KISSADAN HİSSE

            (Vur patlasın, çal oynasın takımı)

            Mütercim Rüştü Paşa, Padişah Abdülaziz’in sadrazamlarındandır. Sadrazamlıktan azledildikten sonra, her politikacı gibi, memleketin işlerinin iyi gitmediğini söyleyip, yönetimi eleştirirken, samimi arkadaşlarından Sadullah Efendi, “Siz iktidardayken, niye düzeltmediniz?” diyecek olmuş.

            Rüştü Paşa anlatmış, “Hakkım var ama bir de beni dinle… Elimizde bir dürbün denize bakıyoruz, uzakta yelkenleri parçalanmış, direkleri kırılmış, akıntıya kapılmış bir tekne görüp, aman şunu kurtaralım, diye bir kayığa atlayıp çala kürek gemiye yetişip, içine giriyoruz…Bir de ne görelim teknedekiler vur patlasın, çal oynasın oynuyorlar… Hemen müdahale ediyoruz:

            -Yahu ne yapıyorsunuz tekne sürükleniyor batacağız! Onlar, aldırma keyfine bak diyorlar kimi elinize bir kadeh tutuşturuyor, kimi önünüzde göbek atıyor… Bakıyoruz ki kimseye meram anlatmanın imkânı yok. Biz de onlara katılıyoruz, vur patlasın çal oynasın yuvarlanıp gidiyoruz işte…

            Kıssadan hisse…

            İktidarın ya da muhalefetin bu kıssadan alacakları bir hisse filan yok, hele muhalefetten bunu beklemek hayal olur. Zira onlar geceyle gündüzün bile farkında değil, aday belirleme sürecinde yedikleri haltlara bakın, seçimi kazanma diye bir düşünceleri mi var? Kıssadan hissemiş, onlar olsa olsa vur patlasın çal oynasın takımı…

            Çoktandır, tarihten alıp, bugüne, “kıssadan hisse” diye getirdiklerimizi yazamaz olduk…

            “Neden?” diye soracak olursanız, sanırız bunun en doğru yanıtını M. Akif vermiş:

           Geçmişten adam hisse kaparmış... Ne masal şey!

          Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?

        "Tarih"i  "tekerrür"  diye tarif ediyorlar;

          Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?