KISSADAN HİSSE

            Adam, papaza günah çıkarmaya gitmiş. Papaz bakmış ki adamın ayaklarında ufak ziller var, adam adım attıkça ziller çıngırak gibi çalıyor. Papaz:

-          Bunlar ne yahu?

            Adam:

-          Ben Allah’tan çok korkarım, karıncaları ezmemek için zilleri ayaklarıma

bağladım… Karıncalar zilin sesini duyunca kaçıyorlar!

Adam bu açıklamayı yaptıktan sonra başlamış işlediği günahları anlatmaya…

Komşu kızından, mahalle duluna, doksanlık acuzeye kadar sıraya koyduğu

itiraflarına…

Papaz dayanamamış:

-          Ulan sen o zilleri ayağından çıkar da başka yerine tak!

Kıssadan hisse…

Ahlak, namus ve fazileti ağzından düşürmeyip devleti, milleti soyanlar var ya… Kıssadan hissenin devamını da sizler getiriverin…

***

Rahmi Turan yıllar önce yaşanmış bir olayı köşesinde aktarır:

            Milletvekilinin biri Diyarbakır’da miting yapmaktadır. “Sevgili hemşerilerim,

biliyorsunuz binlerce susuz köye su, binlerce köye elektrik getirdik. Ele midir?”

            “Ele midir?” O yörenin aksanında “Öyle midir, doğru mudur?” anlamlarına gelmektedir.

            Halk hep bir ağızdan “Eledir, eledir” diye coşku ile bağırınca, milletvekili devam eder:

-          Yolu, okulu olmayan köy-kasaba bırakmadık. Ele midir?

-          Eledir, eledir!

Milletvekili konuşmasını bitirirken:

-          Tüm bu hizmetlerden sonra bize hırsız diyorlar. Biz hırsız mıyız?

Halk hep bir ağızdan:

-          Eledir. Eledir!

Milletvekili fena halde bozuluyor ve kızgın bir sesle, “Ne eledir be? Ele değil

diyeceksiniz!” diye söylenerek kürsüden iniyor.

            Bir o zamanki halka bir de üç-beş torba kömüre teslim olanlara bakınız! Bu “eledir” olayını aktarırken aklıma “Deniz feneri” ve “17-25 Aralıktaki ayakkabı kutuları” geliverdi de…

            Eledir, eledir mi yoksa Ele değildir mi?

            Dedik ya, kıssadan hisse işte…