KISSADAN HİSSE

“Günlerden bir gün… Kurbağaların yarışı varmış. Hedef çok yüksek bir kulenin tepesine çıkmakmış. Bir sürü kurbağa da arkadaşlarını seyretmek için toplanmış. Ve yarış başlamış. Gerçekte seyirciler arasında hiç biri yarışmacıların kulenin tepesine çıkabileceğine inanmıyormuş.  Etraftan sadece şu sesler duyuluyormuş:

“zavallılar hiç biri başaramayacaklar!”

Yarışmaya başlayan kurbağalar  kurbağalar kulenin tepesine ulaşamayınca teker teker yarışı bırakmaya başlamışlar. İçlerinden sadece bir tanesi inatla ve yılmadan kulenin tepesine tırmanmaya çalışıyormuş… Seyirciler bağırıyormuş; “…Zavallılar! Hiçbir zaman başaramayacaklar!...” Sonunda bir tanesi hariç, kurbağaların hepsinin ümitleri kırılmış ve bırakmışlar.

Ama kalan son kurbağa büyük bir gayretle, olağanüstü bir mücadeleyle kulenin tepesine çıkmayı başarmış. Diğerleri hayret içinde bu işi nasıl başardığını öğrenmek istemişler. Bir kurbağa ona yaklaşmış ve sormuş bu işi nasıl başardın diye. Kulenin tepesine çıkan kurbağadan yanıt gelmemiş.

O anda fark etmişler ki… Kuleye çıkan kurbağa sağırmış.”

Öykümüz güzel olduğu kadar, ders verici değil mi? Bugün, öykümüzün kıssadan hisse hissesini de beraberce çıkaralım. Bu kez bu da benim sizlere küçük bir kıyağım olsun. Evet mi? Pekala: Olumsuz düşünen insanları duymayın… onlar kalbinizdeki ümitleri çalarlar.

***

Bu defa değişiklik yapalım, birkaç hiciv veya olayı aktaralım, “Kıssadan Hisse” çıkarmak sizin olsun…Biraz yorulacaksınız ama “kıssadan hisseyi” ona buna yakıştırıdığınız an, güzel bir “of” çekeceksiniz! Buyurun:

-Milletvekilinin bir kürsüye çıkmış iktidar partisine de, Başbakan’a da veryansın, küfrediyor, hakaret ediyor. Meclis başkanı sözünü kesiyor, oylama yapılıyor, 12 oturum dışarı atılıyor.

Bir süre sonra Meclis başkanı, bu adamın iktidar partisine gitmek, daha doğrusu alınmak üzere olduğunu duyup, ilk rastlandığında Başbakana soruyor:

Başbakan güler:

Dr. Cihat Aktan, bir taşlamasında herifin birini anlatır:

<Çalışsa ceza vermeli, hapsetmeli derhal, Diyecektim, o çoktan beri mahpus dediler. Bakacak hiç kimsesi, yardımcısı yok mu dedim.

Kızı kerhaneci, damadı da casus dediler. Hani namusu mücessemdi ve doğruydu, dedim.

İyi ama paradır ondaki namus dediler.>

****

Talleyrand Fransız ihtilali döneminin  en önemli isimlerinden, hem kralın, hem Cumhuriyetçilerin Dışişleri Bakanı, üstelik müthiş bir serveti var.

Servet olayını merak uyandırıyor ve muhteremin en yakını olan arkadaşına soruluyor:

-Sayın Talleyranda bu serveti nasıl yaptı ?

Yanıt:

Haydi kolay gelsin. Eğer işin içinden çıkamazsanız, lütfen şu tavsiyeme kulak verin.

sorusunun yanıtını uzun uzadıya düşünmeyin. Birilerine yakıştırın gitsin…>

(Not: Öykü Anonimdir.)