Abbasi hükümdarı Harun Reşid’in “CAFER” adında bir veziri varmış, vezir itibarlı Bermek aşiretindenmiş…
Bir gün Harun Reşid ile baş veziri kırda bayırda, bağda bahçede dolaşmaya çıkmışlar.
Bir elma ağacı görmüşler ama ağaç yüksek, tırmanıp koparmak mümkün değil…
Hikaye bu ya, Hükümdar Harun Reşid, baş vezirine “kıyak” yapmış, diz çökmüş, Cafer, hükümdarın omzuna basıp birkaç elma koparmış. Bahçıvan uzaktan seyrediyormuş. Yanlarına gelince Harun Reşid adamı kutlamış, böyle elmalar yetiştirdiği için ödüllendirmek istemiş:
-Dile benden ne dilersen!
Bahçıvan boynunu bükmüş:
-Bu baş veziriniz Cafer var ya ikimiz de aynı aşiretteniz, sizden ricam benim kaydımı bu aşiretten silin.
***
BAHÇIVAN o kadar ısrar etmiş ki, sonunda Harun Reşid kaydını silmiş…
Zaman geçmiş, baş vezir Cafer işi azıtmış. Hükümdarın arkasından komplolar kurup kendi aşiretinin hanedanını başa geçirmeye başlamış…
Durumu anlayan Harun Reşid emretmiş, “Başta Cafer, bu aşiretten kim varsa boynunu vurun!
***
Bir süre sonra cellatlar gelmiş, yanlarında bahçıvan:
-Efendim, bu da aynı aşiretten ama, elinde sizin fermuarınız var, aşiretten çıkarmışsınız…
Harun Reşid hatırlamış:
-Yahu sen niye bu aşiretten çıkmak istemiştin?
-Bu Cafer iki elma için hükümdarın omzuna bastığını görünce, bu adamın çıkarı için yapmayacağı iş yok, bana da zararı dokunmasın diye, beni bu aşiretten atın dedim.
Kıssadan hisse…
Yorum mu?
Kıssadan hisse dedik ya…