KISSADAN HİSSE

Bazı fıkralar vardır ki onları ne zaman anlatsanız, gündeme “CUK”  diye oturur. Bu fıkraların dili çok güzeldir okuyucu onu kendine göre yorumlar ve her zaman bu tip fıkralardan büyük haz duyar. Belki de Şair Eşref, bu tip fıkralara demiştir o meşhur sözünü:

Fıkralar numarasız gözlüğe benzer, her alçağa uyar!

Lafımızı daha fazla uzatmayalım, zira girişimiz, pehlivan peşrevine döndü.

Efendiiiim, zamanın birinde, malum olan ülkede isyanlar çıkmaya başlamış. Arnavutlar, Sırplar, Boşnaklar, Araplar, neredeyse bütün ırklar…

Malum ülkenin padişahı çok endişelenmiş. Ülkenin sadece bir bölgesinde isyan çıkmadığını görünce de meraklanmış. Bunun sebebinin öğrenmek için vezirlerini toplantıya çağırmış. Toplantı sonucu olarak devletin sözcüsü şu açıklamayı yapmış:

-Eğer bu bölgedeki insanları isyan ettirebilirsek diğer bölgedeki insanların neden isyan ettiğini anlayabiliriz…

İsyansız bölgede bir kasaba pilot bölge seçilmiş. Burada yaşayan halkı isyana teşvik için de bir vezir görevlendirilmiş.

Bu kasabanın ortasından bir nehir geçiyor ve karşıdan karşıya geçmek için tek bir köprü varmış. İnsanlar işe giderken sabah akşam bu köprüyü kullanıyorlarmış.

Vezir, “madem bu köprüyü biz yaptık, bu köprünün bir ayağına iri yarı birisini yerleştirir, her geçenden ‘bir akçe’ alırız.” Demiş ve uygulamaya başlamış.

Aradan bir ay geçmiş, kasaba halkından hiç tepki yok. Vezirin aklına başka bir fikir gelmiş:

-Padişahım, bunların artık dayanacak gücü kalmadı. Biraz daha üstlerine gidersek isyan edecekler. Ben diyorum ki, köprünün ortasına bir adam koysak geleni geçeni ŞAAAPSA!

Padişah fikri beğenmiş ve hemen uygulamaya geçilmesini emretmiş.

Aradan birkaç ay geçmiş, yine ses-seda yok. Padişah artık dayanamamış ve mahiyetini toplayarak kasabaya gitmiş. Tüm kasaba halkını meydana toplatmış ve onlara, “Benden bir şikâyetiniz var mı?” demiş.

Arkalardan biri, ezik büzük bir şekilde elini kaldırmış. Padişah sormuş:

-Köprünün başına adam koyup, iki akçe almamıza mı kızdın?

-Yok padişahım ne haddimize…

-Yoksa köprüye yaptığımız zamlara mı?

-Hiç öyle şey olur mu yüce padişahım!

            -Eeee, peki ortaya koyduğumuz adamın sizi şaaapmasına mı itirazın var?

            -Hayır, efendim o nasıl söz?

            -Eeee adam senin derdin ne?

            - Efendimiz hani ortaya bir adam koydunuz ya… Sabahları önünde kuyruk oluyor, beklemek zorunda kalıyoruz. Acaba oraya ikinci bir adam koyabilir misiniz diyecektim!

Hikâyemiz burada bitti. Ha, hikâyemizin adı “Örnek Vatandaş”.

            Niye mi anlattık?

            Kıssadan hisse dedik ya…