ayniyle vakidir. Her kıssada bir hakikat olduğunu sakın unutmayın…